FENERBAHÇE 3-3 KAYSERİ, MAÇTAN SONRA KISA KISA



















Hangisi? 3 gol atıp kazanamamak mı yoksa 3 yol yeyip kaybetmemek mi? Duyuyorum söylediklerinizi, sevinen yok elbette beraberliğe, hem de Kadıköy'de. Başlayayım.


Bence on bir yanlış kurgu.

Volkan
Gregory . Simon . Martin . Hasan Ali
Roman
Alper . Ozan
Stoch . Emenike . Volkan Şen

Babamın oğlu değil elbette ama isimlerini kullanmak daha kolay ondan Simon, ondan Martin, ondan Gregory :)

Stoch ve Volkan Şen'in defansa neredeyse sıfır katkıları iki beki sıkıntıya sokacak, Topal'ın yokluğunda Roman ve/veya Ozan yalnız kalıp yorulacak, kolay geçilen orta saha nedeniyle rakibin hızlı adamları ya defansın arkasına sarkacak ya da büyük boşlukta üçüncü bölgemizde topa sahip olacaktı. Özellikle arkaya sarkabilecek hızlı adamların kart göstertme olasılıkları çoktu.

Hepsinin ötesinde üç forvet gibi gözüken bu sistemden daha çok klasik iki forvetli bir sistemin takım kimyasına daha fazla uyacağını düşünüyorum. Emenike-Fernandao-RvP üçlüsünden ikisinden bahsediyorum. Hazır olup olmamak konusu ayrı, konuşalım.

Fakat hepsinden önemlisi bu takımın çok büyük bir transfere ihtiyaç duyduğu. Takım zor anlarında toparlayacak, ileri itecek, rakibi hatta hakemi sindirecek bir güç lazım. Bunun da Fenerbahçe taraftarı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı, camianın babası, ayağa kalkmalı ve bütün sorunları arkada bırakıp taraftara kucak açmalı. Ve büyük Fenerbahçe taraftarı bütün dertleri "şimdilik" unutup, tribündeki yerini almalı ve görevini yapmalı. Yoksa istediğin transferi yap birlik olmazsa işe yaramaz. Bir büyüğümüzün de söylediği gibi "united we stand, divided we fall".

Sahaya döneyim şimdi. Yukarıda bahsettiğim soruna, defansın uyumsuzluğu da eklenince Rıza Çalımbay'ın da söylediği gibi basit goller yedik. Bunları tek tek inceleyelim.

Kayseri'nin ilk ve ikinci golleri;


Son hamleye gelince Volkan'ı hatalı bulmak en kolay yorum. Ve evet Volkan kalitesi ne olursa olsun o refleksi yapar en azından topa müdahale ederdi, edemedi.

Bildiğiniz üzere yan toplarda defansif taktikler vardır. Bu taktiği de genelde kaleciler ve lider stoper düzenler. Yukarıdaki görseldeki sanal ofsayt çizgisine göre bir çizgiye yerleşir defans (genelde ceza alanının çizgisini kullanırlar). Görüldüğü üzere 1 numaralı oyuncu bunu bozuyor.

3 numaralı barajdaki oyuncu tamamen kalecinin isteğine göre yerleşir. C vuruşunu yapmaktan caydırmaktır amaç. Bence kaleci, 3 numaralı oyuncudan baraj kurduysa mevcut yerinden 2-3 adım daha ileride yani 6 pas çizgisinde durmalı. Ancak hepsinden öteye 2 numaralı oyuncunun da defans çizgisine kadar gerileyip kafa hizasına kadar yüksek olarak kesilecek toplara müdahale etmesi gerekir.

Kaleciye döneyim, 3 numaralı oyuncunun C vuruşu için caydırıcılığı sonrasında 2 bölge kalıyor, A ve B.

A kolay olanı zira mutlaka yüksekten gelecek bir top. Kalan zorluk B. Bu bölgeye yapılacak vuruşta da öncelikle 2 numaralı oyuncunun yeri sonra da kalecinin pozisyon alması önemli. Tabi ki 1 numaralı oyuncu gibi ofsaytı bozacak birisi de olmayacak.

Biz golü neden yedik? 2 numaralı oyuncu yerinde değildi ve kaleci kendisinden beklenen refleksi gösteremedi. Ancak görüldüğü üzere bireysel olarak değil konum olarak ciddi sıkıntıları var takımın.

Yediğimiz ikinci goldeki görüntü ilk goldeki kadar açık değil bu nedenle sadece tarifle anlatayım. Benzer duruş hatası var golde. Defansın çizgi haline gelmesi sonrasında bu defa arka direğe yapılan orta ve koşu yapan rakip söz konusu. Sorun ise Ozan'ın rakip takibini bırakması ve yanında iki rakip varken tek başına kalmış olması. Vuruş sonrası kaleci hamlesi işin hata kısmı değil. Zaten kurtarılması çok zor bir vuruş.

