GENÇLERBİRLİĞİ 2-0 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA















En ufak bir tereddüt yoktu maçtan önce içimde. Nitekim maç başlayınca hatta golü yedikten sonra dahi oluşmadı. Zira topla oynayan, oyunu kendi sahasında kabul edip, pozisyon vermemeye çalışan rakibi sürekli zorlayan bir takım vardı sahada. Sanırım 30'lu dakikalarda, topla oynama 69/31 gibi bir orana çıkmıştı. Aynı dakikalarda isabetli pas sayımız da 3 katıydı rakibin isabetli pas sayısının. Kötü gitmiyordu yani maç, pozisyonları değerlendirememek dışında.


Nasıl başladık?

Volkan
Gökhan . Yobo . Egemen . Ziegler
Raul . Baroni
Kuyt . Salih . Caner
Webo

Topun arkasında bekleyen, kanatları neredeyse çift bekle savunarak, çizgiye inmeyi engelleyen, bulursa duran top ve kontralarla gol arayan bir ev sahibi. Normal mi? Elbette. Biz ne yaptık? Her zaman olduğu gibi sabırla topa sahip olup, dengeyi bozacak hamleler yapmaya çalıştık. Çok kişi hızlı oyuna geçemememizden dem vurdu. Haklı olmalarına rağmen, oyundaki belkide tek kontratağımızda rakip savunmada 7 kişi olması, çabukluğun da işe yaramayacağını gösterdi bence. Peki golü nasıl atacaksınız?

Çok basit aslında. Son maçlarda kaleyi bulan 6 şutun 4 tanesinin gol olması ve hatta Ordu ve Lazio maçlarında kaleyi bulan her şutun gol olması gibi bir istatistik sonrasında bu maçta kaleyi bulan 25 şuttan bir gol çıkmaması gibi bir başka istatistiğe büründük. Ve çok ilginçtir Ramazan, öyle ahım şahım bir kurtarış yapmadan galibiyette pay sahibi oldu; kaleyi bulan tüm şutlarımız kalecinin üstüne gitti.

Maç başlıyor. Futbolcular hazır biz de ev halkı olarak her türlü totemle hazırız. Takım beyaz formayla çıkıyor ben ise 2003/04 çubuklusuylayım. Ev sahibi ilk kornerinde ve kaleyi bulan ilk şutunda öne geçiyor. Defansın çok ciddi bir dalgınlığı söz konusu. