SİVASSPOR 2-0 FENERBAHÇE, MAÇ MI? UZUUUUN UZUN


Önce şunu sorayım. Ligin ikinci yarısındaki maçların hangisinde puan kaybedersiniz diye sorsanız, Sivasspor deplasmanından galibiyet bekleyen kaç Fenerbahçeli vardı?


Dağıtmadan konuyu, kırmızı kart kararına kadar sahada yaşananlara bakalım. Topla oynama 74-26 bizim lehimize. Oyunun yeri Sivasspor'un 1. ve 2. bölgesi. Atak sayısı, şut sayısı çok ağırlıklı Fenerbahçe lehine. Hatta Ligtv spikerleri Sivasspor'un bu halinden şikayetçi, nedenine hiç değinmeden.

Hemen araya gireyim, evet Raul kırmızıyı görmeliydi. Ancak zaman doğrusundaki sıranın hastasıyım. Birazdan anlatacaklarım olmasaydı Raul o anda belki de kenardaydı, Baroni yerine oyuna girmişken. Anlatabildim mi?

Gelelim meşhur penaltı anına. Yorum şu; kendi vücudundan sekip ele gelen toplarda devam kararı çıkıyor. Ancak gol çizgisi üzerinde böyle bir pozisyon 'daha' yaşanmadı. Topun ele doğrudan gelmesinde ise, kasıtlı elle oynamanın dışında elin/kolun doğal konumuna bakılıyor. Ve bunlara ek olarak, hakem ve yardımcılarına adına çizgi hakemi denilen ek yardımcıların varlığını hafıza rafından indirelim.

Hepsini geçtim, birbirinden farkı olmadığı için maçlarımıza hangi hakemin atandığıyla ilgilenmeyen ben, Sivasspor ceza alanı içindeki elle oynamanın penaltı kararıyla sonuçlanmaması sırasında hakemin Yunus Yıldırım olduğunu fark ettim.

Maçın ilk kırılma noktası bu. Ve akabinde gözden kaçan bir sahne, sanırım Sow, Gökhan, Emre ve Kuyt oyunu bırakmış itirazlarını sürdürürken, hem verilmeyen penaltının siniri hem de kontra yememe isteğiyle 40-50 metrelik bir deparla gelip oyunu durduran Caner. Sarı kart ve Kasımpaşa maçında cezalı.

İlk kırılma noktasını atlatmak zor değil. Hatta takımın oyunda kalmasına yardımcı bile olabilir.

Ancak ikinci kırılma noktası sarsıcı. Zira sayısal eksiklik var ucunda. Egemen'in rakibe müdahalesi yok. Verilen kararlar delirtici, hem faul hem de sarı kart.

Egemen'in şiddetli itirazı, 'ben ne yaptım?' demesi. Ağzından anlaşılıyor. Ancak hakeme fiziki bir teması var, göğsüyle. Hakemin eli cebine gidiyor ancak kart çıkmıyor. Egemen takım arkadaşlarınca geriye çekiliyor. O anda görüntüden kayboluyor ve görüntüdeki hakem 'doğrudan' kırmızı kartı patlatıyor. Küfür? Burası vicdana kalmış. Egemen etmedim diyor, hakem ettiğini düşünüyor. Kazanan hakem.

İkinci kırılma noktasında Sivasspor deplasmanında sahada 10 kişi kalıyorsunuz. Altından kalkmak mümkün mü? Evet ama zor.

Kadlec merkeze, Caner beke. Oyunun değiştirmeden pozisyon değişikliğiyle 'şimdilik' denge sağlanıyor. Nitekim kalan dakikalarda oyun Sivas'ın hakimiyetinde geçmiyor. Ama bir kırılma anı daha geliyor. Orta sahada Emre'ye yapılan bir faul, Emre'nin faule rağmen topu müsait durumdaki Caner'e aktarması. Buradaki karar faulün şiddeti ve oyunun gidişine göre verilmeli. Faul kartlık dahi olsa oyunun gidişi önemli. Ve Yunus Yıldırım 'kötü niyetli' bir karar veriyor. Neden kötü niyet? Sivas'ın golünde anlatacağım.

10 kişi oynayan takım yapılan faule rağmen tehlikeli atak yapıyorsa avantaj kuralını uygula. Uygulamamak oyunun ruhuna aykırı.

Ve ilk yarıda aklımda kalan önemli pozisyon. Uzun bir top, yerde sekip Sivas ceza alanına iniyor. Altı pas değil. Sow ve kaleci yükseliyor. Gayet temiz mücadele sonrasında, top elindeyken ve hakem oyunu durdurmamışken kaleci Sow'un üzerine yürüyüp, Senegalliyi Egemen'in hakeme müdahalesi gibi göğsüyle itiyor. Oyun daha durmamış. Hakem araya giriyor, itişmeler. Ve oyun Sivas'ın serbest vuruşuyla başlıyor. Neden? Oyun ne zaman ne neden duruyor? Karar ne?

İkinci yarıda doğal olarak daha temkinliyiz sahada. 57'de Gökhan ve Kuyt'ın müthiş baskısı rakip defansı dağıtıyor. Sow'un şutu kaleciden dönüyor, Gökhan tamamlamak isterken yerde kalıyor, sakatlanıyor. İlk yarıda Emre'ye yapılan faulde avantajımızı kesen hakem bu defa dezavantajlı durumdayken durdurmuyor oyunu, o top defansımızın eksik yakalandığı bir anda ne yazık ki bir kontrpiyeyle gol oluyor. Pozisyonun gelişiminde Yunus Yıldırım'ın iki üç kez dönüp Gökhan'ın kalkıp kalkmadığını kontrol ettiğini görüyoruz. Yani farkında olayın. İşte Yunus Yıldırım bu nedenle kötü niyetli. Yerden kalkamamış bir oyuncuya rağmen oyunu devam ettirdiği için kötü niyetli.

Artık gol atmamız lazım puan için. Ancak hesapta olmayan 2 sakatlık kırılma noktalarına bir yenisini ekliyor. Emre ve Sow dışarıda. Alper'in bindirmeleri fayda etmiyor. Bir gol daha geliyor rakipten, kaybediyoruz.

Acı olan sözde şike davasında Dynamo'dan gelen teşviği kabul etmeyen bir başkanları olmasına, şahitlerin ifadelerinin aksine bir kararla Fenerbahçe'yle birlikte cezalandırılmış olmalarına rağmen, 'şike yapsana' diye tempo tutan Sivassporluların varlığı. Elbette bağıranların, en azından bu tezahüratı başlatanların kim oldukları bellidir, neyse.

Döndük başa. Fark 4 puan. Lider hala Fenerbahçe. Moralimizin bozulması normal. İkinci yarının ilk haftasında 8'den 10'a çıkan fark morali nasıl arttırdıysa bu da bozacak. Dedim ya normal.

Ancak iki yenilgimizde de kırılma noktalarının tamamının aleyhimizde geliştiğini unutmamalı. Eskişehirspor maçında doğal aksilikler var, direkten dönen toplar, boş kaleye golü yapacakken elle oynama gibi. Sükuneti kaybetmeden, takıma güvenerek, desteğimizi sürdürmeliyiz. Şampiyonluğu kazanan takımımız olacak ve bizim desteğimizle kazanacak.