ÇORBA




Bir sportif direktör var. Elinde de bir takım. Önceki sezon çok eleştirilmekle beraber, hem de performanstan daha çok bir hakem düzeni nedeniyle şampiyonluğu kaçırmış bir takım.


Transferle ilgili sınırlamalar engellemeler var. Bir de çok eleştirilen bir teknik direktör, haklı veya haksız, kaçan şampiyonlukla birlikte günah keçisi olmuş bir teknik direktör.

Teknik direktörü değiştirmek hata değil. Hatta o günün şartlarıyla doğru karar. Büyük destekle gelip büyük tepki alan bir teknik direktörün ardında durmak zor, riskli, karşı konulamaz bir baskıya neden olabilir.

Sonrasında elde bir takım var. İyi kötü, eksikleri olsa da bir takım. Rüştünü ispatlamış bir takım. Beğenilse de beğenilmese de bir oyun planı olan, eksikleri tamamlanırsa en kötü bir sezon önceki performansını ortaya koyması muhtemel bir takım.

Takımın omurgasını da dağıtıyorsun. Hem de yerine gelenlerin toparlayıp toparlayamayacağı belli olmayacak şekilde. Gönderdiği sadece bir adet oyuncu değil. Çok önemli 3 oyuncu. Yerine gelenlerin toparlayıp toparlayamayacağı zaten soru işaretiyken bu kadronun başına da birisini koyuyorsun. Al bunlardan takım yap diyorsun. Haaaa, ek olarak bir de nedense eski teknik direktörün yardımcılarıyla çalışmaya devam ediyorsun.

Bunların hepsi olurken de mali durum çok kötü diyorsun, taraftar arkanda. Şampiyonluk değil ama gurur duyulacak takım diyorsun, taraftar arkanda. Bu sezon değil ama gelecek sezonlar için yapıyoruz bunları, geleceğin Fenerbahçe’si diyorsun, taraftar arkanda.

O kadar büyük destek var ki, geçen sezon takım ıslıklanır, yuhalanırken “ne olacak yani millet protesto hakkını kullanıyor” diyenler bu sezon “takıma destek olmalıyız, tribünde protesto olmaz” diyor. Doğru yolu bulmuşlar gibi. Geçen sezon oyuncuya kızıp faturayı onu getirene kesenler, bu sezon oyuncuları getirenlere değil oyuncunun kendisine kesiyor.

Peki, sportif direktör sistemi doğru mu? Geleceğin takımını oluşturacağız diye bir hocayı getirip, bütün transferleri kendi yapan bir sportif direktör, bu yemeğin altının yanmasıyla sorumlu olmuyor, fırın kötü diyor. E fırını kim getirdi? Tarihinin en kötü performansını gösterip, küme düşme hattının hemen üstünde yer alan takımın hocasını gönderilmişken, geleceğin takımı diye bir araya getirilen oyuncuların başında geleceğin teknik direktörü yok. Bunun sorumlusu olan sportif direktör ne yapıyor?

Mali durum hepsinden önemli elbette. Bu iş para işi. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Ama sen bir sürü oyuncu transferini yapabilmişsin işte. Neden yürümüyor gemi? Demek doğru seçim de olmamış. Oyuncunun tek başına kaliteli olması, bir sürü kaliteli oyuncunun bir araya toplanması bile takım olmak için yeterli değilken, bir de bunların başına ülkeden habersiz birisini getirince bu işleri yapan sorumlu olmaz mı? Sorumlu olarak teknik direktöre kesiyorsun faturayı, zaten kelle isteyen bir tribün de mevcut. Hoş onlar kelle isterken "Ne derseniz haklısınız" diyen bir de başkan var. Peki, bunun hesabını kim verecek? Yoksa yönetim bu iş pozisyonunu kendisine bir yastık olarak mı kurdu?

