FENERBAHÇE 1-1 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Önce çok basit bir soru. Fenerbahçe'nin 17 maçlık yenilmezlik serisinde herhangi bir maçta kazanmak için teknik direktöre ihtiyaç duyduk mu? Hoca eleştirisi yapacağım elbette. Hataları var tabi ki. Ancak bugünkü beraberliğin faturasını tek başına ona çıkartmak adil değil. Başlıyorum.

FENERBAHÇE - GALATASARAY, MAÇTAN ÖNCE KISA KISA


3 Temmuz'dan beri bakış açısı başka. Benden, bizden kaynaklanan bir şey değil bu. Bu rekabete başka gözle bakıyordum daha önce, biliyorsunuz. Aşağıdaki metni her maç öncesinde yayınlıyordum blogta. Artık farklı bakışım;

KEŞKÜL (1999-2015)


1999 yılı Ağustos ayı. Büyük depremden bir süre sonra. Hayatı boyunca kedili evde yaşamış birisi, yeni hayatında da kedi istiyor. Kuşum pek sever değil kedileri, çok ilgili değil. Ama beni sever, tamam diyor. O Osmanbey'de ben Beşiktaş'ta çalışıyoruz. Osmanbey'deki Hayvanları Koruma Derneğine gidiyorum sabah. "Bana bir tekir verin ulan" diyorum. İki üç tane yavru getiriyorlar. Siyah, siyah beyaz falan. Yüzlerde en ufak bir zeka belirtisi olmayan yavrular. "Bu değil, bu değil, bu değil" diyorum Ağaoğlu stayla. "Tekir yok mu?" diye soruyorum. Görevliler bir birine bakıyorlar. Sonra "var bir tane ama.." cümlesi çıkıyor ağızdan. "Ama" sonrasını ben dinlemiyorum zaten, "ona baksam?". Tekrar barınak bölümüne gidiyorlar. Ben de beklemeye devam ediyorum.

KAYSERİ 0-1 FENERBAHÇE


Akılda kalanları yazayım. Kötü futbol. Hatta futbol olmadan gelen galibiyet. van Persie'nin muhteşem golü ve muhteşem gol sevinci. Volkan'ın galibiyeti koruyan kurtarışları. Mete Kalkavan'ın her faulümüzde gösterdiği sarı kartlar. Baktılar puan yok birisini attırmaya çalışan Furkan ve 61 plakalı Kayserili oyuncu. Nani'nin geldiğinden beri en kötü oyunu.

FENERBAHÇE 4-3 ÇOKBABALILAR, 4 YILDAN SONRA, KISA KISA

ÖNCE FENERBAHÇE

Hepimiz biliyoruz. Detaya girip de yazıyı uzatmak değil niyetim. Kısaca şudur özeti;