İŞLER KÖTÜYE YÖNELİRKEN KISA KISA



















Kötüye yönelen oynanan futbol falan değil, yanlış anlaşılmaya. Lokomotiv maçı ile dün akşamki Bursa maçlarından sonra futbola laf etmek için 40 fırından fazla ekmek yemiş olmak gerek. Saha içine saygımı belirtip yazının başlığında belirttiğim "kötüye yönelme" pozisyonuna geçeyim. Buyrunuz...


Teknik direktörlük futbolculuktan daha zor. Günlük yaşamdaki yöneticilikten çok daha zor bir yöneticilik teknik direktörlük. Sayısız değişkenin, yaptığını işe etkisi olduğu bir iş. Çok ama çok zor.

Teknik direktör olmak için üst düzey futbol oynamış olmaya gerek yok. Olursa iyi olur mu? Olur ancak şart değil.

Bir Vitor Pereira güzellemesi yapacağımı sananlar olabilir yukarıdaki başlangıç cümleleri sonrasında. Sabredin biraz.

Sezonun ilk yarı sonunda bir şeyler karalamıştım. Aynı şekilde ilk yarı boyunca da takımın kurgusuyla ilgili cümlelerim vardı. Ben bu takımın çift forvetli oynaması gerektiğini düşünüyorum. Bence polemik konusu olan RvP-Fernandao seçimleri 4-1-3-2'ye benzer bir dizilişle sona erdirilebilir/di. Edilemedi. İşin kötü yanı büyüdükçe büyüdü.

Kesin bir şey var. RvP kendisini hocasından büyük görüyor. Bunun doğru olmasının gerçekliği şu anda önemli değil. İstediğin kadar büyük ol, saygını göstermek zorundasın. RvP belki Fenerbahçe'yi de küçümsüyor olabilir. Bunu gösterirse de benze sıkıntılar yaşayacaktır. Her kim olursa olsun, bu işin hiyerarşisine saygı göstermek zorunda. Oyundan alınırken ana dilinin dışında herkesin anlayabileceği şekilde inanılmaz diyorsan bazıları için kendini bazıları için hocanı kurtların önüne atıyorsun demektir. Bunun zarar verdiği tek ortak nokta Fenerbahçe. Yoksa her zaman söylediğim üzere sporcusundan hocasına, yöneticisinden başkanına kimse ama kimse Fenerbahçe'den önemli değil. Yoksa efendim yerine giren oyuncuya ayıp, hocaya ayıp, ayıp da ayıp. Sonu gelmeyecek yorum olur. Hepsini geçerim zira benim için ÖNCE FENERBAHÇE.

Sahaya dön. Antalya maçındaki rezil oyun dışında belli bir standardın altına düşmeyen bir takım var artık sahada. Daha iyi olur mu? Elbette olur. Ancak şampiyonluk için yetecek bir oyun ve hırs var (Antalya maçı hariç). Bunu eften püften olaylarla harcamak yazık. Dünkü maça bakın. İzlemediyseniz rakamlarına bakın, bir şeyler anlatacaktır. Gol atamamış olmamızın belki de tek nedeni Volkan Şen'in altyapı hocası olabilir demiştim dün. Aynı fikirdeyim. Allah vergisi yeteneğini kullanacak en ufak bir bilgi almamış sanki. Teknik sıfır. Yani topu nasıl alacağından, nasıl, ne zaman ve nereye atacağına kadar bütün hamleleri yanlış. Bütün ahengi bozuyor. Aynı şekilde Fernandao'nun form durumu var. Aslında form değil de sanki Pereira-Rvp gerginliğinin yansıması. Zira diğer ikili nedeniyle az küfür yemiyor Fernandao, belki de hiç hak etmezken.

Tekrar yazıyorum reçeteyi;
Volkan
Gökhan . Kjaer . Kadlec . Caner
Topal
Nani . Diego . Alper
Fernandao - RvP

Ortadaki üçlüyü oyun karakterleri nedeniyle, oynanan saha veya rakibe göre değiştirmek elbette mümkün. Zira kenarda Lazar, Ozan, Volkan, Uygar gibi önemli oyuncular var. 

Ve evet bu takımın gol yeme olasılığı daha yüksek. Ancak gereksiz ve kısır bir gerilimin sona ereceği kesin.

Pereira'nın Rvp'yi oynatıp oynatmaması kendisini bağlayan bir şeydir. Bu durumda yetkili kişi odur. Oynatmaz, yararsız der. Sonuçlarına da kendisi katlanır elbette. Ancak beni yaralayan bu sezonun açık ara (tüm takımlar arasında) en iyi futbolunun oynandığı bir Lokomotiv maçı sonrasında bile konunun dönüp dolaşmadan RvP gerginliğine gelmesi.

Yapılacak olan nedir? Birincisi yetkili kişi bellidir, müdahale edilirse takım içindeki ağırlığının kaybolacağı kesindir. RvP'nin kesinlikle uyarılması gereklidir. Bu tarzı kendisine zarar vermiyor da olabilir, yerine girecek arkadaşına ve hocasına zarar veriyor da. Ancak önemli olan Fenerbahçe'ye verdiği ve gözle görülen zarardır.

Bu saatten sonra hoca değişikliğinin herhangi bir mantığı olamaz. Sorun varsa ki bence var, uygulama sezon bitince yapılır. 

Bize düşen çok net bir şekilde desteğe devam etmek. Ben (Alves dahil) hiçbir Fenerbahçe simgesine sahada tepki verilmesinin doğru olmadığını savunuyorum. Tribün tepki yeri değildir. En azından oyun sırasında değildir. Benim tribündeki en büyük tepki Fenerbahçe ve değerleri için hissettiğim sevgimi onlara göstermemektir, o kadar. 

Son sözüm de şu olsun, Eleştiriyi küfür, küfrü eleştiri sanmaktan vazgeçtiğimiz gün, mantıklı adımlar atmaya başlayacağımız gündür.