FORMA REKLAMI PEŞKEŞİ



Sert gelebilir ifade. Sert gelsin zaten. Zira futbol a takım forma reklamını, Fenerbahçe'ye ve başkanın şikeci diyen, şike kumpasının uygulayıcılarından birisi olup, bu oyunun merkezinde bulunan MAA'yla el sıkışmanın en hafif tabiri peşkeştir.

3 Temmuz 2011'den günler önce, diğer adayların el çektirilmesiyle TFF başkanlığına getirilmiş bir kişi MAA. Kumpasın kamuoyun önünde sahnelenmesiyle güya ipleri alan, durum çok fena açıklamaları yapıp, kumpasın medya ayağına hizmet eden bir kişi MAA. Cemaat kanadının Fenerbahçe başkanlığı için düşündüğü, AKP desteğiyle TFF'nin başına getirilip, sonrasında Fenerbahçe'yi küme düşmekten kurtaran kişi sıfatını alıp, Fenerbahçelilerin de desteğiyle Fenerbahçe başkanlığına yükselmesi planlanan kişi MAA. Ve bundan haberi var.


Lakin Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz ve bizlerin dimdik duruşuyla senaryoda yapılan değişiklikler sonrasında bu defa tek başına giremediği seçimde Aziz Yıldırım ve Fenerbahçelilerden şamarı yiyen, bu seçim öncesinde başkan olursak biz şike yapmayacağız diyebilen kişidir MAA. Kendi oynadığı filmle ilgili olarak yalan söyleyen 45 milyonluk zararı ben kendim karşılarım yeter ki Fenerbahçe haklı çıksın diyen de odur.

Şunu anlamakta zorlananlara tane tane anlatayım.

1. 45 milyonu ödemek ile, 45 milyonluk (veya her ne kadarsa) bir sponsorluk sözleşmesi imzalamak aynı şey değildir. Fenerbahçe o 45 milyona muhtaç olmadığı gibi, bu şike kumpasının verdiği zarar rakamla açıklansa kim bilir kaç 45 milyon sonucuna ulaşılır. Kaldı ki zararı maddi olarak hesaplamak aslında mümkün değildir.

2. Başkanın Fenerbahçe Dergisinin Şubat 2018 sayısında anlattığı üzere ticari hiçbir karşılık beklememek için yapılan işe sponsorluk sözleşmesi denmez. Bir şey karşılıksız ise, ülkenin en değerli forma reklam alanına o bir şeyi verenin adı, sanı, firmasının adı yazılmaz.

Kimse bana davanın CAS'dan çekilmesini örnek göstermesin. Evet davada yapılan en büyük hataydı. Ve ne yazık ki ülke futbolu için alındığı söylenen bir karar sonrasında davaya büyük sekte vurdu. O kararda imzası olanlara o dönemde sadece kızdım, bugün de kızarım. Büyük bir hatadır. Kendimizi bacağımızdan vurmaktır. Ancak davayı satmak değildir.



Davayı satmak, yukarıda belirttiğim gibi futbol a takım forma reklamını, Fenerbahçe'ye ve başkanın şikeci diyen, şike kumpasının uygulayıcılarından birisi olup, bu oyunun merkezinde bulunan MAA'ya peşkeş çekmektir. Bunu korkudan gizli gizli yapmak, sözleşmenin boyutlarını kimselere açıklayamamak da suçluluğun itirafıdır. Hele hele Fenerbahçe tarihinin en önemli sözleşmelerinden birisi diye lanse edip, olayın üzerinden günler geçmesine rağmen (medya yoluyla salınan haberler dışında) bir kelime edememek, Divan Kurulu'nda konuşacağını yine kendi kanallarıyla anons ettikten sonra konuşamamak, itirafın son noktasıdır.

Aziz Yıldırım ve yönetim kurulu, 2011'den beri bizzat kendisinin önder olarak uğraştığı davadaki düşmanla el sıkışmış, düşmanın faydasına bir sözleşme imzalamıştır. Bunun adı davayı satmaktır.

Bu konuyu olumlu bir şeymiş gibi doğrulamaya çalışan, savunan kim varsa ve kendisine Fenerbahçeli diyorsa, benim Fenerbahçe'mle alakalı bir yerde değildir. Rahmetli İslam Çupi'in "Fenerbahçe'nin büyüklüğü ne şampiyonluk ne de kupa büyüklüğüdür, onun büyüklüğü bir başka büyüklüktür işte, adı konamaz" sözünde adı konamayan büyüklüğün içinde onur, şeref ve haysiyet vardır. Fenerbahçelilik parayla ölçülemez.

Nokta.