KAÇAN AVRUPA ŞAMPİYONLUĞU SONRASINDA KISA KISA

Rakibi tebrik edelim mi? Elbette. Yerine kendimizi koyun, muhtemelen "Ben basketle hele baayan basketle hiç ilgilenmiyorum aaaabi" cümlesini az duymayacaktık. Onlardan olmayalım bence. Nitekim daha iyi başladıkları maçı, o baştaki fırtına sayesinde kazanmayı bildiler. Yarı final maçının tamamında 50 sayı yiyen kızlarımız sadece ilk devrede 42 sayı yediler. Hele hele ki zaten maçın skorunu belirleyen çeyrektir, ilk çeyrekte 26 sayı yeyip sadece 7 sayıda kalmamız maçı sürekli kovalayan tarafta geçireceğimizi gösterdi.


Maç boyunca hiç öne geçemedik. Sadece son bölüme girerken 2 sayıya düşürdüğümüz bir an var. Orada da Pondexter'in "ölümcül darbeyi" vurma isteği sırasında yaşadığımız sıkıntı var. Sakin olup da yakalanabilirdi beraberlik aslında. Olmadı. Nitekim maçın tekrar rakibe dönüşü de oradan itibaren. Ve elbette maç boyu kenarda oturup son anlarda oyuna giren ve kritik anlarda attığı iki üçlükle takımının kupaya tekrar tutunmasını sağlayan Şebnem Kimyacıoğlu'nun katkısı çok büyük.

Sonuçta üst üste iki yıl Avrupa'nın en büyük kupasında final oynayan biz olduk ama kazanan Galatasaray oldu. Yukarıda gerekeni söylemiştim. Bir tebrik de bizimkilere. Sezon boyunca tek yenilgiyi finalde almak acı oldu. Artık toparlanmak ve sezonu, önceki 8 sezonda olduğu gibi şampiyon bitirmek gerekiyor. Bunun için bize çok ihtiyacı var takımın, küsmek olmaz. Gönül koysak da orada olup, şampiyonluğun parçası olmamız gerekiyor.

Sonra mı? Sonrası çok belli değil mi zaten?