ESKİŞEHİR 2-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA

Kazandıktan sonra yazmak daha güzel elbette. Hele hele kaybettikten sonra hala 10 olan, belki yarın 7 veya 9'a düşecek olan puan farkına rağmen şampiyonluk gitmiş gibi kendisini paralayanları görünce daha feci oluyor. Karamsarlık da umutsuzluk da bulaşıcı, hemen kurtulmak ve kesin olarak bulaştırmamak şart.

Neden yenildik? Çok basit, ligin en zor deplasmanlarından birinde oynadık ilk olarak. Kolay lokma değil. İyi oynamadık, evet. Ancak konu biraz hala/amca olacak ama Kuyt'un boş kaleye vuracağı topu ıskalayıp eline çarpmasına neden olması, Sow'un 2 şutunun direklere takılması yenilmemizin nedenlerinden.

Kadro şu;
Volkan
Gökhan . Alves . Egemen . Caner
Topal
Raul . Holmen
Kuyt . Webo . Sow

Ortada başladı maç. Golü yiyene kadar da ortada gidip geliyordu. Holmen çok koşmasına rağmen yaratıcı oyuncu olmadığı için katkı sağlayamadı hücum bölgesinde. Baroni'yi aramak mümkünmüş yani ;) Kuyt gole kadar etkili değildi ancak gol ve sonrasında hemen hemen tüm kritik anlarda kameranın önündeydi. Gökhan ve Caner çok fazla çıkamadılar. Alves'e ayrı paragraf açmak gerekebilir. Topal her zamanki kadar etkili değildi. Raul vasatı aştı, Sow vasata takıldı. Webo ise üzdü.

İlk gol bomba. Adam 40-50 metre pas atıyor, stoperin arkasında rakip varken (ofsayt yok), acemi bir hareketle topu ıskalabiliyor. Çok ciddi bir ciddiye almama durumu var Alves'in. Küçümser gibi oynuyor. İkinci golde de aynı sorun, bek ilerideyken yakalanmışsın, kademeye ağır çekimde girmenin, girmiş gibi yapmanın anlamı yok. Rakiple mesafesi 2-3 metre olan bir stoperin ne şansı olabilir ki topun kendisine çarpması dışında? Nitekim kalecinin görüş açısını da kapattı. Umarım böyle devam etmez.

Attığımız gol bir şans golü, tamam. Ama düşünce gücüyle değil en azından ;) Ve hemen sonrasında, devrenin uzatma dakikalarında vurduğu kafayla yürekleri ağızlarına getirdi bazılarının. Unutmadan söyleyeyim, bizim karamsarlığımız kadar rakipler de karamsar maçlarımızı izlerken, bugün her şeye rağmen düdük çalana dek ciddi stres yaşadıklarını düşünüyorum. Nasılsa atarlar ruh haline büründüler zira.

Maçın kırılma anı Kuyt'un boş kaleye atacağı topu ıskalayıp eline çarpan topla pozisyonu heba etmesiydi. Öne geçecektik. Elbette galibiyetin garantisi olamazdı ancak oyunu büyük olasılıkla başka bir şekle çevirecekti. Bu arada o pozisyonda gösterilen sarı kart kadar anlamsız bir kart yok. 

Dönelim yine maça. Webo'nun sakatlanıp çıkması kötü oldu. Forvet lüksümüz bir süreliğine rafa kalkacak gibi. Önemli değil. Daha bir hafta önce iki stoperin golleriyle kazandığımızı unutmamak gerek. 

Önümüzdeki hafta önemli bir Sivasspor deplasman maçımız var. Yenilme olasılığımız da var, unutmayalım Sivasspor üst sıralara oynuyor. Kazandığımızda şampiyon olmuş gibi davrananlar, kaybettiğimizde de şampiyonluk gitti gibi davranıyorlar. Bir sakin olalım lütfen.