Fenerbahçe 0-0 Galatasaray

‘Nereden çıktı bu maç’ dediklerini duyar gibiyim. Haksız da değiller, rakibin formda olduğu bir dönemde hem de ciddi sayıda eksik oyuncumuz mevcutsa ben de tercih etmezdim bu eşleşmeyi, en azından maçın tarihini. Hafta boyunca rakibin eksikleri nedeniyle mazlum oluyor yine rakip. Sahaya yabancı oyuncularını çıkaramayınca, ‘11 Metin’ sloganıyla çıkıyorlar maça. 11 Türk oyuncudan kurulu kadroları ile ayak basıyorlar Kadıköy topraklarına. Bizde ise durum farklıdır bu maça özel, her Galatasaray maçı öncesindeki tatlı heyecan yerini biraz havaya girmiş, burnu büyümüş bir şımarık çocuk tavırlarına bırakmıştır. ‘Üç farktan aşağı atarsak, saymayacağız’dır durumumuz. Migros tribünde, Türkiye’de en iyi tribün görsel gösterisi yine can alır kale arkasında. CK, çubuklu formaya sevdamızı anlatır, dalga dalga. Sonra hafta arasında yaşama veda eden sevgili Celal Aras için saygı duruşu başlar. Ancak saygı duruşunu, saygıyı bilenler yapabilir sadece. Bir avuç olanlar da, seslerini duyurabilecekleri iki andan (saygı duruşu ve Fenerbahçe taraftarı yokken) ilkinde, avaz avaz bağırırlar. Sonra tribünlerin, tıklım tıklım dolu tribünlerin, geriye sayımla birlikte gök gürültüsünü geride bırakacak bir sesle başlar karşılaşma.

Saldır Fenerbahçe
Maçın başlamasıyla birlikte mücadelenin orta sahada geçeceği anlaşılır. Galatasaray, son maçtaki yenilgiden dersini çıkarmış ve doğru bir alan savunmasıyla sağlam oynamaktadır. Bizimkiler ise belki de kesin favori gösterilmenin verdiği güven duygusuyla olağandan daha sakin ve yavaş oynamaktadır. Rakibin, hangi şartlarda olursa olsun Galatasaray olduğunu hatırlamak şarttır. 7’de Alex Deivid paslaşması sonrasında topla buluşan Uğur’un şutu avutu boylar. 8’de Arda’nın pasında, top ayağına çarpınca istemeden attığı çalımla Lugano’nun yanından sıyrılan Karan’ı Volkan önler. 10’da Carlos’un serbest vuruşu üstten avuta çıkar. 11’de Selçuk’un ceza alanı içindeki sert şutunu Servet yatarak engeller. 22’de Serkan’ın sert şutunu Volkan kornere çeler. 24’te Deivid orta sahadan diklemesine girer rakip sahaya, ara pasında Alex’i kaleciyle karşı karşıya bırakacaktır ancak Orkun erken davranır ve tehlikeyi önler.

Cinayet Gibi
36’da Servet, orta sahada Semih’i, arkada yaptığı sert faulle yere serer. Aydınus avantaja bırakır oyunu, atağın devamında Carlos’un ortası Orkun’da kalır. Aydınus oyun durduğunda Servet’e sarı kartın gösterir. Servet sahada kalır, mağdur Semih ise sedye ile terk eder stadyumu. Ümit Karan ise maçın ilk dakikasından itibaren Aydınus’a devamlı itiraz etmektedir. Hatta bu itiraz Servet’in Semih’i sakatladıktan sonra aldığı sarı kartta bile devam eder.

Ve İkinci Devre
İkinci yarıya Alex’in atağıyla başlar Fenerbahçe. Ancak 49’da golü kaçıran rakip olur. Arda’nın pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Hakan Şükür’ün şutunu Volkan kurtarır. 53’te Alex, korner vuruşunu yine paslaşarak kullanır, pozisyon Orkun’da sona erer. Her zamanki duran top silahımızı neden farklı şekillerde kullandığımızı anlayamayız. 56’da Ümit Karan, ceza alanı dışından plase bir vuruşla dener şansını, Volkan nefis kurtarır.

Hakemle İlişkiler
66’da bir Galatasaray atağında Servet kornerden gelen topa, Lugano’ya faul yaparak vurur. Top avuta gider, Aydınus faulü vermez. Lugano itiraz edince sarı kartı görür. Arda ve Ümit Karan’dan öğrenecekleri vardır zira onlar itiraz da eder, hakeme de sarılırlar ancak kart görmezler. 70’de Alex’in ceza alanı dışından sert şutu kaleci Orkun’da kalır. 64’te Arda, sağ kanadımızdan kopar gelir, Volkan’la karşı karşıya kaldığı anda sert vurur, top kaleyi bulmaz.

Acaba?
Son dakikalara girdiğimizde Fenerbahçe gibi oynamaya başlarız nihayet. Taraftarın da baskısıyla birlikte rakibi sahasında hapsederiz, kısa bir süre de olsa. 78’de Alex ceza alanında buluşur topla, Emre’yi geçemez. 80’de eskisi gibi kullandığımız kornere Selçuk vurur kafayı, Orkun’da kalır top. Tam baskıyı kurduk derken, Lugano ikinci sarıyı ve kırmızıyı görür. Kalan dakikalarda gol bulamayız ama yemeyiz de. İki ayaklı maçın ilkinde avantajı kullanamayız ama kaybetmeyiz de. 0-0 skoru ikinci maçta da avantajın bizden yana olduğunu anlatır, galibiyet ve gollü tüm beraberliklerde turu Fenerbahçe geçecektir.

Kutlamalar
Maç sonunda takım sahayı alkışlarla terk ederken rakip de uzun zamandır ilk kez yenilmediği için sevinç içindeki seyircisine koşar. İki sevgili mutludurlar. Onlara kalsa sevindikleri başka şeydir, örneğin 11 Türk’le oynayıp yenilmemektir. Üç gün sonra oynanacak milli maçta 11 Türk’ten 4 tanesi milli formayı giyerken, Brezilya karması dedikleri Fenerbahçe’den de 4 (Servet Semih’i sakatlamasaydı 5) oyuncu vardır. Bu ne yaman çelişkidir? Hepsini bir kenara bırakın, bu kadar yabancıya sahip olup oynatamamak sorgulanmamalı mıdır?

Not: Kadıköy’ü inim inim inleten Galatasaray seyircisini tebrik ediyoruz. Varsın o sırada stadyumda sadece kendileri olsun, sonuçta risultato importante değil mi?