BEŞİKTAŞ 2-2 FENERBAHÇE, BU BİR MAÇ YAZISI DEĞİLDİR



Öncelikle hatırlatayım, bu bir maç yazısı değil. Bu yazı ne bir şekilde Fenerbahçe'nin dimdik karşısında ve bugün Beşiktaş'ın yanında, ardında olan olan bir güçle ilgili. Bu güç saha içindeki dengeyi bir taraftan alıp bir diğer tarafa rahatlıkla taşıyacak kadar güçlü, kararlı. Özellikle 3-1 kaybettiğimiz Beşiktaş deplasmanı sonrasında yaşananlar ve nihayetinde dünkü maç Aykut Kocaman'ın "Bizi şampiyon yapmazlar" serzenişinin ne kadar yerinde bir tespit olduğunu ve rakibin sadece sahadakiler olmadığını net bir şekilde gösteriyor.

Yakın zamandan geriye doğru gitmek, hafıza açısından daha iyi. Hemen dün geceye geçelim. Sahadaki arkadaşlarına, kenardaki hocasına, yöneticisine, taraftarına, kısaca tüm Fenerbahçe camiasına büyük bir ayıp yapan kontrolsüz Alper ile akılsız Volkan'ı önce yazayım ki objektif Fenerbahçeliler OMO HOP ROKOPLORO ONLOTOYORSON diye başlamasınlar söze. Bu sezon gördüğümüz (Hasan Ali'nin Alanyaspor maçında gördüğü sarı kart gibi) en anlamsız, en zararlı hareketi Volkan'dan geldi. Alper'e sonra değineceğim zira Volkan'ın kırmızı kartı hainlik gibi. 45 dakika oynanmış, bir kişi eksik kalmışsın, maçın ilk 25 dakikasında Pepe'ye rağmen takımın bir faul kazanamamış, atılan gol sonrasında 100 metre depar atıp tribünlere koşuyorsun ve kayarak gol sevincinin merkezini değiştiriyorsun. Yahu illa katılacaksan sevince git takım arkadaşlarına sarıl. Bu yaşta bu tecrübeyle, Fırat Aydınus'un sana kart göstermeyeceğini mi sanıyorsun? Haydi gördün sarıyı efendi efendi oyna. Hakem sürekli oyunu hızlandırman için uyarıda bulunuyor. Saçını düzeltsen yine uyaracak. Belli durumu. Quaresma'nın kırmızı sırasında olayların göbeğindesin. Zaten kırmızı kart rövanşı peşindeler, dur kalende. Yok gideceksin illa. Olayların üstüne Aykut Kocaman sahanın içine girip seni sakinleştiriyor, ikinci sarıyı görmüyorsun. Akıllanman gerekirken haklı olsan da ki hakem ters karar verdiğine göre seni haksız görüyor, zaten sana oyunu hızlandır uyarısında bulunan hakeme şiddetli itirazda bulunuyorsun, kaptan olarak itiraz hakkın var olsa da yerini bırakarak oyunu yavaşlatacak şekilde ona doğru koşuyorsun. Yahu Volkan iş mi bu yaptığın? Takım arkadaşlarının yüzüne nasıl baktın soyunma odasında? Hocana ne dedin? Utanmadın mı hiç? Emeklerini heba edecektin, üzülmedin mi?

Gelelim Alper'e. Ekstra bir motivasyonla başlamışsın, ortada. Hakemin davranışlarını görüyorsun, sürekli itiraz ediyorsun. Oyun gereği bir sarı kart görmüşsün seninle doğrudan ilgili olmayan bir konuda korneri kullanmak yerine gidip rakibe müdahalede bulunuyorsun. Sen utandığını, üzüldüğünü özür dileyerek anlattın en azında.

Ve gelelim çuvaldıza. İlk 25 dakika boyunca Pepe'nin yaptıkları cezasız. Sürekli acımasızca fauller, faul yapılmış gibi kendini yere atmalar. Aydınus sessiz, pundunu arar pozisyonda. Rakipten gelen topa ofsayt vermek ne demek? O pozisyonda Pepe yine atmış kendisini, Alper gidip bir pozisyon yaratacak. Gol olur/olmaz, penaltı olur/olmaz, kırmızı kart çıkar/çıkmaz, bir şeyler olacak bir pozisyon. Ofsayt. 

Bunun gibi on adet kadar pozisyon var maç boyunca. Beşiktaş'ın lehine vermediği penaltı ve öncesinde Gökhan'ın Atıf'ı ceza alanında düşürdüğü bir diğer penaltı var. Medel'in ikinci sarı kartı vermemesi var. Josef'in topu kapıp gol pozisyonu üretmeye giderken, faul verip oyunu kesmesi var.

Var oğlu var. Maç biter bitmez başta Aspor olmak üzere, yandaş medyanın Beşiktaş'ı ve oyuncularını topyekun korumaya alması var. FIFA'nın futbol oyunlarında gol sevinci olarak seçebileceğiniz bir sevinci yapan Fernandao'ya verilmiş 2 maç ceza var.

Bir yanda da fikstür var elbette. Misal Çarşamba günü kupa maçı oynatmayıp, bu hafta sonu rakibimiz olan Akhisar'ı bizden 48 saat daha fazla dinlendirmek var.

Ve bunlarla birlikte Aykut Kocaman'ın, bu güce karşı gelmeye çalışan Fenerbahçe değerleriyle birlikte yalnız bırakılması var. Yönetim seçim çalışması peşine düşmüş, Fenerbahçe'nin hakkını yiyenlere karşı elini bile kaldırmıyor, Aykut Kocaman'ı tek başına bırakmış durumda.

Aşağıda Aykut hocanın maç sonrasındaki basın toplantısı var. Bir dinleyin. Sonra da nerede duracağınıza karar verin.