FENERBAHÇE 2-0 GENÇLERBİRLİĞİ, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Verginle güvendesin diyor ezeli rakip. Pek sanmıyorum zira ödediğim o kadar vergiye rağmen vergisi ödemeyenlere gösterilen, ayrıcalığı geçtim hakkımı alamıyorum. Nitekim hiçbir yerde yok ki güvenebileceğim bir şey. Taraftar dediğinizi duyuyorum. Nasıldı o söz? Biz Bize Yeteriz. Ya da Fener’in Fener’den Başka Dostu Yok.


Elazığspor deplasmanında kötü söz çıkmış ağzımızdan, hem de 6 saniye. Yazının başından beri okuyorsanız 6 saniye ilk paragraf bittiğinde tükenmişti, ne dediysek, dediğimiz gözlemcinin kulağına nasıl gittiyse, o saniyeleri sayıp nasıl not ettiyse, bravo. Aslında gözlemciye gerek yok, yayıncı kuruluş canlı yayınlıyor edilen (varsa) küfürleri. Ama yaptırım sadece bize, vurun abalıya; Gençler maçı erkeksiz, ne demekse? Kadın ve çocukları ceza olarak tayin etmiş bir federasyon. Peki bizim Fenerbahçeliyi kadın erkek, çoluk çocuk diye ayırdığımızı, kategorize ettiğimizi nereden çıkarıyorsunuz? Tribünde cins, ırk, renk yok,bilmez misiniz? Elbette bilmezsiniz. Ama ceza almamıza neden olanlar kadar ceza olarak tayin edilenler de Mustafa Kemal’in askerleri. Böyle büyüdük, gücünüze gidiyorsa yapacak bir şey yok.

Mustafa Kemal’in askerleri tribünde, çığlık çığlığa, avaz avaz. Her yer isyan her yer direniş. Sahada da var isyan, hafta için yönetimin haklı isyanı sonrasında. Rakibi ablukaya alarak başlıyor maça sarı kanaryalar. Gündüz saatlerinde sarı meleklerin CEV Kupası’nda finale çıkması ile akşam saatlerinde erkek voleybolcuların Challenge Cup’ta finale çıkmaları arasında bir maç bu. İki bayram arasında düğün olmaz derler, olur. Stadyum cıvıl cıvıl.
Dedim ya maç başlar başlamaz bir abluka. Tez avantaj sağlamak niyetindeyiz, geçtiğimiz deplasmanlarda hakemlerin yanlış kararlarıyla düştüğümüz gibi yeniden dezavantaja düşmemek için. Erken gol için.

Sürekli zorluyoruz golü, rakiplerden Cüneyt Çakır, idare ediyor maçı. 2’de Sow’un şutu Ramazan’da kalıyor, 7’de Emenike’nin serbest vuruşu da. 8’de Sow imkansızı deniyor, başarıyor. 9’da rakibin maç boyu bulacağı tek tehlike autu boyluyor. 22’de Caner’in ortasına Sow kaleci Ramazan’la birlikte hareketleniyor, Ramazan topu çeliyor. Top Sow’a çarpıp kaleye yönelirken iki oyuncu çarpışıyorlar. Ramazan’ın el tarak kemiğinde kırık olduğunu maçtan sonra öğreneceğiz, geçmiş olsun. Çakır pozisyona faul kararı veriyor, evet çarpışmaya. Sonra, Doğa’nın ceza alanındaki müdahalesiyle Emenike pozisyonunu kaybediyor. Darbe var ama penaltı değil. Yeni mottosu bu Ligtv’nin. Ölmesi gerek sanırım Emenike’nin penaltı için, Allah gecinden versin. Orta sahanın canavar oyuncusu Gosso bol bol dövüyor bizimkileri. Çakır, misafir takımdan diye olacak, sürekli nasihatte. Sow’un ayağını kırmaya teşebbüsünde de nasihatı dinleyip gidiyor, kart bile yok. Gol denemelerimiz hep bir yerlerde takılıp kalıyor. Devre başladığı gibi bitiyor.

