FENERBAHÇE 2-2 GENÇLERBİRLİĞİ



Sıfırı tükettik mi? Bilemiyorum. Lakin yukarıdaki fotonun maçın önüne geçtiği bir oyun sonrasında kaybedilen puanlar işi zora soktu. Dün Beşiktaş'ın puan kaybı sonrasında kazanıp yarın akşamı umutla bekleyecektik. Şimdi hem Sivas hem Konya'nın puan kazanması halinde bu haftaki travmayı atlatma şansımız olabilir. Gerçekleşse de bu defa bu kaybın üzüntüsünü yaşayacağız. Başlayayım izninizle.
Daha önce de söyledim, tekrarlayayım. Takımın kötü oynaması hakem rezaletini anlatmaya, bundan şikayet etmeye engel değil. Diğer yandan da takımın kötü oynamasına hakem rezaleti nedeniyle eleştiri getirmek yasak olamaz.

Sahayla başlayayım. Valbuena'nın on birde başladığı, şükür Atıf'ın sahada olmadığı, üstüne bir de Soldado'nun forvette yer aldığını bir başlangıç. Taraftarın verdiği destekle akın akın gelen bir Fenerbahçe. Direkten dönen 2 şut, defansa takılanlar, defansı geçip kaleciye takılan veya kaleyi bulmayanlar. Bariz bir üstünlük ve galibiyetin habercisi sanki. Derken devrenin sonunda Volkan'ın hediye ettiği bir golle soyunma odasına yenik gitmek. Evet kaleciye atılan pas çerçeve dışına olmalıdır. Tamam da bu pozisyon çok farklı, Dirar kafayı vurmasa (topa sahip olup tekrar saldırmak amacıyla geri pas veriyor, yoksa kornere de atabilir topu) Volkan'ın topla buluşması imkansız. Zaten rakip ceza alanı dışında buluşacak topla, Volkan'ın ellerini kullanması mümkün değil. Volkan'a yazar.



Josef ve Oğuz'un tüm rakip akınları kesip topu bizde tutmaları, Hasan Ali'nin yüksek performansı, Valbuena'nın bazen topla gerektiğinden fazla oynamasına rağmen etkili atakları, Soldado'nun sürekli golü kovalaması olumlu yanları takımın. Golün gelmemesi biraz da şanssızlık.

İkinci yarıya aynı istekle başlayıp, devrenin başında Alper'in müthiş golüyle beraberliği sağlamak güzel. Devamında Dirar'ın aynı kaleye ancak bu defa bizim lehimize kaydettiği golle öne geçmek de güzel.

Hemen sonrasında Soldado Fernandao değişikliği normal. Ancak oyunu rakibe kaybettiğimiz anlarda hamle yapamamak kötü. Ve yine bir defans hatasıyla gelen rakip takım golü. Bu defa sorumlu Topal.

Sonra nedense Atıf'ın oyuna girişi. Lakin yine istediklerimizi yine yapamamak. Hocayı eleştirecek belki tek yer, Fernandao sahadayken Dirar'ın oyundan çıkması (Elmas giriyor). Oysa belki yine Isla'yı çıkarıp Dirar'ı biraz geri çekebilirdi. Zira Fernandao kulesi sahadayken havadan beslemek lazım. Bu işi Dirar iyi yapardı. Olmadı. Çabalamalar, bireysel kalitenin de sonuç vermemesi ve ardından ağlanacak puanların kaçışı.

Kızacak kimse yok. Gereken tepki maçın bir bölümü haricinde verildi. Tamam Gençler öyle ahım şahım bir takım değil. Ama kazanmak için yaptıklarımız bu defa yetmedi.

Dedim ya, yarın akşam ruh halimiz iyice değişecek. Kaçan puanlara ya üzüleceğiz ya da kahrolacağız.



Şimdi de maça bir diğer açıdan bakalım. Dakika 16. Rakip takımdan Kamal, Alper'e yaptığı bir faul nedeniyle sarı kartla cezalandırılıyor. Dakika 26. Sahnede yine Kamal. Valbuena sol kanadımızdan hızlı çıktığımız bir atakta, Kamal'ın diz darbesiyle indiriliyor. Sarı kart gördüğü Alper faulü kadar sert.

Peki tribünlerin Beşiktaş'ın çocuğu dediği Mete Kalkavan ne yapıyor? Kart yok. Kadıköy'de sahaya beşli defansla çıkan yani aslında ne yapacağı açık ve net olan bir takımın, maçın sonuna kalan bir saatlik süreyi rakipten bir kişi eksik oynayacak olması sizin aklınıza ne getiriyor?

Dakika 50, Soldado rakip takım serbest vuruş kullanırken nizami mesafeyi ihlal edip topa müdahale ettiği için sarı kart görüyor. Sadece son 15 dakikada kazandığımız serbest vuruşların tamamında zaman geçirme amacıyla sürekli olarak topa yakın duran Gençlerli oyunculara kart falan yok.

Dakika 67. Oğuz yaptığı bir faul sonrasında top elinde normalden daha fazla süre tuttuğu (hakeme göre zaman geçirme) nedeniyle sarı kart görüyor. Maç boyunca, bakın beş dakika kala falan demiyorum, maç boyunca kullanacağımız hemen hemen her serbest vuruş öncesinde Gençlerli oyuncuların yaptığı şey bu. Bir tanesi bile kartla cezalandırılmıyor.

Dakika 76. Dirar rakibine yaptığı müdahale nedeniyle sarı kart görüyor. 26. dakikada Kamal'ın Valbeuna'ya yaptığı faulün sertliğiyle yakından uzaktan ilgisi yok, kıyaslanamaz. Tehlikeli akın kesme deseniz Valbuena'nınkiyle üç aşağı beş yukarı. Ama Dirar pat diye görüyor sarı kartı. Çünkü hakem Mete Kalkavan.



Maçın son anlarından bir duran top şansı yakalıyoruz. Hani filmlerde olayı sakinleştirmek için havaya ateş açan tipler olur ya, Mete de böyle. Sarı kartını öyle bir guruba da bakmadan havaya kaldırıyor. Çünkü biliyor yaptığı eşekliği. Bir an da olsa vicdanı sızlıyor. Yok be, şaka yapıyorum ne vicdanı? Mete Kalkavan'da vicdan aramak Saudi Arabistan'da domuz eti lokantası aramak gibi bir şey. Mete Kalkacan vicdansız bir Fenerbahçe düşmanı aynı zamanda kötü bir hakemdir.

Kayıp puanı aptalca yediğimiz gollere bağlasam da takımın bugünkü oyununa, hocaya tek laf edilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Diğer yandan da sadece Kamal'ın atılmasında bile bu maçı kazanacağımızı.

Şampiyonluk zor mu? Elbette. Olabilir miyiz? Neden olmasın. O zaman sezon sonuna kadar kenetlenmeye, desteğe devam.

Not: Takıma sahip çıkmak yerine seçim yatırımı yemeklerine devam eden yönetime iki laf etmeyenlerin samimiyetlerine inanmıyorum.