FENERBAHÇE 1-0 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA; OYUN


En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim sonra oyundan ve ona etki eden etkenlerden bahsedeceğim. Amaç saha içinde kalmak elbette ancak saha içindeki tüm karakterlerle birlikte yorumlamak gerek. Başlıyorum.

Öncelikle maça etki eden karakterlerden birisinin kim olduğunu hatırlatayım, ona özel bir yazı yazdım zaten; Cüneyt Çakır.

Ve sahaya döneyim hemen.

Öncelikle sahaya çıkan kadroya bakalım. Kazanmak için çıkmış bir kadro olduğu ortada. Her zaman sahaya çıkan orta üçlüdeki tek ofansif oyuncuya (Emre) ek olarak Diego da sahada. Bu ne demek? Orta sahayı gerekirse bırakırım ancak zaten büyük olasılıkla beraberlik için gelen rakibe karşı yaratıcı ayaklar lazım. Doğru mu? Bakalım hemen.

Emre'nin ve Topal'ın sanki bu maça özel defanstan top almamalarına ek olarak Galatasaray'ın sert olmayan ancak mevcut olan bir presi ekleyince, top çıkartmakta zorlandığımızı gördük. Alves de Egemen de zaten bu yetenekte oyuncular değiller. Bırakın topla çıkmayı uzun topları ve hatta ne yazık ki 50-60 metreden gelen topları kafayla istedikleri yere atma olasılıkları çok düşük. Hamza hocanın mantıklı hamlesine ek olarak her iki kanadımızı (ligin en ofansif iki beki Caner ve Gökhan) ikişer oyuncuyla kapatması (Olcan genelde tek kalsa da) istediğimizi çabuk yapmamızı engelliyor.

Çirkin olanı Galatasaraylı oyuncuların 11. dakikada taç atmaya gitmemeleri. Bunu Akhisar veya Balıkesir yapınca normal görebiliriz elbette. Ancak 11. dakika yahu. Ekle üstüne Muslera'nın ağır hareketlerini. Ben Dynamo Trabzonspor maçı gibi bir başlangıç bekliyordum açıkçası. Ancak olmadı. Bunu engelleyen elbette Galatasaray'ın dizilişi.

Ancak anlayamadığım şey özellikle Caner-Emenike ikilisinin soldan bindirmelerde yeterli olmamaları. Karşılarında hamle zamanlaması çok da başarılı olmayan Umut ve Sabri gibi iki oyuncunun üzerine gitmek şarttı, yapmadık/yapamadık. Bunu yapmak erken karta ve oradaki baskının sertliğinin azalmasını sağlardı. Tabi bunun adil bir hakemin yönettiği maçlarda geçerli olacağını da unutmayalım. Olcan'ı atamayan Çakır muhtemel kartları verir miydi? Bence hayır.

Emre ve Topal'ın çıkışlardaki pasifliği uzun toplar ve ribaundlarının başarısıyla doğru orantılı bir oyun bırakacaktı. Nitekim ikinci yarıdaki net gol pozisyonu (Sow vurur Muslera kurtarır) ve golümüz, orta sahayı çabuk ve uzun toplarla geçerek geldi. Bunu daha başarılı olarak yapmamız gerekirdi bence. Zira bu da ciddi bir taktiktir ki bu ve bunun gibi stoperlerin bulunduğu her takımın B planı olmalıdır.

İlk yarıda Muslera'nın kurtarışı sanırım bir tane, Kuyt'un, Gökhan'ın müthiş getirdiği top sonrası sert şutu. Ancak zaten o şutun gol olma olasılığı çok da fazla değil, en azından Muslera kalitesinde bir kaleciye karşı. Diğer tüm denemelerimiz ya aut ya da kaleye ulaşamadığım ataklar şekilde. Oysa Galatasaray'ın birisi organize (Burak'ın ipten seken topu ;)) diğeri de organize başlayıp kısmete pozisyona dönen (Selçuk'un plasesi) ve Volkan'ın müthiş bir supleksle çıkarttığı şutu. Evet her ikisi de gol olabilirdi. O zaman her şey aleyhimize dönebilirdi. Kırılma noktası olarak not alalım.

