GENÇLER 2-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA


İkram. Şampiyonluk ikramı. Beşiktaş'a, Galatasaray'a. Gereksiz ikram hem de. Böyle bir haftada uyuyarak/uyutarak geçen koskoca bir devre ve 15-20 dakika sonrasında akıllanıp (ne kadar tartışılır) günü kurtarmaya çalışmak. Dünün özeti bu.


Volkan'la başlayayım zira son dönemde en çok beğendiğim oyuncu. Hep anlattığım üzere, 32-33 yaşından sonra gelişim kaydetmek kolay değildir. Volkan bunu yaptı. Ancak (ülke genel sorunu) havaya girme desem mi bilemedim ama ciddiyetten uzaklaşma sanki daha doğru, dünkü maçtaki son damlaydı, hatasıyla bardak taştı. Zaten ceza alanında elle tutmak yerine ayakla uzaklaştırmaya çalıştığı pozisyonda vermişti sanki sinyali, Caner'e çarpıp kornere gitti top. Son dakikadaki hatası da kalan dakikalardaki direncini/oynama isteğini sıfırladı takımın (çok mu vardı, o da ayrı tartışılır). Ve elbette Alves'in ciddiyetsiz tavrı. İki adım atıp ayakta kalarak Volkan'a vereceği pası yatarak kornere vuran Alves. Bu kadar ucuz olmamalı bu forma. Rakibin ikinci yarıdaki gol fırsatında da hatalı. Bekin kademesine girmek yerine ortaya koşmak, onun yapacağı işi diğer stoper yaparken o diğer stoperin kademesine girecek hamleyi yapmamak. Kötü insanlığı yanında kötü bir oyuncu.

Çıkan kadroda sorun yok bence. Sorun durumu kesin olmayan Egemen sadece. Nitekim ilk yarıyı tamamlayamadı. Ama bu da hoca ve oyuncular arasındaki bir şey, bilemeyiz durumu. Dedim ya dizilişte sıkıntı yok. Webo tercihini kenardan katkı olarak elinde tutmak istemesi yanlış değil hocanın. Ama Sow'un durumunu görmemek yanlış. İyi ve kötü performansları arasında Premier League ile PTT Birinci Lig kadar fark var. İnanılmaz. İnanamıyorum. Ancak bu kadar uzun süren bir durgunluğun kaynağını bulmak kadar, bu oyuncuyu kazanmak için yapılanları abartmamak önemli.


Maça dön. Kazanmaya çıkmış takım. Takımı taşıyan uzun zamandır orta saha ve defans. Kuyt misal, forvet özellikleri değil orta saha özellikleriyle katkı sağlıyor daha fazla. Forvetler kötü. Emenike kötü değil, aslında iyi bile denilebilir. Nitekim tüm gol pozisyonlarında o var. Tartışılan kabiliyetiyse ayrı konu. Başka yerde tartışalım. Niyetiyse yine ayrı. Asıl sorun Sow, Sow'un performans dalgalanması. Bu kadar iniş çıkış normal değil. Emenike de Kuyt da Webo da standartlarından büyük sapmalar göstermiyorlar.

Misal orta sahanın sağa yakın kısmında top Sow'a geliyor. Yapması gereken belli, pas vermesi gerek. Zira orta saha oyuncuları yakınlaşıyor. Sow'un 3. bölgeye geçmesi gerek. Pas vermiyor, pas vereceği ota saha oyuncusunun yanına kadar top sürüyor. Zaten kontratakta ancak 4 kişi yakalayabildiğimiz bir rakip var sahada, beşincinin, altıncının gelmesi için gereken zamanı sağlıyoruz Sow sayesinde. Emenike de keza benzer şeyler yapıyor. Pas verebileceği arkadaşı varken, aslında yeteneği dahilinde olmayan bir çalım sevdasına tutuluyor. Sıkıntı tabi bunlar. Dengeyi bozuyor. Çok bozuyor hem de.

Teker teker gitmek yerine genelden gidelim. Emre-Diego ikilisi bazı maçlarda şişiyor. Paralel evren gibi oynuyorlar zira, üst üste. Özellikle rakibin kastığı durumlarda yani dünkü gibi kalabalık savunmalarda. Dörtlü defansı çifter elemanla oynayan bir rakip var sahada. Beklerin karşısında çift bek, forvetlerin başında çifter stoper. Sıkışık oyun. Ve sürekli faul yapan bir Doğa var, hakemden torpilli. 70. dakikaya kadar sert, kritik, arkadan müdahale derken 5 faulü var, kartı yok. Devreyi kaybetmişiz zaten, sırıtanı çıkart. Dün sırıtan Emre'ydi, Diego değil. Yanlış değişiklik. Kazanmak zorundasın. Sprinter stoperin var, Topal sahada, beklerin kademe özellikli, çıkar Emre'yi al Alper'i. Bence doğru olan buydu ikinci devrenin başlangıcında.

Ve akabinde Sow-Webo değişikliği olmalıydı. Ufak bir kıpırdanma ile yine defans orta saha çalışmasında beraberlik geldi. Rakibin kalitesi bu kadar. Ancak cesaretlendirdik. Nitekim golde de büyük cesaret verdik. Sol kanadımızda iki oyuncumuzla sıkıştırılmış bir rakibin yapacağı iki şey vardı, birisi devam edip korner/taçla sonuçlanacak bir akın (faul de olur avut da) veya bindiren bir takım arkadaşına yan pas. Bindiren oyuncu (şut çeken Gençlerli oyuncuya pası aktaran) tek başına geldi. Kimse yoktu yanında. Emre gecikti. Tamam o şut 1000 kez vurulsa belki 2-3 kez oraya gider. Ama neden cesaretlendiriyorsun sen adamları? Neden şut fırsatını tanıyorsun? Emre nerede?

Bunun gibi bir kaç sortisi daha oldu rakibin. Madem böyle zor durumda kalacaksın Emre'ye ihtiyacın yok zaten sahada. 

Hocanın hatası bence buradaydı. Yoksa kimse o gün sahada ne performans göstereceğini bilemez oyuncunun, kendisi bile. Kadrolar performansla belirlenir, antrenman performansıyla belirlenir. Bunu bilemeyiz. Ama sahaya çıkınca belli olur durum. Devre bu tip aksaklıkları düzeltmek için ideal zaman olabilir. Ve bunu eleştirirken de ikinci yarıda 15 dakikalık süreci görüp sonra hareket etme kararına da saygı duymak gerekir. 

Galibiyeti (kötü oyuna rağmen son 25-30 dakikadaki kazanma isteği nedeniyle) beklerken yenilmek tabi ki tatsız. Hele hele bir hafta önce yendiğin rakibin evinde kaybetmiş ve kazanınca onun üstüne çıkacakken çok daha tatsız (öne geçeriz derken puan farkının açılması). Yapacak bir şey yok.

Bir iki beraberlik lüksün varken bu lüksü nispeten kolay bir deplasmanda kullanmak kötü. Eskişehir, Sivas ve Başakşehir deplasmanlarında kaybetmesi muhtemel puanları şimdiden yedik. Artık daha zor durum. Beşiktaş maçı çok ama çok önemli.

Kayıp halinde, 10 yıllık Kadıköy yenilmezliği gidecek, puan farkı 7 olacak (Galatasaray'la 5'e çıkabilir). Daha önemlisi zaten fokur fokur kaynayan tribünler takımı karşısına geçmiş olacak. İki tribünün kapalı olması iyi mi kötü mü bilemedim. Bildiğim tek şey başkanın adamlarının Fenerium üst tribüne konuşlanacağı ;)