İkinci yarı kadro da taktik de aynı, Saldır Fenerbahçe. 48’de Gökhan’ın getirdiği topa ne Sow ne de Emenike dokunabiliyor. 56’da bu defa Kuyt deniyor imkansızı, o da başarıyor, direği vuruyor yakın mesafeden, gol yine yok. Sağlık olsun, mücadele süper diyoruz.

57’de kornerden dönen topa Gökhan müthiş bir şut çıkarıyor, top Kulusic’ten döndüğünde şiddetli bir itiraz başlıyor ve Çakır penaltı noktasını gösteriyor. Çok hızlı gelişen atakta top Kulusic’in eline çarpmış. Tekrar gösterilene kadar inanıyorum adamcağıza, formayı çıkarıp omzunu gösterecek, İncil olsa el basacak. Sonra tekrar ve farklı açılardan Kulusic’in kalecilik yaptığını görüyoruz, Çakır nasıl gördü, hayret. Emre atıyor skor 1-0.

Yine deniyoruz golü, 2-3 olsun, 4 olsun 5 olsun. Tribündekiler, radyo televizyon başındakiler, Yoğurtçu’dakiler, Ali İsmail Korkmazlar, Burak Yıldırımlar mutlu olsun. Olmuyor. 68’de Sow yerini Salih’e bırakıyor. 69’da savunmadan hızla çıkıyoruz. Salih’in müthiş pasına Alper vites arttırarak yetişiyor, ilk rakibi alt ettikten sonra ceza alanında Kulusic’in dizini geçemiyor. Yine penaltı. 

O sırada ismi büyük cismi küçük bir medya kuruluşunun, Hürriyet'in, Galatasaraylı internet sitesi editörü ‘Ben yürümeye çıkıyorum’ diye mesaj atıyor. Bir başkası, TRTSpor’un bir programının resmi hesabı da geri kalmıyor. Soda içmek yerine kusmayı tercih ediyorlar, olsun geçer nasılsa. Emre yine atıyor, 2-0. Sonra sürekli gol arayan Fenerbahçe, Galatasaray’ın üst üste 10 maç puan alamama rekorunu geçen sezon egale eden Gençler’i “maç bitse de gitsek” havasından kurtarmaya çalışıyor. 

Sow’un ayağını kırmayı Allah’tan başaramayan Gosso, bu defa Kuyt yerdeyken kasıklarına basıyor Hollandalının, hunharca. Mevki ceza alanı, hareket hadım etmeye teşebbüs, karar aut. Kasıklarına bassınlar Cüneyt, ayağına tekme atsınlar Cüneyt, evine ateş topları, yok yok ateş topu başka konu. Maç bitiyor. Herkes mutlu. 

Şifo hakeme sallıyor ama Sow’la Kuyt’a sallayan Gosso’ya değinmiyor. Aynı Şifo Gosso Kuyt'u hadım etmeye çalışırken kenarda gülerken yakalanıyor kameralara.

Basın toplantısında Beyaz TV'den Sezgin Gelmez zevzekleniyor Ersun Yanal'a. Deplasman karneniz kötü diyor. Yanıtı hemen alıyor ama bu cahil zaten deplasmanda en başarılı takım Beşiktaş'ın 21 puanı olduğunu ikinci başarılı takımın Fenerbahçe olduğunu ve puanının 1 maç eksikle 19 olduğunu bilmedikten sonra, nafile. Son 4 maçtan bahsettim diyor pişkin pişkin. Yanal patlıyor İnsaf diyor. Sizin galiba olanlardan haberiniz yok, son iki deplasmanda başımıza gelenlerden, elimizden alınan puanlardan haberiniz yok. 

Soru sormayı bilmeyen, polemiğe çanak tutan yavşakların bu mesleği yapmaları bana dokunuyor, gerçek gazeteciler neler düşünüyorlardır acaba?