REKABET ADİL OLMAZSA GERÇEK OLUR MU?



İki konu var Galatasaray'la ilgili olan ve ucunun bize dokunduğu. Mutlaka konuşmak gerek. İlki dün oynanan kupa maçındaki deplasman bileti skandalı.


Şampiyon tamamladığımız 2010/11 sezonunun ikinci yarısındaki Kasımpaşa deplasman maçını hatırlatayım. Ev sahibi ekip ki o zaman cemaat güdümüne tam olarak girmemiş ve armalarını daha değiştirmemişti, Bekir'in golüyle 1-0 kazandığımız maçın deplasman tribünü biletlerini fahiş bir fiyattan satışa çıkartmıştı. Örnek çok neden bunu veriyorsun derseniz, o maç öncesinde Fenerbahçe Spor Kulübü tüm deplasman biletini satın almış ve fahiş farkı cebinden ödeyerek, bu biletleri gidecek olan taraftarlarına normal (sanıyorum Kasımpaşa'nın aynı tribüne daha önceki maçlarında sattığı fiyat) fiyattan satmıştı. O deplasmana gitmediğim için çok detaylı yazamam ama gelen durum eksiğiyle budur.

Dün de Bursaspor, Galatasaray'la oynayacağı Türkiye Kupası yarı final rövanş maç biletlerini 800 TL'den satmaya çalıştı. Çalıştı diyorum zira söylenene göre sadece 3 kişi varmış tribünde. Ve hatta Galatasaray bu 3 taraftarını arıyormuş ödüllendirmek için. Bence 800 TL verenden bir çorba parası da biz koparırız diye düşünüyordur ya, neyse :)

Uzun zaman önce değil bu sezon dahil bu tip uygulamalara  maruz olduk. Ev sahibi ekipler, bazıları hariç elbette, İstanbul takımlarına ve aralarından özellikle Fenerbahçe'ye fahiş bilet politikası uygulamaya devam ediyorlar. Nasıl durdurulacak kimse konuşmadan e-bilet denilen zırvayı hayata geçirmeye çalışıyorlar. Maksat Aktif Bank nemalansın.

Ve ikinci konu. Galatasaray dün KAP'a yaptığı açıklamayla (TIKLAYIN) ödenmemiş (söylenene göre vergiye konu olan giderin bildirilmemiş olma durumu var) 54 milyon ve buna ek olarak 69 milyon ceza kesildiğini, toplamda 123 milyon tutan bu borç için uzlaşmaya gidileceğini duyurmuş.

Her zaman olduğu gibi örneklemeyle anlatayım.
Çocuğunuz özel bir okulda okuyor. Aynı sınıfta okuyan Börketay Can'ın ailesi okul parasını ödemiyor. Siz okul parasını düzenli ödüyorsunuz ama belki de bu nedenle çocuğunuza kaban alamıyor yağmurlukla ve otobüsle gönderiyorsunuz onu okula. Börketay Can ise kar montlarıyla özel botlarla hem de annesinin jipiyle gidiyor okula. 
Sonra bir öğreniyorsunuz ki Börketay Can'ın ailesi okul parasını ödemiyormuş. Börketay Can'ın giydiği kar montuna, botlara, annesinin jipine gidiyormuş o paralar. Ve sonra Börketay Can'ın ailesi diyor ki okul parayı ödemediğimizi fark etmiş, bir de borçtan fazla faiz çıkartmış, borç iki katını geçmiş ama uzlaşmaya (borcun silinmesi) gideceğiz. Siz de yapılan bu şerefsizliğe (Börketay Can'ın ailesinin afedersiniz ibneliği ve okulun onu kollaması) deli oluyorsunuz. 
Ne yaparsınız? O okula inancınız kalmaz ve alırsınız büyük olasılıkla okuldan çocuğunuzu. Fenerbahçe'nin böyle bir şansı yok, alamıyoruz kanunen okuldan çocuğu. 

Geri dön gerçeğe, rakibinin ödemediğinin iki katını tam ve zamanında ödeyen Fenerbahçe, vergi ödemeyen ve bu parayla Drogba, Sneijder gibi yıldızları oynatan hatta devre arasında deli gibi takviye yapan Galatasaray'la mücadele ediyor. Nerede bu işin adaleti?

Bitiriyorum. Sadece sahada (hakemlerle) değil, saha dışında da çeşitli rakiplerle mücadele ederken bu kulüp, ayak bağı olmayın. Takıma, kulübe, yöneticiye hakaret etmeyin. Eleştirin elbette, önerilerle eleştirin. Ama küfür etmeyin, hakaret beddua etmeyin. Yukarıdaki örnekteki çocuk eve geç geliyorsa bilin ki otobüsle döndüğü içindir, atari salonuna gittiği için değil.