FENERBAHÇE 1-0 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA; CÜNEYT ÇAKIR



Bu maç sonrasında konuyu üçe ayırıp, birbirine karıştırmadan edeceğim kelamımı. Sıkılan okumaz, ayırmaya üşenene de güzellik olur. Birinci konumuz Cüneyt Çakır, başlıyorum.


Kötü hakem mi iyi hakem mi tartışmasından daha önce kötü insan mı iyi insan mı (saha içinde) tartışmasını açıyorum. Bence kötü hakem, bunu gösterecek bir sürü hatasını ortaya koymak mümkün. Ancak kötü hakemlik başka bir şey kötü insan olmak başka. Çakır kötü bir insan olduğunu da saha içinde kanıtlayan bir hakem.

Her şey o gün başlamadı ama uyanmamıza neden olan gün oydu. Galatasaray'ın bizi Ali Sami Yen'de 2-1 yenerek elediği Türkiye Kupası maçından bahsediyorum. Maç sonunda Ümit Karan'ın hakem ne yaptı biz de anlamadık dediği maç. Hani Gökhan taç atmaya giderken sahaya atılan ikinci topu tutmadığı için sarı kart görüp ikinci sarıdan atıldığı maç.

Çakır'ın bundan sonraki maçlarının tamamında eyyam var, pislik var, kasıtlı verdiği provokatör kararlar var. Bunların en önemlisi de 12 Mayıs maçıdır. Beraberlik için gelen Galatasaray'a uygun ortamı sağlayan, yere yatmalara, kaleci zaman çalmalarına müsamaha gösteren, vermediği kararlarla gergin oyuncuların sinirlenip kart görmelerine neden olan Cüneyt Çakır o sezon yaşanan Galatasaray şampiyonluğunun en önemli piyonudur.

Cüneyt Çakır dün de aynı 12 Mayıs'ta olduğu gibi pislik bir yönetim gösterdi dün. Özellikle zaman geçirmeye oyunu soğutmaya çalışan oyunculara gösterdiği tolerans göz yaşartıcıydı. Maçın ilk yarısında Gökhan'a yapılan faul sonrasında Galatasaraylı oyuncuların yaygaralarına izin vermesi, vuruşun yapılacağı ve barajın duracağı yerin belirlenmesindeki yavaşlığı, Emre'yi fiili müdahaleyle engelleyen Chedjou'ya kartını göstermemesi hem saha içindeki hem de tribündekileri germeye yönelik bir provokasyondu. Nitekim sadece bu pozisyonda yaklaşık 2 dakikalık bir duraklama oldu. Devamında Hakan Balta'nın (geçmiş olsun) sakatlandığı anlardaki müdahaleler oyunun sonuna eklenmesi gereken süreydi. Buna rağmen sadece 1 (yazıyla bir) dakikalık bir uzatma oynattı Çakır. Ve ilk yarının bitiş düdüğünü Balta'nın kendini yere bırakmasıyla çaldı.

Çakır'ın maç içinde Muslera'nın tüm zaman çalma teşebbüslerine gösterdiği tolerans mükemmeldi. 81. dakikaya kadar kullandığı her topta en az 20 saniyelik yavaş davranışlar gösteren Muslera'yla, 81'den sonra kalan dakikalarda benzerini yapan Volkan'a gösterdiği tolerans aynıydı; sadece bir uyarı. Oysa her iki oyuncu da skor avantajına göre oyunun oynanmamasına çalışıyordu. Bunu yaptığı sürecin maçın başı, sonu, genelinde olması kural uygulamasında farklılıkları gerektirmez. Gerektirmeyen şeyi yapana da kötü insan denir.

Gelelim Olcan'ın önce Gökhan'a yaptığı faule. Bunun şarjla uzaktan yakında orta mesafeden alakası yok. Şarj aynı yöne giden oyuncuların birbirlerine eşit veya yaklaşık şiddetle omuz omuza yaptıkları müdahaledir. Yönleri zıtsa top kontrolü kimdeyse onun lehine faul verilir. Hele hele birisi duruyor diğeri geliyorsa faul kaçınılmazdır. Bu müdahale omuzla olsa yorumu yanlış yaptı diyebiliriz ama Olcan'ın müdahalesi doğrudan Gökhan'ın göğsüne. Gökhan'ın ceza alanı içinde mi dışında mı olduğuna girmiyorum orası zor konu. Kale arkasındaki hakem net görür. Ama faul verilmemesi hakemin kötü bir insan olduğunun kanıtıdır.

Aynı şekilde Emenike'yi son adamken indiren Olcan'ın sadece sarı kartla yırtmasını izahını dün Mustafa Çulcu yapmaya çalıştı. Top hakimiyeti yok falan gibi bir şeyler geveledi. Kural uygulamalarında FIFA'nın UEFA'nın tavsiyeleri olabilir, bilemem. Ancak şu pozisyonda Emenike'nin topa hakimiyet kuramamasının nedeni net olarak Olcan'ın faulü. Atılması için Emenike'nin topa hakim olmasını beklemek gerek? Saçma sapan bir yorum saçma sapan bir karar. O zaman ilk yarıda Hakan Balta'nın posizyonunda kırmızıyı göster. Emenike topa hakim ve Balta son adam. Ama işte burada yorum önemli. O pozisyonda bilerek veya bilmeyerek doğru kararı veriyor Çakır zira topun yönü önemli bence. Hoş, bu iki pozisyon bizim başımıza gelse kırmızı görür müyüz görmez miyiz onu da sorgulamak gerek.

Gol sonrasında Galatasaray'ın biraz görüntüde biraz gerçekte beraberlik için bir şeyler yapmaya çalışmasına da yardım eden Çakır var sahada. Volkan'ın kurtardığı Yasin topunda, Selçuk'un Topal'a yaptığı faul var. Havadaki Topal'ı bozan Selçuk, topun ceza alanına gitmesine katkıda bulunuyor. Benzer pozisyonlarında tamamında faulü veren Çakır burada vermiyor. Nedeni belli. Söylediğim gibi Çakır'ın kötü bir insan olması.

Ve maç sonu. Eklenen 4 dakika. 3 dakikayı standart veriyor (futbolun katili) Türk hakemleri. Peki sadece bir dakika uzatma neyin nesidir? Olcan'a kırmızı göstermediği pozisyonda yine ilk yarıdakine benzer olaylar var. Sarı/kırmızı tartışması, faul var/yok tartışması, barajın yeri derken yine 2 dakikalık bir kayıp var.

Sonuç şudur dünkü maçtan sonra.
1 - Cüneyt Çakır kötü bir insandır (saha içinde)
2 - Cüneyt Çakır bir kez daha Fenerbahçe'ye provokasyon yapmıştır, aynen daha önce yaptığı maçlardaki gibi.
3 - Türkiye'de hakem makem yoktur, maçları idare eden yetkililer vardır.
4 - Türkiye'deki hakemler, maçın oynamasını sağlamak yerine maçtan çok konuşulmayı sevdikleri için ortamı bu hale getirmişlerdir.
5 - Bu tespitlerimin aynısını başka takım taraftarları da yapabilir, haklı oldukları yerler hakemin nihai kararları değil, yorumlarındaki subjektif tutumlarıdır.