AKP TRABZONSPOR 2-0 FENERBAHÇE MAÇTAN SONRA UZUN UZUN

 

Bakın arkadaşlar. Mücadele ettiğimiz sahadaki 11 oyuncu, başlarındaki bir teknik direktör ve toplamında bir kulübün bir şubesi değil, mücadele ettiğimiz, rakibin lehinde davranış gösteren, bazen bilerek bazen toplum baskısıyla, çokça politik baskıyla hareket eden bir organizma. Başlığa AKP TRABZONSPOR yazdım. Eskiden devlet destekli olduğunu anlatmak için kinayeli şekilde DİNAMO yazıyordum, Dinamo Bükreş örneğine benzesin diye. Benzemediğini fark ettim. Ülkedeki Trabzon egemenliği gibi, futbolda da müthiş bir egemenliği var Trabzon'un. AKP'nin ülkeyi kendine ait sanması gibi, bunlar da futbol kendilerine ait sanıyor. Ve bu sanma olayı, müthiş bir lobiyle gerçeğe doğru gidiyor. 


Şu fotoğrafa bakın. Bir şey dikte edilmesine gerek yok. İster istemez bu abiler üzülmesin diye taraf oluyor tüm bireyler. Ve elbette bu abilerin uyarıda bulunmuş olma olasılığı da var. 

Hakem baskı altında, bilerek/bilmeyerek eziliyor. Yayıncı kuruluş keza aynı durumda. Maç içindeki tartışmalı pozisyonları tek taraflı gösteriyor. Tribünlerdeki rezalet bir pankartla ilgili ağızını açamıyor. Stadyumun içindeki bir güvenlik görevlisi, aslında güvenliğini sağlamak zorunda olduğu bir sporcuya küfür edebiliyor, onunla kavga edebiliyor. Müthiş bir güven var, her şey ellerinin altında, emirlerinde. Bizim başkan da futbol kurtulsun diye bunlarla dostluk yapmaya çalışıyor.

Maçla ilgili yazacaklarımdan daha önemli olmasına rağmen şunu söylemek isterim. Bir bahaneye sığınmadan, kötü oynadığımız, bu sezonun ortalama oyunundan kötü oynadığımız bir maçı kaybettik. Hak etmek veya etmemek sübjektif bir yorum. Özellikle ileri uçtaki oyuncularımızın, sezon ortalamalarını yakalayamamaları bu yenilginin nedenleri arasında önemli bir paya sahip. Diğer yandan elbette 10 kişi kalarak, maçın uzatmalarla birlikte 40 dakikasını rakipten bir kişi eksik oynamak da bu yenilginin nedenlerinden. Rakibi tebrik etmiyorum, o da ayrı konu. Maça tekrar dönmek üzere birkaç detaya değineceğim.

Önce Abdülkadir, hakemin lehimize faul verdiği 4 kararı var. Bunların 3 tanesi ilk yarıda. İlki 10. dakikada Altay'a yaptığı, topun Altay'ın kontrolünde olduğu bir pozisyonda, sakatlama olasılığı olan bir faul. Sarı kart yok. Batshuayi'nin gördüğü sarı kart evlere şenlik. Kendisini nedensiz yere itip yere deviren oyuncuya sarı kart, Batshuayi'ye verdiği kart ise, kararın altında ezilip, baskıya dayanamaması nedeniyle. Bunun iki iki pozisyon daha var, Trabzonsporlu oyuncularına hakeme toplu itiraz ettikleri. Normalde gruptan bir kişiye kart göstermesi gerekiyor. Göstermediği gibi, bu baskıyla doğru kararları veremiyor.

Diğer yanda yayıncı kuruluş, Fenerbahçe lehine tartışılabilecek pozisyonların ne tekrarını veriyor ne de diğer kanallara dağıttığı özetlere koyuyor. Topluca bir baskı var. Ulusal medyadaki AKP baskısının benzeri var üzerlerinde. 

Maç boyu 15 faul yapan Fenerbahçe, 4 kart görüyor. Bunlardan birisi rakibine dokunmadan kart gören Batshuayi, birisi yedek kalecimiz itirazdan, diğeri kendisine müdahalede bulunan güvenlik görevlisi yüzünden Mert Hakan. Haklı iki sarı kartımız var gördüğümüz, nitekim Crespo bu iki kart yüzünden atılıyor. AKP Trabzon tarafına bakınca, iki tanesi rakibi yaralayıcı faul (Abdülkadir'e kart yok), birisi Batshuayi'yi topsuz alanda deviren Bakasetas, ve sonuncusu Vitor Hugo, King'in ham ayağına bastığı hem de tehlikeli olabilecek bir pozisyonda düşürdüğü için. 

Jesus'a sallamadan önce maçın ilk yarısını bir aklınıza getirin. Evinde oynayan rakibin bir tane tehlikeli pozisyonu yok. Aksine bir topu direkten dönen bir Fenerbahçe var. Rakibin oyununa izin vermeyen, topla daha çok oynayan. Nitekim ikinci yarı da benzer şekilde seyrederken geliyor kart ve eksilme anımız. Sonrası zaten eksik. Zaten takım eksik. Olmadı mı olmuyor. Buna rağmen beraberlik için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Aynı süre zarfında rakibin farkı arttıracağı pozisyonları bulması da normal. Nitekim buluyorlar, atamıyorlar, kurtarıyoruz. Ama bir şeyler yapmaya çalışsak da tehdit edemiyoruz. Ve son anda gelen bir golle de fark açılıyor. 

Ufak bir eleştiri teknik kadroya, yönetime. Çubuklu ile çıkın, lütfen. Korku salan Çubuklu'dur. Çabuk vazgeçmeyin. Rakibin renkleriyle eşleşen bir renk yokken, deplasman forması oyununa gelmeyin.

Bunun gibi çıktık maça;

Altay
Serdar Aziz - Gustavo - Szalai,
Osayi - Arao - Crespo- İrfan Can - Ferdi 
İrfan Can - Batshuayi - King

Kırmızı kart sonrasında dörtlü defansa döndük. 

Altay xxx
Osayi xx > Rossi x
Serdar Aziz xx > Emre Mor x
Gustavo xx
Szalai xx
Arao xx
Ferdi xx
Crespo xx
İrfan Can  x > Valencia x
King xx > Mert Hakan xx
Batshuayi x > Lincoln x