Gelelim üçüncü gole.


Başlangıç bu. Oyuncuların kontrole alması gereken rakipler okla işaretli. 


2 numarayla işaretli olan oyuncumuzun, golü atacak olan 1 numaralı rakibini takibi bırakıyor. Nedeni 1 saattir bir kişi eksik hem de kazanmak için oynamaktan doğan yorgunluk da olabilir, empati kuralım.


2 numaralı oyuncumuz hamle yapacak halde ve konumda değil. Aynı şey 3 numaralı oyuncu için de geçerli elbette. Bu durumda yapılması gereken şey defansın kayması. Yani 4 numaralı oyuncunun, koşarak gelen 1 numaralı rakibi kontrol etmesi ve 5 numaralı oyuncumuzun 4 numaralı oyuncumuzun pozisyonuna kayması. Elbette burada bir risk doğuyor zira 5 numaralı oyuncunun kontrol ettiği rakip oyuncunun koşusu sürüyor. Ve aslında bunu resme giremeyen bir oyuncunun yapması lazım.

Golü neden yedik? 3 ve özellikle 2 numaralı oyuncuların rakibi ve pozisyonlarını kaçırması. 4 numaralı oyuncunun 1 numaralı rakibe doğru yaptığı hamlede gecikmesi, ayrıca doğru hamleyi yapamaması ve bu nedenle kalecinin görüş açısını kapatması. Burada da kişisel hatalar, defansif uyumsuzluğu gösteriyor.

İşin diğer kısımlarına bakalım. Bu takımda yaratıcı oyuncu olarak elimizde orta sahada Salih, kanatta ve forvette oynayabilecek Volkan Şen ve Alper var. Atıf da elbette sayılmalı. Volkan'ın durumu belli. Ciddi bir altyapı sorunu var. Yaptığı tüm olumlu işleri yanlış kararlarla heba ediyor. Stoch'un durumu da sonuç olarak bence. Sınırlı manevra alanı olan bir oyuncu. Bunu kilitleyen rakipler karşısında çaresiz kalıyor.

Ciddi şekilde dengesiz, uyumsuz bir kadro var şu anda. Toparlayıcı bir iki noktaya önemli iş görecek oyuncular gerekiyor. Bununla birlikte kağıt üstünde zengin olan forvet oyuncularının da verimli hale getirilmesi şart. Fizik kondisyon olarak söylemiyorum zira orada sorun olmadığı dün görüldü. Tam bir saat boyunca bir eksikle oynadı takım. Son dakikaya kadar da sırıtmadı. Ancak mental olarak sorunlar var. Ve oyuncuların kabiliyetlerine göre oynatılması. Advocaat bunu çözecektir elbette. Ancak ne kadar sürer, fark iyice açılır mı gibi sorular kafalardan silinmez. Bunun sorumlusu da yönetim elbette, ligin başlamasına 3 gün kala teknik direktör değiştirirsen böyle olur elbette.

Ve kendimizi delik deşik ettikten sonra hakeme bir iki kelam edeyim. Hakemi de yenin demek haksızlık, izansızlık, eşitsizlik. Hakem rakip değil ki yeneyim. Rakip olan kişi kararları verense nasıl yenerim? 37. dakikada (Levent) 10, 40. dakikada (Deniz) ise 9 kişi kalması gereken bir rakip var sahada. Bunlardan bir tanesi atılması gereken dakikadan sonra gol asistini yapan Deniz. Önce Gregory'ye yaptığı sert faul ki bence kırmızı kart bile olabilir daha sonra da Ozan'la kavgasında hak edip aldığı sarı. Diğer yandan 4 numaralı Levent'in önce Volkan Şen'i formasından çekerek yaptığı faule gösterilmeyen sarı kart var ki bu oyuncu daha sonra 37. dakikada sarı kartı gördü.



Serkan Çınar göz göre göre faul verdiği bu iki pozisyonu da kartla cezalandırmayarak Kayserispor'a tolerans tanıdı. Diğer yandan Simon'un kırmızı kartı var. Kartı, Welliton'un kolundan çekilmesine rağmen tekme yemiş gibi düşmesi gösterdi bu kadar. Aynı nedenle de zaten kademeye girmiş olan Martin'i fark etmedi. Çok net bir şekilde sarı kartla biterdi bu eylem. Serkan Çınar şov yapmayı seçti. Diğer yanda Nakoulma'nın Stoch'a yaptığı ve sarı kart gördüğü faulün de geçen hafta Mehmet Topal'ın kırmızı kart gördüğü faulden farkı olmadığını hatırlatmakta fayda var.

Milli ara ilaç. İlacın tesir etmesi için yukarı bahsettiğim gibi başkanın barış için adım atması gerek. Bir kulübü büyük yapan taraftarlarıdır, unutulmamalı.