FENERBAHÇE 1-0 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA; TARAFTAR


Televizyon yayınında çok ses gelmediği söyleniyor. Oysa son yıllardaki derbi maçlardan çok da farkı yoktu taraftarın. İlk maçlarına gelenlerin etkisi aynıydı. Elbette Okul Açık'ın etkisi önceki gibi değildi ama dedim ya çok da büyük dert olmadı. Asıl konu başka.


Asıl konu, maçtan önceki hafta harçlıklarından, abi/ablalarından gelenlerle malzeme alıp, gerektiğinde eve gitmeyip yaptıkları hazırlıkların malzemeleri üzerine uyuyan güzel taraftarların yaptığını, bir tele makineyle çekilen iki tane görselin karşılaştırılması. 

Öncelikle şunu söyleyeyim, sloganın İngilizce (güzel ama anlamıyom ki inkilişçe) olması dışında bir sorun yok görselde. Yapanın emeğine sağlık. Her işte bir emek vardır.

Ancak bu bir koreografi değil. Yani sözlük anlamından bahsetmiyorum, daha önce yapılanlardan bahsediyorum. 
Bu iş yönetimin işi değil, yönetimin katkısı olur ayrı konu ama sadece yönetimin işi değil. 
Bu iş amatör işi, bu iş sevda işi. 
Bu iş günlerce çalışıp başarılan/başarılamayan bir iş, bu iş taraftar rekabeti.
Bu iş bir grafiker, bir baskı makinesi ve motorlu bir kaldıraç işi değil, bilek işi.

Bu iş taraftarın işi, içten gelen bir iş. Zorla olacak iş değil. Ismarlama hiç değil. 

Yönetim, yani aslında Aziz Yıldırım'ın tekrar ediyorum pire için yorganı ateşe vermekten vazgeçmesi gerek. Acilen gerek hem de. Yoksa iş legoya döner, alırsın parçaları istediğin gibi dizer eğlenirsin. Ama tek başına eğlenirsin.