BEDANKT KUYT




22 Aralık 2012 imiş o gün. Kuyt için üzüldüğüm belki de tek gün, Fenerbahçe'deki kariyerinde. Fenerbahçe Karabükspor'a 1-3 yenilir evinde. Bir hafta önce de deplasmana Galatasaray'a yenildiği için taraftar kızar. Kuyt maç sonunda, daha önce vatandaşı PvH'nin yaptığı gibi tüm tribünleri dolaşarak alkışlar. Bunu her maçtan sonra yapmaktadır aslında. Ancak yenilgiyle yönetimi ve Aykut Kocaman'ı istifaya davet den kızgın taraftara Kuyt'u da ıslıklar, yuhalar. O koca adam ise boynunu eğer, özür dileyerek tribünleri selamlamaya devam eder. Çok üzüldüğüm anlardan birisidir bu. Kuyt için de ilk ve sondur belki de. İçimde ukde kalmıştır.

Kuyt ertesi sezon Ersun Yanal yönetimindeki Fenerbahçe'yle, kariyerinin ilk lig şampiyonluğunu yaşar, sonraki sezonlarda da ayrılıp Feyenoord'a geri döner. Orada, Rotterdam'da, Feyenoord'un 18 yıl sonra (1999) kazandığı 15. şampiyonluğunda büyük pay sahibi olur. 36 yaşına aylar kalmışken, bir hafta önce deplasmanda ilan edemedikleri şampiyonluklarını, son hafta De Kuip'te hem de Kuyt'un attığı 3 golle ilan ederler.


Ancak planlansa, kurgulansa bu kadar güzel olacak bir son maç yaşar Kuyt. Ve futbolu bırakır. Daha sonra da Feyenoord'la gelen teklif üzerine bu defa da altyapıda çalışmak üzere anlaşır.

Giriş bu. Aylar sonra bir haber görüyorum webde, Kuyt'un jübile maçı. 27 Mayıs 2018 tarihinde son defa çıkacağı açıklanıyor De Kuip'e. Aklıma ıslıklandığı o maç sonu geliyor. Bu defa orada yanında olmak istiyorum. Yapmadığım bir hatayı vicdanen telafi etmek istiyorum aslında. Kuyt'un elbette bundan haberi falan yok :)

Plan yapıyorum ancak çok kritik bir döneme geliyor. O hafta sonu Fenerbahçe Spor Kulübü kongresi var gibi duruyor. Bilet alamıyorum, plan yapamıyorum. Çünkü Önce Fenerbahçe. Zaman geçiyor. Ağır aksak giden ligi hemen öncesinde kupayı kaçırıyoruz. Euroleague şampiyonluğu de gelmiyor bu sezon. Öncesinde mi sonrasında mı tam hatırlamıyorum şu anda, kongre tarihi de açıklanıyor. Güneşin doğacağı gün 3 Haziran. 2-3 Haziran'da İstanbul'da kutsal topraklarda olmak zorundayım.

Kuyt'a saygıyı kaçırmayacağım. Feyenoord'da çalışan dostum Gido sağ olsun yön gösteriyor. jübile için biletten sonra uçak biletini ayarlıyorum. O da Çin'den dönüyor aynı dönemde, Cumartesi günü Amsterdam üzerinden Rotterdam'a geçiyorum, buluşuyoruz.

Pazar günü saat 14.00'teki organizasyon için yola çıkıyoruz, De Kuip'e doğru. Yol kısa. Yanımızda Gido'nun babası ve kızları da var. Üzerimde armamızın olduğu bir tişörtleyim. Stadyumda iniyoruz tramvaydan. Biletimizin bulunduğu tribünün girişine yönelirken etrafta onlarca çubuklu giymiş taraftarı görüyorum.

Tribünde yerimizi alıyoruz. Görüntü enfes. Stadyum Kuyt için süslenmiş. Önce sahaya çocuklar çıkıyor. Aralarında Kuyt'un, Sneijder'in RVP'nin çocukları da var. Ceza alanlarının başlangıç çizisinden başlayan ufaltılmış bir alanda bir maç yapıyorlar. Kuyt'un çocuğunun olduğu takım ekstra destek alıyor. Maçı yöneten ise Feyenoord'un efsane oyuncularından Willem van Hanegem.


