TOPYEKUN SAVAŞ HALİNDEYİZ

Elazığspor maçında 6 saniyeyi aşan bir küfürlü tezahürat olduğu nedeniyle gözlemci raporuyla PFDK'ye sevkimiz gerçekleşmiş. Kusurlu bulunmamız halinde Gençler maçı seyircisiz. Bundan sonra da seyiricili oynanacak/oynayabileceğimiz her maçta ceza gelme olasılığı yüksek olacak. Devre arasında, sadece hükumete tepki olmasın (Fenerbahçe ve Beşiktaş öncelikli hedef) diye değiştirilmiş bir kural var. Amaç belli. Elden bir şey gelir mi bilmiyorum. O kadar dikkat edilen ve çıt çıkarmadığımız Konyaspor maçında bile küfürlü tezahürattan ceza aldık, sıkıntı büyük.


Bu savaşın sadece bir cephesi. Bir başka cephe saha içi. Saha içi derken futboldan bahsetmiyorum, bahsettiğim kara cübbeliler, hakemler. Her maçta kasıtlı olarak kurban ediliyoruz. Net penaltılarımız verilmiyor. Haksız yere eksik bırakılıyoruz. Takım maça gergin çıkıyor bu defa ne yapacak bakalım hakem diye. Kötü. Buna desteği taraftar verebilir ama yukarıda bahsettiğim ilk cephedeki savaşta taraftarla takımın buluşması engellenmek isteniyor.

Cephelerin diğer yayıncı kuruluş. Taraflı yorum yapıyor. Bir takım farklı öndeyken tökezlemesi işlerine geliyor, tamam. Ama bunun için çaba sarf etmek ibnelik (homoseksüalite anlamında kullanmıyorum). Yunus Yıldırım'ı bariz penaltıyı vermemesi nedeniyle sert eleştirirken bir sonraki maçta 'Evet penaltı ama ben de vermezdim' diyebilen bir yorumcuları var. Sivasspor deplasmanında ilk 15 dakika rakibi silkeleyip atarken canlı yayını anlatan spiker Sivasspor'un oynayamama nedenine bakmayıp 'Bu sezon ilk kez bu kadar kötü Sivas' diye hayıflanabiliyor. Spikeri geçtim Musa Çözen denilen Fenerbahçe düşmanının yaptıkları da ortada. Emre'ye tahsis edilmiş bir kamera var. O yokken Caner'i çekiyor sürekli. Hatta Caner tribündeyken maçı bırakıp dudaklarını gösteriyor. Bu iki oyuncunun sivilceleri mi çıktı, tıraş olurken yüzlerini mi kesmişler gibi detaylarını gözlerimizle görmemiz mümkün. Sadece yayıncı kuruluş değil medya kanadındaki düşman, televizyon programlarında, radyo yayınların, atanmışlar, köşe yazarları sürekli saldırı halindeler.

Cephelerden büyüğü zaten hükumet, Tayyip kanalı. Her yerden saldırıyor saldırı emri veriyor. Cemaat desen ayrı cephe. İkisi birbirine düşünce savsaklamayalım savaşı, yanımızda görünmeye çalışmalarına aldanmayın, ikisi de düşmanımız.

Rakipler de ayrı cephe. Saha dışından sürekli saldırıyorlar saldıracaklar. Açıklamaları, medya silahıyla paralı askerleriyle saldırmaları bitmeyecek.

Biz ne yapıyoruz peki? Takım kazanamayınca oyunculara küfür ediyor, hocaya sallıyoruz. Stadyumda yanlış pas atanı ıslıklıyoruz. Bazen seyircisiz cezası iyi olur diye düşünmüyor değilim ;) Şaka bir yana kulübün masaya yumruğunu vurması değil, masaya çıkıp zıplaması gerekiyor artık. Oyuna 'dur' demek için şart bu.