Ne güzel oluyor değil mi goller, galibiyetler ve hatta liderlik? Bu kadar zor maçı kazanmak da güzel. O zaman bir iki kelam etmek iyidir.
Buna benzer bir diziliş.
Öncelikle üçlü defans konusu. Bu stoperlerle zor. Ayrıca defans pozisyonuna geçince beke gelecek olan Ferdi ve Lincoln'ün defansif defoları nedeniyle daha da zor. Geçen sezon da aynı dertler vardı. Benim formülüm net; eğer her iki kanat oyuna ofansif açıdan büyük katkı veriyorsa, arkalarını süpürmek şartıyla herhangi bir sorun olmaz. Lakin bu üçlü stoperin hızları buna yeterli değil. Defans arkasına adam kaçıran bir rakip olduğu zaman da dün akşamki Onyekuru örneği gibi dertler büyük olabilir. Çözümü nedir? Pas bağlantısını kesmek. Bu defa da Arao'nun yalnız kaldığını görüyoruz. Zira bu oyun şeklinin orta sahasında Zajc sırıtıyor. Zajc'a değineceğim. Pas bağlantısını kesmek için bir başka yönetim daha var elbette. Nitekim Jesus bunu istiyor, Arao'nun önündeki herkes amansız bir pres yapıyor. Ancak bu şekilde pas bağlantılarını keserek defans arkasına adam sarkmasını engelleyeceği gibi, zaten asıl amaç olarak da 3. bölgede kapılan toplarla skor arıyoruz. Elbette mükemmel bir sistem değil. Öncelikle takımı 2. ve 3. bölgeye yerleştiriyor. Bu kötü bir şey mi? Elbette dezavantajları var. Takımın boyunun kısalması için defans üçlüsü de ileride konuşlanıyor. Bu da kalecinin de ceza alanı kadar ceza alanı dışına da hakim olmasını gerektiriyor. Riski de çok rahat bir şekilde kartla burun buruna kalmak. Ancak diğer yandan, 3. bölgede hem de tüm takım tarafından yapılan baskı öncelikle skor için rakibi hataya zorluyor, ama daha önemlisi Fenerbahçe taraftarı gibi takımının sürekli deli gibi koşmasıyla kendinden geçen bir topluluğu maça dahil ediyor.
Uzun sözün kısası, gol yiyeceğiz, hatta oyunun kontrolünü rakibe de bırakacağız ama çok gol atan ve tribünle bütünleşen bir takımımız olacak. Sabır, anahtar kelime.
Maçı anlatayım biraz. Yukarıdaki genel durum, maça yansıdı elbette. İlk yarıda neredeyse hiçbir şey yapamamış gibiydik. Kontrol rakipte gözüktü. Ancak neredeyse pozisyon vermedik. Ve 2 gol atarak devreyi galip bitirdik. Arao'nun yalnız kalması, Zajc'ın, yukarıda da değindiğim gibi, bu oyun için ideal olmaması göze battı. Diğer yandan fırtına moduna giren Valencia'nın katkısı ile Serdar Dursun'un "ben bu takımın ilk on bir oyuncusu olamam" diye bağırması tam bir zıtlıktı. Ben Valencia'nın King ile daha uyumlu oynayacağını ve her iki oyuncunun birbirlerinin performanslarını arttıracağını düşünüyorum.
Ferdi, forvet oynadığı zaman, defans oynadığı maçlarda olduğu kadar etkili olamıyor. Geriden gelerek oyuna girmesi daha etkili, durarak oynayabilen bir oyuncu değil. Diğer yandan, hala savunma hamle sorunları var.
Lincoln ayaklarına çok hakim bir oyuncu. Bu karakterde oynayan bir takım için, özellikle yorulduğumuz zaman ayağında top tutacak bir oyuncu lazım. Lincoln bunlardan bir tanesi.
Arao iyi bir kesici, ayağına hakim. Ancak yalnız kalmaması adına İsmail'le önlü arkalı oynaması, özellikle skoru tutmak gerektiği anlarda şart. İsmail yerine Crespo da olur elbette.
Zajc gelişiyor, eviriliyor. Ancak 10 numaraya doğru bir gelişim gösteriyor. Bu da savunma sorunu demek. Formülümdeki gibi, bir katkısı olacaksa takımın onu taşıması gerekiyor. Dünkü oyunda yeri yoktu. İkinci yarıda topu tutmamız gerektiği anlarda girip, oyun olarak daha fazla katkı sağlayabilirdi. Ancak bir de attığı gol var. O bileği kırmadan öyle çevirmek müthiş bir beceri. İşte tam da bunun gibi anlar için takımın onu taşıması gerekiyor.
Defans üçlüsüne bakınca Kim'in gidişi daha çok can yakıyor. Szalai merkez stoperden çok sol stoperde başarılı. Dün çok hata yaptı, iki tanesi de (biri yaptırdığı penaltı) golle sonuçlandı. Peres sırıtmadı. Lemos çok önemli hamlelerle damga vurdu. Lakin olumlu her şeye rağmen, özellikle önlerindeki oyuncuların eksik veya yetersiz kaldıkları anda, arkalarına kaçırdıkları oyuncuların ve o hücum aksiyonları nedeniyle başarısız gözüktüler. Tekrarlıyorum, daha da gözükecekler. Çünkü sistem bu. Yediğinden fazla atması gerek takımın.
Emre'ye ayrı bir paragraf açmak gerek. Takımın en yaratıcı oyuncusu. Hem fiziki hem de zekasal olarak fark yaratıyor. Belirle bir standardı var. Ve bunu bilen rakiplerinin çaresi olmayabiliyor. Onu da taşımalı takım. Lakin taşınacak oyuncu adedi çok fazla olursa bu sistem çöker.
Biraz hakemden bahsetmek gerekiyor her zaman olduğu gibi. Hem kötü hem kötü niyetli bir hakem Bitigen. VAR müdahale etmese, bir penaltımız verilmeyecek, bir kırmızı kart es geçilecek. Yardımcı uyanmasa, ofsaytta olan bir oyuncuya yapılan faul, aleyhimize penaltıya dönüşecek. Valencia'ya yapılan penaltıyı görmeyip, Onyekuru daha yere temas etmeden penaltıyı veren Bitigen'in kartları da komedi. Maç boyunca tribünlere hareket çeken Belhanda ile Onyekuru'nun önce uyarı sonrasında sarı kartla cezalandırılması komedi. Sezon boyunca mücadele edeceğiz. Ona göre hazır olmak gerekiyor.
Kısa kısa derken iyice uzattım kusura bakmayın :)