FENERBAHÇE 4-0 HATAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 

Dörtlü savunmada ısrar etti Jesus. Savunmada dörtlü, hücumda 2+1'li savunma. Aynı Ersun Yanal'ın şampiyonluk sezonundaki kurgusu, defansif tarafı elbette. Onun şansı, elinde Gökhan ve Caner'in olmasıydı. Onun Arao'su Mehmet Topal'dı. Arao bir nimet, büyük transfer bu arada, tutup getirene teşekkür ederim, bir kez daha. Yanal'ın şansı bekler demiştim. Kendi kariyerlerinin de en iyi sezonlarından birisini oynamışlardı. Şimdi elimizde Osayi ile Ferdi var. Ferdi müthiş gelişti, Osayi daha ağır ilerliyor. Lakin hala bitiricilik sorunları var. Ferdi daha çok gelişecek, Osayi zor. Osayi oyun içinde dalıp gidiyor çünkü. Oyunu izlemeye başlıyor, görev sırası gelince afallıyor. Toparlıyor mumu? Evet, çünkü çok hızlı. Sanırım ligin en hızlısı. Ama kullanamıyor. Her iki oyuncunun da istatistik olarak gole katkısı yok, sıfır gol sıfır asist. Ferdi'nin bu müthiş gelişmesinin oyuna olduğu kadar skora da etkisi olacağı aşikar, devam etmesi gerek. Ancak Osayi için aynı görüşte değilim. Söylentilere göre Aliovski'yi yeterli bulmayan, sol bek isteyen Jesus, söylentiler doğruysa ve istediği performansı verecek bir sol bek alınırsa, Ferdi'yi daha fazla verimli olduğu sağ beke çekecektir. 

Maça döneyim. Öncelikle üst üste iki yenilgi sonrasında (aslında ağır olan Giresun yenilgisidir), rakiplerin ne yaptığıyla çok ilgilenen ve bundan beslenen Fenerbahçe taraftarı yüzünden, Hatay maçı gerçekten çok ciddi çok önemli bir konuma gelmişti. Zaten hafta için maçlara katılımdaki zaman sorunu, az moral bozukluğu ve hepsinden önemlisi sıradaki iç saha maçının Galatasaray'a karşı olması (alınacak muhtemel ceza sonrasın derbiyi kaçırma olasılığı) nedeniyle bu sezon ilk kez bu kadar çok boşluk vardı tribünde. Zaten tribünlerin durumu da içler açısı. Kalabalık olmaktan öteye gidemez olduk. Ben bu duruma hiç alışamadım. Bu şartlarda başlayan maça yukarıda bahsettiğim gibi dörtlü savunma ile, 4-4-2 ile başladık. 

Altay
Osayi - Henrique - Szalai - Ferdi
İrfan Can - Arao - Zajc - Rossi
Batshuayi - King 

İrfan Can yine pek gününde değildi. Ancak elbette sezonun başındaki gibi mutsuz, bıkkın değildi. Elinden geleni yapmaya gayret etti. Rossi tribünlerden en çok tepki alan oyuncuların başında gelmesine rağmen, maçı iki asistle kapamayı başardı. Rossi'yi beğenmemeyi anlıyorum. Bu taraftar çok daha kalitelilerini gördü çubuklu giyerken. Lakin, bahsedilen kaliteli oyuncuların bulunduğu kadroların hiçbirinde Jesus yoktu. Yine de bu kadar verimli oynayan bir oyuncuyu beğenmemek çok mantıklı gelmiyor. 

Hatay'ın ilk yarıda ve bizim ikinci yarıda iptal edilen gollerimize geleyim. Fikrim aynı, TFF'ye sözüm, madem bu kadar paran var ve futbolu güzelleştirmek istiyorsun, o zaman Dünya Kupası'nda kullanılan teknolojiyi getirt, VAR'da çizgi çekmeyi beceremeyen, perspektiften habersiz beceriksizleri de devreden çıkart.

Crespo'nun yokluğunun hissedilmediği bir maç oldu. Aslında Ferdi de bir sarı kart görse ve cezasını Antalya maçında çekmiş olsa iyi olurdu, olmadı. Arao'nun rakibe bir duvar ördüğünü, neredeyse her topu kestiğini belirtmekte fayda var. Zajc'a iş bırakmadı neredeyse. Maçın adamı Arao'dur gözümde. Elbette maçın son dakikalarına kadar gevşemeden gol iştahıyla oynayan tüm oyunculara da şapka çıkarayım. 

Antalya deplasman önemli. Elbette oraya lider gidip gitmemek de önemli. Ancak rakibin yaptıklarından bu kadar etkilenmek iyi değil. Kendi işimize bakmalıyız.

Altay xxx
Osayi xxx
Henrique xxx
Szalai xxx
Ferdi xxx
Arao xxxx
Zajc xxx > İsmail Yüksek ?
İrfan Can xx > Mert Hakan xx
Rossi xxx > Lincoln xx
Batshuayi xxx > Serdar Dursun xxx
King xxx > Emre Mor xxx