MERSİN 0-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA

www.fenerbahce.org'dan alınmıştır
Bir süredir iyi futbol beklentisi içinde değilim elbette. Artık sonuç önemli. Elbette kurallar içinde, elbette kazanmak için için her şey yapılır zihniyetiyle değil. Ancak beklediğim bir şey de var, istek. Mersin deplasmanı...



Zor geçeceği bilinen bir maç. Hepsinden öte bir gün önce kazanıp puan farkını maç fazlasıyla da olsa açmış bir rakip varken ekstra stresli. Bu maçın iç sahada olmaması da şans aslında. Çünkü bu futbolla (benim beklentim iyi futbol değil, tekrarlıyorum) tribünü de karşısına alan bir takım olurdu sahada. Kendi taraftarına karşı oynamak.

Kadroda sıkıntı yok gibi. Ancak istekli bir takım yok sahada. Üzücü. Erkenden teslim olmuş bir hava. Yıkıcı. Umut değil mi Fenerbahçe? Değilmiş demek.

Mersin istekli, bir şeyleri göstermek istiyor. Cüneyt Çakır da öyle. 3 tane sarı kartı atlıyor devre boyunca. Rakibin direkten dönen bir şutu var akıllarda kalan.

İkinci yarı biraz hareketleniyor takım. Eski kurgumuzla sahadayız. Caner beke çekiliyor Hasan Ali yerini Emre'ye bırakırken. Raul da Webo'ya teslim ediyor formayı. Şimdi daha istekliler gibi. En azından ne kaçıracaklarını anlamışlar gibi. Sow deli ediyor yine. Neredeyse altı pastan çerçeveyi bulamıyor, maçın ilk yarısında olduğu gibi. Potansiyelinin bu kadar gerisinde kalmasına kızgınlığım. Bir de sahanın ortasına sıçsa, diğer oyuncuların en ufak hatalarında ıslıklayıp, yuhalarken, Sow için Muusaaaaa Muusaaaaa tezahüratı yapanlara.

Ev sahibinin bir denemesi daha direkle buluşuyor, şükür. Zira geriden gelecek halimiz hiç yok bugün.

Sonlara doğru baskımız artıyor. Bir gol yahu bir gol derken İsmail hoca Selçuk'u sokuyor oyuna. Alves çıksa anlarım veya sakat sakat oynayan Emre. Ama Diego çıkıyor. Neden çıkıyor ben anlamıyorum. Sakat mı acaba? O kadar da kısa bir süre var ki bitime. Sezon boyunca yapılan maç başı ücreti geyiklerinin kanıtlanması sanki Selçuk'un girişi. Emre'yi ileri konumlandırıyor Selçuk'un girişi. Ve o Emre, hafta içinde arabalıda yaptığı koşu antrenmanı sonrasında, şampiyonluğun kaçtığını netleştirecek ana dakikalar kala müthiş bir şut çıkarıyor. En azından şimdilik umudu devam ettiriyor.

Yukarıdaki cümleyi sakın ha İsmail hoca Selçuk'u alıp Emre'yi ileri sürerek galibiyeti getirdi diye algılamayın. Aman diyeyim. Benim herhangi bir açıklamam yok o değişiklikte. Selçuk'un girişinin tek anlamı, defansif bir oyuncunun çıkması olabilir o anda, Diego değil. Soru işareti olarak kaldı bile kafamda.

Geçen hafta bitti dediğimiz şampiyonluk şansı az da olsa sürüyor. Beşiktaş'ın az olasılık da olsa bir Toki Sami Yen galibiyeti bir mucizeye yol açabilir hatta. Tek sorun şu, maçlara Mersin maçına başladığımız ruh haliyle kalırsak Başakşehir'le Kasımpaşa'yı yenmek mümkün olur mu?

Bir iki kelam da Galatasaray Gençlerbirliği maçıyla ilgili olsun.

Mizansen :

  • 32. haftaya rakiplerinden 3 ve 4 puan önde 70 puanla giren takım Fenerbahçe olsa,
  • 32. hafta maçımız Kadıköy'de Sivasspor'la oynansa,
  • Maç öncesinde Mecnun Odyakmaz, tarihinde şampiyonluk olmayan Sivasspor'la ilgili olarak "Sivasspor şampiyon olamıyorsa Fenerbahçe olsun isterim" açıklaması yapsa,
  • Maçta Sivasspor defansı şöyle bir ofsayt taktiği yaparken görüntülense (tıkla),
  • Maç içinde Emre iki defa rakip oyuncunun bileğine basıp her ikisinde de sarı kart görmese,
  • Sivasspor'un kalecisi, Diego'nun şutuna uzanıp son anda elini çekerek golü yese (tıkla),
  • Son dakikalarda zamanında Fenerbahçe formasını terletmiş bir oyuncu Volkan'la karşı karşıya kalıp topu geri pas gibi Volkan'a bıraksa (tıkla),
  • Ve nihayetinde Fenerbahçe bu maçı, yukarıda bahsettiğim golle 1-0 kazansa.

Özellikle Galatasaraylılara soruyorum bu soruyu. Ne derdiniz?

Not : Ne Ferhat'ın ne de Stancu'nun şike yaptığını düşünüyorum. Korcan'ın yediği gole şike diyenlerle mücadele eden, Mehmet Yıldız'ın atamadığı gole şike diyenle mücadele eden kişiyim ben.