DYNAMO - FENERBAHÇE, MAÇTAN ÖNCE KISA KISA

Maç önü yazıları çok olmaz biliyorsunuz bu bloga. Belli bir zamandır. Maçtan önce analiz yapmak için rakipleri de çok iyi izlemek gerekiyor ki şimdilik bu şansa sahip değilim. Gelişigüzel bir yazı olacağına olmasın daha iyi.


Dynamo'yu da çok iyi izlediğimden yazmıyorum bu yazıyı. Nitekim saha dışıyla ilgili yazacaklarım daha çok bizimle ilgili. Ama önce saha dışına geçeyim.

Tarihindeki şampiyonlukları hem Fenerbahçe'yle yarışarak kazanmış, şampiyonluğa oynadığında da hep Fenerbahçe'nin gerisinde kalıp kaybetmiş bir takım rakip. Kendilerini Fenerbahçe'ye rakip biliyorlar, Fenerbahçe'yi de düşman. Ancak şehrin durumunun bu hale gelmesinde 1986'da yaşanan Çernobil patlamasının büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Ciddiyim gülmeyin.

Dedim ya hem rakip ve hem düşmanız Dynamo için. Ama artık iki taraflı düşmanlık. 3 Temmuz vakasından sonra, bir kısmının aldatılmış olduğunu düşünmeme ben de kendilerinin bizim için beslediği duyguları beslediğimi ifade etmek isterim. Dynamo deplasmanında cama çıkıp bardak, tencere, tava atan teyzelere şaşırmıştım. Benim anam kimin kafasına atar bunları? Düşman? Evet düşman. Beni böyle görüyor o teyzeler. Artık şaşırmıyorum zira ben de ananım aynı şeyi yapmasını beklerim artık :) Abartılı ifadelerim vardır, ifade edeyim.

Pazartesi günü de farklı bir gün yaşanmayacak orada. Taraftarın olmaması iyi mi kötü mü bilemedim ama sahada futbolcuların özellikle 3 Temmuz zulmünü yaşamış olanların maça benim gözümden bakmalarını diliyorum.

Gelelim sahaya. İstatistikleri ararken Bilyoner.com'un geçtiğimiz 6 deplasman maçımızın oranlarını sitesine koyduğunu gördüm. Bu maç haricindeki son 6 maçta 3 defa iki takıma eşit şans tanımış İddaa. Diğer 3 maçta ise favori Fenerbahçe olmuş. Bahis işi bu sonuçta. Duygusal davranacak hali yok adamların. İstatistiklere göre belirliyorlar oranları. Peki ne diyor istastistikler?

Deplasmanda oynadığımız son 9 lig maçında 6 defa kazanmışız. 2 defa yenilmiş 1 de beraberlik almışız. Yenilgilerden bir tanesi ligin ilk haftalarındaki bir karşılaşma, skor 2-3. Yani daha ligde bir kopma falan olması mümkün değil. Nitekim o sezon Dynamo'yla çekişip, ligin ikinci yarısındaki 2-0'lık galibiyet sayesinde ikili averajla şampiyon olduk. Diğer yenilgi ise 2007/08 sezonunun son haftalarında. Şampiyonluk kaçmış, bizim bir iddiamız neredeyse kalmamış. Berabere tamamlanan tek maç ise, Süper Final saçmalığının olduğu sezonun normal bölümündeki maç. Kalan tüm maçları kazanan Fenerbahçe.

3 Temmuz'a da geleyim. Fenerbahçe'yi mahkum eden tapelerden kendilerinde de olmasına rağmen, bunların büyük kısmının bu oyunu kurgulayanlar tarafından yok edilmesi, bir kısmının mahkemede sorulmasına 'şaka yaptık' yanıtı verip tatmin edici bir açıklama yapan (Fenerbahçe'nin belgeli savunması nedense ciddiye alınmadı), bunun bir senaryo olduğunun ortaya çıktığı şu günlerde yine sağa sola saldıran bir Dynamo. Gerçekler ortaya çıkıyor, çıkacak. Ancak Dynamo camiasının bir yalana inandığından bu yana oynanan maçlarda bir galibiyet alamaması, geçen sezonki Türkiye Kupası finali (1-0 yenerek biz kazandık) başarısından başka hiçbir şey yapmamış olmalarına dikkat etmek gerek. Arada devlet bakanı oğlunun aldığı 6.500 kombine, kulübe giren paraların kaynağının açıklanamaması gibi pis kokular dışında, şampiyonluğu kıl payı kaçıran kadroyu da elde tutamamak (hem de piyango gibi kasaya giren haksız Şampiyonlar Ligi geliri olmasına rağmen) Dynamo'nun dertleri. Ama onlar tek derdi kaybettikleri kupa. Evet belki hak ettiler ama ikili averaj bizim lehimizeydi, aynı puana şampiyonluk da kupa da bizim oldu. Yerinde duruyor hala.

Pazartesi günü bir de sahanın içi var, unutmayayım. Baroni cezalı, Alves'in sakatlığı sürüyor, Webo'nun kadroya alınacağı söyleniyor ama oynayıp oynamayacağı net değil. Bugün (Cumartesi) Egemen'in sakatlandığı haberi çıktı, doğruluğunu bilemiyorum. Bunların dışında eksik yok. Benim beklentim, beklentim değil de isteğim, saha neresi olursa olsun oyununu rakibe kabul ettiren, oyunu sürekli 2 ve 3. bölgelerde oynamaya çalışan, mücadelesi yüksek bir takım oyunu. 1. dakikadan 90. dakikaya kadar baskılı, kontrollü, bol şutlu bir oyun. Kadro beklentim şu;

Volkan
Gökhan - Bekir - Egemen (Kadlec) - Caner
Raul - Topal - Emre
Kuyt - Emenike - Alper

Kontrollü, şut özelliği olan bir orta saha, rakibin defanstan çıkışını zorlaştıracak (hem mevcudiyet hem de baskı olarak) bir ileri üçlü, bu üçlüde topla hızlı ve hareketli, adam eksilten, faul yapılmasına neden olabilecek oyuncular galibiyetin ve hatta gönlümün bir köşesindeki farkın formülü olabilir. Defansta Egemen'in olmaması halinde Kadlec'le yaşanabilecek sıkıntılar olabilir, Emre'nin üzerine oynayaFenerbahçe 0-0 Dynamocak tribün ve Zokora isimli insan müsveddesi bu oyuncumuzu moral ve oyun olarak bozabilir, Caner'in agresif oyun yapısı özellikle hakemin tavırları nedeniyle zarar verebilir.

Karşısında sezonun son maçına çıkacak olan bir takım var Fenerbahçe'nin. 3 Temmuz'dan bu yana her maçımızı ölüm kalım savaşı haline getiren, bunun için çabalayan ama bir kez bile kazanamamış bir rakip. Rakip derken lafın gelişi, Fenerbahçe'nin rakibi belli.

06.10.2013 / Fenerbahçe 0-0 Dynamo
22.05.203 / / Fenerbahçe 1-0 Dynamo (Türkiye Kupası Finali)
17.02.2013 / Dynamo 0-3 Fenerbahçe
24.09.2012 / Fenerbahçe 0-0 Dynamo
06.05.2012 / Dynamo 1-3 Fenerbahçe
15.04.2012 / Fenerbahçe 2-0 Dynamo
01.04.2012 / Dynamo 1-1 Fenerbahçe
18.12.2011 / Fenerbahçe 1-0 Dynamo