Galatasaray'ın bu pozisyonları gole çevirip yatacağı bir maç izlemek sanırım çok gergin olurdu. Ancak zaten yatmaya gelmiş oldukları için Cüneyt Çakır'ın toleransıyla çok ciddi bir şekilde zaman çaldılar. İlk yarıdaki genel sıkıntı forvet hattını istediği toplarla buluşturamamaktı. Yukarıda belirttiğim gibi uzun toplarda eksik kaldık. Ayrıca elbette Galatasaray'ın çok adamla yaptığı savunma etkendi. Tek tük tehlikeler dışında sürekli bir baskı kuramadık, izin verilmedi (rakip+hakem)

İkinci yarıya, ilk yarıda sakatlanan Hakan dışında aynı kadroyla çıktı her iki takım da. Hakan'ın sakatlığı (sakatlıktan nemalanmak hoş değil) bir avantaj olabilirdi. Buna ek olarak aynı oyun anlayışı Galatasaray'ın baskı yiyeceğini gösteriyordu. Nitekim yediler. Bunda orta saha oyuncularımızın çok büyük katkısı olmadı açıkça zira yine top istemek top almak gibi ana görevlerde eksik kaldılar. Fakat bu defa kanatlar biraz daha iyi çalıştı. Bunda Emenike Kuyt Sow üçlüsünün saha içi rotasyonunun ne kadar etkisi var veya etkisi var mı bilemiyorum zira beklerin bindirmelerinde önlerinde oynayan oyuncuların etkisi büyüktür. Ayrıca bakmak gerek.

Gidişata göre Webo hamlesi gelecekti. Sow mu Emenike mi sorusuna yanıt Emenike olarak geldi. Oynadığı süre boyunca tüm hücum organizasyonlarında yer alan Emenike'yi (hiç de kötü değildi) ıslıklamak, yuhalamak neyin kafası anlamış değilim. Emenike'nin çıkışı kalan dakikalarda iyice kapanacak olan Galatasaray ve çok adamla sıkıştıracakları yarı alanın etkisi var. Webo ve Sow çok daha bitirici bu pozisyonlarda. Webo'nun girişi golün de nedeni oldu. Enteresan olan Webo'ya uzun pası verenin diğer forvet Sow olması. Webo'dan topu alan da Topal oldu.

Bir nevi pozisyon değişikliği gibi. Ancak iyi oldu. Zira Mersin kupa maçında da söylediğim gibi (Sow'un golünde pası atan Webo'ydu. Pas Sow'a gelse Webo'ya at(A)mayacaktı) Topal'ın yerinde Sow olsaydı, bu kadar çabuk ve hatta hiç bir şekilde Kuyt'u görmezdi. Oyun karakteri bu. Bence yanlış.
Bir diğer konu da Kuyt'un o sert pası, defans müdahalesi gelmeden yumuşatabilmesi. Kuyt'un tekniğinin düşük olduğunu düşünenler var. Estetik ile teknik karıştırılıyor bence. Tekniği!! çok daha yüksek olduğu iddia edilen Sow'a o pası atınca neler oluyor hiç izlediniz mi?

Teknik ,topu vücudun gereken yeriyle gerektiği şekilde kontrol altına alıp gerektiği şekilde (yer, zaman ve şiddet) kullanmaktır. Estetikle karışıyor bence.

Evet golde Chedjou'nun da hatası var. Muslera'nın ona göre pozisyon aldığını unutur şekilde durdu. Beklenen uzak direğe değil de beklenmeyen yakın direğe giden top ligin seyrini değiştirdi.


Gol sonrası Selçuk hamlesi %100 doğru. Hatta gol gelmeseydi de yürüyecek hali kalmayan Emre'nin değiştirilmesi gerekiyordu. Zira Diego hamlesi nedeniyle Topal'la birlikte büyük yük altına girdiler. Söylemek istediğim Diego hamlesinin doğruluğu. Acaba 4-1-3-2 dizilişindeki üçlünün merkezi daha mı ideal olacak onun için? Tartışabiliriz.

Ve son anlarda Volkan'ın müthiş bir kurtarışı var. Kader ağlarını gol için örmüş derken (üç defans oyuncusu arasında topun Yasin'in önüne düşmesi) yanıldığımı anladığım ve aslında Volkan'ın değerini göstermek için ördüğünü fark etmek. Herkese nasip olmaz.

Sonuç parlak. İsmail hocayı başarılı buluyorum. Başarının taçlanması gerek. Bunun için de puan kaybına tahammül yok. Galatasaray ummadığı puanları kaybedecektir. Biz de ummadıklarımızı kaybettik ve tamamladık diyelim. Zira bundan sonra ummadık puan kaybı ciddi sıkıntı yaratır.