FENERBAHÇE 3-0 BURSASPOR, MAÇTAN SONRA KISA KISA

Bu defa vallahi kısa :)

Webo, Kuyt, Sow, Emenike yani Mahşerin Dört Atlısı bugün itibarıyla toplamda 41 gole ulaştılar. 41 kere maşallah diyerek başlıyorum.


Oyun özellikle gole kadar müthiş. Neredeyse tamamını 3. bölgede geçiriyoruz bu dakikaların. Anormal bir baskı, müthiş bir iştah yine. İlk 15 dakika içinde skorun 4-0 olması gerekiyor. Acaba o iştahın gerginliği mi sonuca ulaştırmayan? Ve gol sonrasında nedense duran, yok yok yavaşlayan bir takım. Bunda rakibin etkisi var mı? Rakip direncini arttırıp oyunu bizim 1. ve 2. bölgemize taşıyor. Biz mi geriye çekiliyoruz? Tatmin mi? Yoksa sürklase ettiğin takım nasıl oluyor hem de o baskının verdiği hatayla yenik duruma düştükten sonra bunu yapıyor?

Devrenin sonuna doğru bir oyun eşitliği ve hatta rakibin biraz daha domine etmesi oyunu. İkinci yarının başlamasıyla daha da fazla ortaya çıkıyor bu durum. Rakip risk aldığında hızlı oyuncularımızı uzun paslarla beslemek gerek kontralar için, yapamıyoruz. Salih çok düşüyor oyundan. Sıkıntının nedenlerinde stoperler de var. Alves gelişigüzel uzun oynuyor, Bekir gereksiz yere topla çıkışlar yapıyor bazen. Raul ve Topal baskıdan kurtulamıyor. Önemli sıkıntılar. Alper aranıyor işte bu anda, topla hareket edecek bir orta saha. Bu süre içinde üç yan top bir de araya atılan karşı karşıya pozisyon var. Sıkıntı. Özellikle yan topları uzun zamandır alamıyoruz defans bölgesinde. O 3 yan toptan birisi kale dibinden yerden sekip aut, Volkan kurtarır mı? Evet. Diğerini kurtarıyor zaten. Ancak bir başkası var ki yan yana 3 Bursasporlu birbirine giriyor. Sıkıntı, zira hepsinde skor tek farklı lehimize, beraberlik muhtemel. Sonra ayıkla princin taşını.

Kötü yandan baktım biraz, elbette günün negatif etkileri vardır. Şimdi de iyi yandan bakayım, tekrar.

Önce saha dışı. 34'teki tepki güzel, LigTV kısmış sesi. Üstüne Mustafa Kemal'in Askerleriyiz geliyor. Ve Ali İsmail Korkmaz. Geçen Cumartesi Burhan Felek'te olduğu gibi yöneticiler ayağa kalkıp eşlik ediyorlar mı acaba? Bilemiyorum. Ama ben susmuyorum, susmayacağım. Maç içinde aslında çok geleneksel olan ama yeni kurallara göre ne yazık ki küfür sayılacak 1-2 tezahürat var, saha kapattırır mı? Belli olmaz. Kalan 3 maçımızın kaç tanesini kızlı erkekli seyrederiz acaba?

Ve saha. Salih müthiş bir zeka, sanki Zidane. Ancak oyundan kopuyor, sürekliliğini arttırmalı, yanındaki önemli adamlardan öğrenmeli ve hepsinden öteye, daha çok dakika almalı. Volkan geri döndü, artık bık bık etmez ediyor olanlar. Bence bir yere de gitmemişti ya, neyse. Defansta Alves dışında sıkıntı yok. Çirkinlikler yapıyor oyunda yaptığı hatalar dışında. Dedim ya, çirkin. Yakışmıyor. Diğer Portekizli, Raul muazzam. Takımın beyni sanki. Ve elbette Topal. Bu yılki başarının en kilit adamı. Aurelio'dan sonra diye cümleye başlayanlar, sustunuz mu? Caner hep gergin, uslanmalı. Gökhan'ın formu artıyor. Sow gereksiz işleri seviyor. Bazen çok zararlı, durduruyor hızını takımın. Futbola başlarken öğretilen ilk şey hiç bir oyuncunun toptan hızlı olamayacağıdır. Sow topu alıp pas vereceği arkadaşının yanına gidiyor. Oysa atsa daha hızlı hareket edecek takım. Topla oynamayı seviyor. Kim sevmez? Ama dedim ya zarar veriyor. Pas tercihlerinden bahsetmiyorum. O da Emenike de çok bencilce davranabiliyor, sorun yok. Golcü refleksi der geçerim. Şu anda bir zararı yok, umarım da olmaz bu pas vermeme, pas seçimi sıkıntısının.

Webo'nun golle dönüşü kadar Raul'un gole bu kadar katkı sağlaması da güzel. Dedim ya muazzam oynuyor ve teknik kapasitesi çok yüksek. Kuyt ise belli sürekli aynı standartta. Tuncay'ın dediği gibi bazen de "kötü oynayabilirsiniz ama kötü koşamazsınız", hiç durmuyor Kuyt. Nitekim attığı golde de durmaması ve elbette sevgisinin ödülünü almış oldu.

Bitti maç. Dynamo maçımızı hükmen kazandıktan sonra fark 13. Bu da 4 yenilgi anlamına gelir. Yine de yetmez. Yani bu hızla gidersek 4-5 hafta kala ilan ederiz şampiyonluğu. Bu takımın seneye Avrupa kupalarında olamayacak olması acı. Darısı Galatasaray'ın başına diyelim. Rekabeti yasal/etik olmayan kurallarla bozan Galatasaray'a. Haftaya oradayız. Sezonun tamamlanamayan maçını yönetmiş olan Bülent Yıldırım yönetecek derler. Ali Sami Yen'deki sulu derbiyi hatırlayıp acaba diyorum aynı sezonda ikinci kez deplasmandan maç tamamlanmadan dönmek mümkün mü acaba?

Son kelam Cüneyt Çakır'a iyi hakem kötü hakem ayrı konu. Çakır kötü insan. Başka da bir şey demiyorum. Önümüzdeki Pazar'ı bekleyelim. Güzel bir gün olsun inşallah ve sonunda gülen biz olalım.