TRABZONSPOR 1-1 FENERBAHÇE




Maç önü maç sırası ve maç sonrası. Tamamında üzülmek gerek. En kolay kazanacağımız deplasmandan sadece 1 puanla ve bolca polemikle dönmek tam da bize göre. Başlıyorum.
Janssen uzun zamandır yok, uzun zaman da olmayacak gibi, şükür Fernandao'yu satmadık. Giuliano Göztepe maçında sakatlandı, bir süre daha yok. Keza Skertel de. Maçtan sonra öğrendiğime göre Valbuena da antrenman kaçırmış hafta için. Neto bir sakatlandı yüzünü görmedik bir sorun da orada. Kadro yapmak zor. Anlayışla karşılıyorum.

Bu anons yapıldı maçtan önce kadro hakkında, dizilişi neredeyse kimse yapamadı. Ben buraya sonradan bize verileni yazacağım.

Volkan
Islan . Roman . Topal . İsmail
Dirar . Josef . Hasan Ali . Atıf
Alper . Fernandao

Gerçi oyun sırasında diziliş daha çok üçlü orta saha gibi kaldı Atıf'ın oyunda kaldığı zamanlarda. Zaten hep söylediğim gibi oyuncuların karakterleri belirler dizilişi, hocanın kağıt üzerinde koydukları yer net ve değişmez değildir.



Evet genel olarak 2 ama bence 1+1 sorun. Hasan Ali konusunda neredeyse herkes hemfikir. Ozan'ın kadro dışı bırakıldığı bir dönemde stoper eksiğini Topal'la tamamlamak zorunda kalınca orta saha boşa düştü. Aykut hoca burayı Hasan Ali'yla doldurmayı seçti. Sahada da görüldüğü üzere Hasan Ali sadece doldurdu o yeri. Çok uzağında olduğu pozisyonda bir katkı sağlamadı. Şükür rakip de bir şeyler yapma niyetinde değildi, (o kadar) sırıtmadı. Bu pozisyona Elmas'ın neden konulmadığı ortak sorusuydu herkesin. Nitekim ikinci yarı oyuna girdiği zaman topla veya topsuz sürekli ileriye oynayan bir oyuncu olduğunu ve bu takımı ileri taşıyacağını gösterdi. Çok erken belki ama sağlıklı zamanındaki bir Kemal ve çok çok erken belki de bir Emre olabilir mi? İnşallah.

Bir diğer sorun da Valbuena'nın ilk on birde olmamasıydı. Hafta içi kaçırdığı antrenman dışında anlatayım fikirlerimi. Valbuena topla çok oynayan (çok da iyi oynuyor), takım oyununu bozan bir oyuncu. Burada elbette takımın genel olarak sorunu da var. Lakin yerine sahaya sürülen Atıf'la Valbuena'nın en kötü halini bile kıyaslamak abesle iştigal.

Atıf çok iyi bir insan, iyi bir aile babası, güzel bir Müslüman veya gerçek bir dost olabilir (bana ne?). Ancak Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan bir oyuncu değil. Yanlış ve ısrarlı zorlamaları, güçsüzlüğü, oyunu okuyamaması büyük sorun. Aykut hocanın onu Valbuena'ya tercih etmesini aklım, akıl sağlığım almıyor. "Koskocaman Aykut Kocaman" diyorum sonra, susuyorum.

Bir şey arıyorum Atıf'ta ama bulamıyorum. Dedim ya Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan bir oyuncu değil. Hatta hatta Fenerbahçe'ye ihtiyacı olan bir oyuncu Atıf. Fenerbahçe'nin ise an olarak hem de 30 yaşını geçmiş bir oyuncuyu taşıma gibi bir lüksü hiç yok. Valbuena 90 dakika sahada olmamalı bence de, hocaya katılıyorum. Lakin yerine Atıf'ı koyunca anlamam güçleşiyor.
  • Valbuena ya ilk onbirde sahaya sürülüp, gücü ve etkisi bitene kadar sahada kalacak ki bu sırada sahada baskılı ve hızlı oynayan bir Fenerbahçe olmalı, ya da ikinci yarıda aslında özellikle rakibin fiziksel olarak düştüğü zamanlarda bir çilingir olarak bulunacak.
  • Atıf'a gerek yok.
Ve aslında ikisinin toplamından fazla değerli bir zeka gerekiyor takıma. Yani asıl sorun o oynadı bu oynadı değil. O ve bu kim olmalı?

