FENERBAHÇE 4-3 BALKES, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Ligin 1 hafta ertelenmesi üzerine kayan ajanda nedeniyle kaçırdım maçı, televizyondan izleyebildim. Ancak söyleyecek en önemli şey şu; kalecinin hata üzerine hata yaptığı ve her hatasının golle sonuçlandığı bir maçı kazanmak, zor da olsa kazanmak çok ama çok önemli. Ve maç;


Başlangıç, kazanma isteği, öne geçme müthiş, sorun yok. Ancak golle birlikte bir rehavet oldu mu acaba? Bende oldu. Belki takımda da oldu, en azından Volkan'da. İlk golde Gökhan'la ortak bir hata var. Gökhan adamını takip etse büyük olasılıkla Volkan'ın saçma sapan çıkışı olmayacaktı. İkinci golde, son zamanlarda öve öve bitiremediğim ceza alanı kullanımı konusunda (sanırım nazar değdi) bir hata, çok kötü bir yumruk. Üçüncü golde ise (demin bahsettiğim nazar) tamamen bir konsantrasyon hatası var. Tamamı hata, tamamı konsantrasyon eksiği. 

Ve bardağın dolu tarafı. Bir önceki maçta Eskişehir deplasmanında rakibe yanıt verecek kadar bile oynamayan takımın, isyan etmesi, takım gibi davranıp takımdaki bireysel hataları kapatarak (daha fazla atarak) zor da olsa maçı kazanması. En azından istek açısından umut verici.

Beşiktaş'ın Dyamo deplasmanından beraberlikle döneceğini tahmin ederek (umarak) kalan 5 maçta 1 beraberlik 4 galibiyetle şampiyon olacağımızı umuyordum. Bu beraberliğin de Başakşehir olacağını sanıyordum. Fakat hesap karıştı. Kalan tüm maçları kazansak dahi, aynı performansla devam eden rakiplerin birbirleriyle oynadıkları maçı berabere bitirmemeleri halinde şampiyonluk gidiyor. Puan kayıpsız ulaşılacak 33. haftada, o derbiyi kazananın şampiyon olması muhtemel olacak. Bizim tek şansımız ise beraberlik. Elbette bu olasılıklar, 33. haftaya kadar her üç takımın da puan kaybı yaşamamasına göre oluşan olasılıklar. Ben Galatasaray'ın Aksihar veya Konya maçlarında puan kaybı yaşayacağını tahmin ediyordum (hala ediyorum).
Aslında işin özü, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz puanlar nedeniyle, kaderimizi kendimizin çizemeyeceği duruma gelmiş olmamız. Sorun burada. Ben Bursaspor'u kupada elemek yerine, Eskişehir maçını kazanmış olmayı tercih ederdim.
Maça dönelim. Diego'nun performansı muhteşem. İlk yarıda Alper'in kaybolup gitmesi, Kuyt'un sakatlıktan döndüğünden beri verimli olamayan futbolu, artık ne iddiası ne umudu kalmamış, rahat Balkes'in ileride basan oyununa karşı koyamadık. Beraberliği yakalamamız, kaliteli ayaklarımız sayesindeydi. İsmail hocanın değişiklikleri sonuca bakınca yerindeydi. Nitekim Selçuk'un Topal'ın yanında yer almasıyla rakibe hızlı geçişler sağlayan yumuşak karın sertleşti. Buna Emenike'nin mevcudiyetinin verdiği huzursuzluk da (rakip için) eklenince ibre tamamen bize döndü.

Volkan'ın hatalarını eleştirirken Gökhan'ı ve Alves'i de konuşmakta fayda var. İlk goldeki Gökhan hatasından bahsettim. Üçüncü golde de Alves'in anlamsız ve gereksiz faulünün gol olan pozisyonu hazırlamasını unutmayalım. Alves'ten kurtulmalıyız, kısa sürede hem de.

Emenike'nin forma çıkarma hadisesi sonrasında bir daha o formayı giymemesi gerektiğini söyledim. Hala da savunuyorum. Takımına formasına böyle tavır alan kişinin o camia içinde yeri yok. 

Ve bunu söyledikten sonra da her ne kadar bekleneni veremese de (ne beklendiğine de bağlı elbette) onun rakip için çok ciddi bir tehdit, bir tehlike, bir baş belası olduğu gerçeğini de unutmamalı. Rakip defansın rahatça çıkmasını engelleyen, gol girişimlerinin neredeyse tamamında baş rolde olan Emenike'nin, kanatlarda oynatılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama ilk düşüncem öncelikli, zira önce Fenerbahçe.

Maç geçti. Sorun bin bir tane. Ama en önemlisi şampiyon olmak. Bu nedenle oyuna değil hırsa, mücadeleye ve elbette skora bakıyorum şu anda. Yoksa dert büyük. Dertleri illa konuşuruz. Bu maçtaki derdimiz Volkan'ın hatalarıydı, onu da tolere edecek mücadeleyi gösterdik. Şimdi önümüzdeki maçlara bakmak gerek.