Araya kısaca eklemem gerek. Bu 3 hoca olayının yarım bırakılması kadar kötü bir şey yok. Hiçbir ama hiçbir ismin Fenerbahçe'den önemli olmadığını biliyoruz, değil mi? O vakit bu üçlüyü bir daha bu mesleği yapamayacak şekilde dava etmek yönetimin görevi. Bunu yerine getirmeme nedeni nedir? Birisini mi korumak? Fenerbahçe'den önemli bir kişi mi var acaba? O zaman Aykut Kocaman'a da dokunsa bu işin sonunu getirmek zorundasın. Bakınız Konyaspor'daki ilk maçı sonrasında Aykut hoca kolluyor üçlüyü. Haklı mı? O zaman içerideki sorunları bu üçlüye (ve kadro dışı bırakılanlara) yükleyen bir güç var. Haksız mı? O zaman bitir işi, ortayı yapmış zaten hoca, demiş ki kefilim. Kefil olduğu kişilerin ciğerlerinin filmini koy kamuoyu önüne. Yarım bırakma.

Kimse Fenerbahçe'den daha fazla önemli değil. Ali Koç'un etrafındakilere ne kadar çok (önlerine yatacak kadar) güvendiğini biliyoruz lakin o kişileri seçmekteki isabeti soru işaretidir benim için.

Döndüm sportif direktör konusuna geriye, bir soru da mali tabloyla ilgili, en büyük gelir Şampiyonlar Ligi’nden gelebilir, değil mi? Ön elemeyi geçecek takımı neden bozdun/kuramadın? Olur, bu sezonu zaten hesaba katmamıştık da seneye nasıl olacak da gidecek bu takım Şampiyonlar Ligi’ne veya ön elemesine? 10 yıldır lig ikincisini ön elemeden gruplara sokamayan Türk futbolunun nesine güveniyorsun zaten ikincilik hedefin dahi olsa? Zaten bırak ilk iki sırayı Avrupa Kupalarına gidebilecek misin? İlk on sırada yer alacağına inanacağın bir kadron mu var?

Bu ülkede sportif direktörlük müessesesi işe yaramıyor. Biz iki kez denedik, olmadı. İlkinde hoca önce gelmişti, üstüne gelen sportif direktörle bir çekişme yaşandı. Sportif direktör bir sezon sonra teknik direktörlük pozisyonuna getirildi yönetim tarafından. Evet, Aykut hoca, kabul etmemeliydi, hatalıdır. Diğer yandan da o kadar sevmeme rağmen Daum’un ikinci defa son haftada şampiyonluğu kaçırması sonrasında gönderilmemesi hata olurdu. Yine evet, gönderilme şekli de, yerine sportif direktörün gelmesi de, sportif direktörün bu görevi kabul edişi de çirkindi.

Yakın dönemdeki bir ikinci sportif direktör maceramız da nefis transferlerin yapılması ancak yeterli olmadığına kanaat getirilen bir teknik direktöre teslim edilmesi, nefis transferlerden birisinin müzmin sakatlığının faturasının sportif direktöre (sözde) kesilmesi şeklinde yaşandı. Terraneo gönderildi, Aziz Yıldırım tarafından Terraneo’nun RvP’nin sakatlığını haberdar olduğu söylendi, buna rağmen Terraneo’dan hesap sorulmadığı gibi bir de üstüne tazminatı çatır çatır ödendi.

Detayları unutun şimdi, özellikle isimleri unutun. Çünkü isimler değil sistem önemli olmalı öncelikle. Lakin her durumda sistem ülkeye uygun değil. Fazladan bir koltuk. Hesap sorulana kadar iki sezon kaybedilebilir, bu sezonun gidişatı da bu yönde. Geleceğin Fenerbahçe’si derken, geleceği kara bir Fenerbahçe durumu var ortada.

Ali Koç yönetiminin oluşturmak istediği sisteme, uzak/geniş görüşlülüğüne elbette saygı duyuyorum. Nitekim oyumu verirken de biliyordum bu sistemi getireceğini. Ancak bazı isimleri istememem gibi sistemi de istememem Ali Koç’un gelişine etki etmemeliydi. Ali Koç’un bu sistemden acilen vazgeçmesini, teknik direktör seçimini de kendi kadrosunun kurabilecek onlarcası arasından yapmasını diliyorum.