Ben elbette tanımıyorum, Gido anlatıyor. Sonra araştırıyorum elbette. van Hanegem 1974 Dünya Kupası ikincisi olan Hollanda milli takımının önemli oyuncularından birisi. Feyenoord ile birlikte de kazanılmış kupaları var, Avrupa Şampiyon Kulüpler şampiyonluğu (1970 - Şampiyonlar Ligi eski formatı), UEFA Kupası 1974, Hollanda lig şampiyonlukları (1969, 1971, 1974), Hollanda Kupası (1969), Intercontinental Cup (1970). Yakasındaki mikrofondan tüm söyledikleri stadyuma yansıtılıyor. Kahkaha tufanı, takılıyor çokça çocuklara.



Skor tabelası olmayan maç sonunda çocuklar babalarıyla birlikte ayrılıyor sahadan.



Sıra babalara geliyor. Dirk Kuyt & Friends bir yanda, hem faal hem emekli oyunculardan kurulu Feyenoord diğer yanda ısınıyorlar. Kuyt'un dostları arasında Volkan, Webo, Baroni, Selçuk, Raul başında ise Gullit'le birlikte Aykut Kocaman var. Feyenoord'da ise PvH ve RvP. Bir iki kelam da bu daveti alan Aykut Kocaman'la dalga geçen yavşaklara edeyim. Sapla samanı karıştıran, değerlere saygı duymayan yavşaklarsınız.







Sonra maç başlıyor. Skor tabelası yine yok. Taraftarlar kale arkası tribünde Kuyt'un belki de en önemli golü için bir pankart hazırlamış, onu açıyor. Maç boyunca resmi maç gibi tepkiler, tezahüratlar.




  








İlk gol Dirk Kuyt & Friends Webo'dan, ikinci gol Feyenoord'un beraberlik golü ise PvH'den. O an Fenerbahçe 1-1 Fenerbahçe oluyor ama skor önemli değil. Zaten tabela yok. En azından ben bulamıyorum :)

Maç bitiyor, takımlar soyunma odasına gidiyor. Kısa bir süre sonra bu defa Feyenoord ile Hollanda milli takımı karşılaşacak. Hollanda milli takımının başında Louis van Gaal var. Demin unuttum kusura bakmayın, Feyenoord'un başında da Ronald Koeman. Soyunma odasına giden PvH'nin yerine ise Roy Makaay ve göbeği sahada.






Asıl sürpriz bir önceki maçta Dirk Kuyt & Friends formasıyla oynayan Gerard'ın sahaya Feyenoord formasıyla çıkması oluyor. Tribünler de onu You'll Never Walk Alone ile selamlıyor.



Kuyt milli forma ile oynuyor. Milli takım oyuncuları anons edilirken Ajax oyuncularını ıslıklayanlar var. En çok tepkiyi Sneijder alıyor. Sneijder'in taca giden şutu gerginliği alıyor. Daha sonra attığı gol alkışlanıyor.

Maçın sonlarına doğru Kuyt kenara alınıp Feyenoord formasını giyiyor ve tekrar sahaya giriyor. Kalan dakikalar Kuyt'a gol attırmak amaçlı. Lakin van der Sar niyetli değil gibi duruyor. Üst üste kurtarışları alkış değil şakayla karışık bir homurtuyla karşılanıyor. Son anda hakemin finali yapmak için çaldığı penaltı vuruşunu gole çeviriyor Kuyt. Feyenoord formasıyla attığı gol sonrası ona sarılan ilk oyuncu Hollanda formalı RvP oluyor. Sonra gözyaşları elbette.





Kuyt maç sonunda, Fenerbahçe'de her maç sonrasında yaptığı gibi tüm tribünleri dolaşmaya başlıyor. Yanında evlatları, gözlerinde yaşlar. Ve en sonunda, şampiyon takımın sahaya çıkışında selam duran rakipler gibi, soyunma odası koridoruna giriş kapısı önünde duran dostlarının arasından, yeşil sahalardan ayrılıyor. Futbolcu olarak.











Not : Fotoğrafların güzel ve net olanları www.feyenoord.com'a aittir.