FENERBAHÇE 1-0 SİVASSPOR, LİDER



Şunu fark ettim, takım takımın kötü gittiği zamanlarda teknik konuları daha fazla yazıyormuşum. Hatta biraz da teknik direktörle ilgiliymiş bu durum. Gerçek bir teknik direktörle karşılaşınca eski halime döndüm. Tekrar teşekkürler Jesus. 

Jesus'un ülkeye bir katkısı da medya açısından oldu. Evet, O'nun gelişiyle birlikte, Türkiye iyi teknik direktör nasıl oluyormuş anladı/hatırladı. Ama daha çok, son iyi teknik direktörün gidişinden bugüne kadar, medyada ne kadar çok çapsız olduğunu ve bunların milleti ne kadar sömürdüğünü, medyada ne kadar ekmek yediğini fark etti.

Zor maç olacağı belliydi. Nitekim maça bir tetikçinin atanmasın da anlamak gerekiyormuş bunu. Ligi Avrupa kupalarına gidebilecek sıralamada bitirmek için oynayan ve bunu başaran, ancak başardıktan sonra hedefinden (haftada iki maç yoruyor demeçleri) şikayet eden Rıza Çalımbay ve sert takım Sivasspor, Fenerbahçe'yi top oynayarak değil de maçı oynatmayarak bir şeyler yapmak için çıkmış sahaya. Daha ikinci dakikadan itibaren başlayan bir zaman geçirme çabası, oyunun akıcılığını engelleyecek fauller ve oyunu geç başlatma denemeleri, buna çok güzel zemin hazırlayan bir hakem grubu. Nitekim oyun sonundaki rakamlar aslında Sivasspor'un elbette hakemin izin vermesi sonucunda bunu neredeyse başardığını gösteriyor. 5 dakika uzatma oynanan 50 dakikalık ilk yarıda, top 24 dakika kalabilmiş oyunda. İkinci yarıda da 53'te 23 civarı. Yarı yarıya. Sonra sorular geliyor Fenerbahçe eski oyunlarındaki gibi oynamadı diye. İzin verildi de mi oynamadı? 

Altay
Ferdi - Serdar Aziz- Szalai - Alioski
Arao
İrfan Can - Crespo - Emre
Valencia - Batshuayi

gibi bir 4-4-2 ile başlıyoruz oyuna. İrfan'ın her gün gelişen futbolu ve aslında artan isteği ile imza attığı bir oyun. Ama en büyük övgü Ferdi'ye elbette. Ferdi deyince de Osayi'ye bir sitem gerekiyor. Aynı yerlerden başlayıp benzer görevler atanan iki oyuncunun vardıkları noktalar arasında büyük mesafe var. Bu ikiliye çok kritik bir hata yapmasına rağmen Altay'ı, Serdar Aziz'i, Valencia'yı, elbette Crespo'yu ve Arao'yu da eklemek gerekiyor. Diğerleri işlerini yapmadı gibi anlaşılmasın, artık standardımız yüksek, hep iyiler.

Maçı anlatayım istiyorum ama Hüseyin Göcek ona da izin vermiyor. Önce oyun oynanmasına izin vermedi çünkü. Daha ilk dakikalardan itibaren rakip kalecinin bariz bir şekilde zaman geçirme çabaları var. Fauller, ofsaytlar hep acayip. Olmayan faulleri veriyor, hem lehimize hem aleyhimize. Bir bakıyorsun faul yapılan oyuncu kart görüyor, bir bakıyorsun faul yokken kart çıkıyor. Michy'nin atılması skandal, ilk faulünde sarı kart yok, ikinci sarı kartında faul bile yok. Koskoca bir devreyi 10 kişi oynamaya mahkum ediyor resmen. Her şeye rağmen, özellikle Galatasaray lobisi tarafından tartışmaya açılan iki penaltı pozisyonunda da kararları doğru. Serdar Aziz'in pozisyonunu muhtemelen görmüyor ama zaten devreye giren VAR da temiz olduğu kararına varıyor. Aliovski'nin pozisyonu da faul dışarıda yapılmış gibi görülmeyecek kadar net. Hüseyin Göcek bunu dışarı taşısa VAR içeri alırdı tekrar. Oyna devam. Yardımcı hakemler de ayrı beterdi. Yanlış kaldırılan bayraklar, atlanan ofsaytlar, abartılı hem de yanlış uyarmalar (Michy'nin ikinci sarısı, Ferdi'ye yapılan faule rağmen taç için kalkan), serbest vuruş kullanan İrfan Can'ı engellemeler. Rezalet bir hakemlik. 

İlk yarının değil ama ilk bölümün diyeyim, bitimine tek maç kaldı. Kadıköy'de Giresun'a karşı. Kazanıp lider ve puan farkıyla girelim tatile. Gol ortalamasını da yükselterek elbette ;)

Altay 
Ferdi
Serdar Aziz
Szalai
Alioski xx > Osayi xx
Arao xxx
Crespo xxx > Rossi xxx
İrfan Can xxx > İsmail xxx
Emre xx > Zajc xxx
Valencia xxxx > Pedro xx
Batshuayi xx