Rakibin kalemizi bulan ilk şutu gol oldu sanırım. O ana kadar bir tehlike yaratamadılar. Sonrasında da klasik iç saha artı taraftar gazıyla bir iki parıldama. Ve elbette skoru 2-0'a taşıyabilecek bir Burak pozisyonunun Volkan'da kalması.

Başka bir şey yok ev sahibinde. Tribünleri deseniz karşılıklı tezahürat yapmaktan aciz, küfür ve gürültü dışında sahaya attıklarıyla korkutucu olabilen bir güruh. Nitekim onu bile kontrol edemedikleri içinde son 5 yılda 2 kez yarım kaldı maçlarımız. Daha fazla da yarım kalırdı da ülkede bir Trabzon sevdası var, anlaşılmaz. Neyse. Sahada Sosa ile etkili olan bir ev sahibi. O kadar.

Bunun dışında sahadaki zekamızın eksik olmasına rağmen ilk yarıda belirgin bir üstünlüğümüz, muhallebi kıvamında da olsa kaleyi bulan şutlar ve bu şutlara varacak hücum aksiyonlarında bulunmamız kayda geçmeli. Ve açıklandığından itibaren Fenerbahçe'nin kadrolu hakemi diye baskı altında alınan, algı konusu yapılan Ali Palabıyık'ın kararları. Daha ilk dakikalarda rakip yarı sahada nasıl oluyorsa rakibe değmeden yaptığımız! fauller ve sonrasında Alper'e yapılan iki adet kırmızı kartlık faul. Birisinde faul verildi (Pereira 16') diğerinde ise faul bile verilmedi (Kucka 36'). Ev sahibinin 9 kişi tamamlaması gereken bir ilk devre yani. Ali Palabıyık ne yaptı? Kadıköy'deki Beşiktaş maçımızda olduğu gibi rakip oyunculara büyük bir tolerans gösterdi. Kadrolu hakemimiz ya ;)

Gol sonrasında ve hatta Burak'ın karşı karşıya atamadığı pozisyon sonrasında dahi maçı kazanacak hatta bir farktan fazla golü bulacağımız bir oyun vardı sahada. Çünkü Atıf yerini Valbuena'ya bırakmıştı. Bu iki oyuncu 6 puanlık maç gibi bir etki ediyor sahaya. Valbuena'nın hareketliliği (evet yukarıda bahsettiğim Burak pozisyonunda anlamsız bir şekilde topu kaptıran da oydu) sonrasında iyice dengesizleşen Trabzon defansı alarm vermeye başladı. Bir ek müdahale olarak Isla-Dirar pozisyon ve Isla-Soldado oyuncu değişikliğiyle özellikle duran toplarda yüklenebildik. Bunun sonucunu da kısmen aldık, Josef Valbuena'nın korner vuruşunda kafaya beraberliği sağladı.

Fenerbahçe'nin oyun planını beğenip beğenmemek elbette herkesin hakkı. Ben kötü olduğunu söylemiyorum. Benim Fenerbahçe'm daha fazla saldırmalı. Fakat saldırırken kontrolü kaybeden bir takım da olmamalı elbette. Sorunumuzun oyuncu seçimlerinde (hem transfer hem de kadro olarak) olduğu net. Hocanın dünkü toplantıda, devre arasında söylediklerinin aksini söyleyip de stoper ihtiyacı var demesi de zaten bu sorunların kaynağını gösteriyor.