FENERBAHÇE 2-1 KASIMPAŞA, MAÇTAN SONRA KISA KISA

Ama öncesi de var elbette. Öncesindeki sayısının bir türlü netleşemediği, kiminin 600 (akli dengesi yerinde değil) kiminin 420 bin dediği bir yürüyüş gerçekleşti. Hani bazıları duruş diyor ya biz yürüdük ama bu yürüyüş gibi duruşu kim sergilemiş bu Türkiye'de birisi anlatsın. Konu derin dönelim maça.



Bir sistemin var. Bu sistemi de yaklaşık 12-13 kişiyle koyuyorsun sahaya. O sahada sürekli olan 12-13 kişiden bugün sahada çeşitli nedenlerle olmayanlar Egemen, Caner, Sow, Webo ve Raul. Emenike'yi kadroda olduğu için saymıyorum. Evet 11 kişi çıkıyoruz sahaya ama bu tip eksiklikler yani birden fazla eksik, oyun sistemlerinde oyun şekillerinde değişikliğe neden olabilir.

Yanal ne yaptı bugün? Sahaya rakibi fiziki güçle boğmayı amaçlayan bir takım çıkarttı. Caddeden hız alan taraftarla birlikte oluşacak baskıyla boğacaktı rakibi.

Volkan
Gökhan . Bekir . Alves . Kadlec
Topal
Holmen . Emre
Topuz . Kuyt . Alper

Rakibi ileride yapacağı baskıyla bozmak, baskınlarla dengesiz yakalamak istedi. Bir kaos futbolu. Fiziki güce ihtiyacı vardı bunun için. Rakip defansı sürekli rahatsız eden Kuyt forvet, yerinde durmayan Alper ve Topuz forvet arkası gibi, Holmen ile Emre destek birlikti. Topal bildiğiniz gibi, geçenleri, geçebilenleri süpürdü.

Futbol açısından çok şeyin beklenmemesi gereken bir geceydi ama ortaya konan mücadele, takımın hırsı tribünleri mutlu edecekti, skorla da pekişti tabi.

Parça parça başlayalım. Kırılma anlarını anlatalım. Daha maçın başında Holmen - Alper anlaşmazlığı olmasa, belki daha maçın başında istediğimiz skor avantajını sağlayabilirdik, olmadı. Kasımpaşa'nın haftalardır süren galibiyet alamama sıkıntısı, başta Şota olmak üzere takımı oldukça germiş. Buna rağmen kazanmaktan çok kaybetmemeye dayalı bir oyun sergilediler. Belki de bundan kaybettiler. Çünkü ligin ikinci yarısında çok kötü bir performans gösteren Alves, uzun zamandır birlikte oynamayan ve hatta hiç oynamayan oyunculardan kurulu bir defans aslında bulunmaz bir nimetti. Kim bilir belki de planlarında vardı bu ve planı bozan Yanal'ın taktiğiydi.

İlk yarı golsüz tamamlandı. Mücadele büyüktü. Kasımpaşa ek olarak rakibi germeye, tribünleri germeye çalıştı, kısmen başarılı oldu. İkinci yarıya rakibi bozmakta çok başarılı ancak kazandığı topları olumlu kullanmakta sıkıntılı Holmen'in yerine, mücadele gücü onun kadar yüksek olmayan ancak hem yaratıcılık hem de şut anlamında takımın en iyilerinden birisi olan Baroni ile başladık. Çok uğraştık, çabaladık. 57'de rakibin sayısal olarak eksilmesi sonrasında baskıyı arttırdık. Ancak zaten kaybetmemek için oynayan rakip, iyice kastı. Sahadakilerin neredeyse tamamı rakibin ceza alanı etrafında toplanmıştı. Aslında görülen golün uzak mesafeli bir şut veya bir duran toptan geleceğiydi, eğer gelecek idiyse. 64'te böyle bir gol oldu zaten. Oyun sürüyordu ancak Emre bir serbest vuruş kullanır gibi çektiği şutla takımı öne geçirdi. Her şey güzeldi bu dakikada. Ali İsmail bolca anılırken, stadyumda ülkenin son 10 yılına bir isyan vardı sanki gündüz caddeden taşıp dolan.

Ancak basit bir duruş ve hamle hatasından beraberliğe yakalandık. Ceza alanındaki forveti 3 metre uzaktan takip eden Alves, Malki'nin golü yapmasına epey bir katkı sağladı. Acaba ilk yarıda bazılarına göre kesinlikle hak ettiği kırmızı kartı görse bu kadar net bir katkı sağlayabilir miydi? Tartışılır. Ancak Eskişehirspor deplasmanındaki hamle ve kademe hatalarıyla yediğimiz gollerden sonra bu da bir yenilgiyi hazırlayabilirdi.

Şansımız hemen bir dakika sonrasında, yediğimiz golde Alves kadar olmasa da, rakibin topla daha ileride buluşmasına olanak sağlayan kademe hatasının sahibi Bekir'in doğru yerde olmasıyla geri döndü. Alves gol sonrası Bekir'i kutlarken ben de içinden iyi sarıl dedim, zira bu defa hatası puan kaybına neden olmadı Portekizlinin.

Maçın hikayesi bu. Hemen özel teşekkürlerimi yazayım sahadakilere. Öncelikle Alper'e. Topu ayağına her aldığında tribünleri ayaklandırdığı için. Ve Kuyt'a kendisine atılan hatalı pasları bile alkışlayarak takım arkadaşlarını tribünlerdeki 3-5 küfürbaza yem etmediği ve ortaya koyduğu müthiş mücadele için. Gökhan'a ve Topuz'a enerjileri için, bu enerjiyi sahaya yansıttıkları için. Bu dörtlüyü ayrı tutmak diğerlerine haksızlık değil bu maç özelinde. Ve diğerlerine de bir teşekkür bugünkü mücadeleleri için Alves'i bu maçta da ayırarak elbette.

Ve bir not. Puan farkı şimdi 7. Maç fazlası mı? Oynanınca eşitlenir, merak etmeyin ;)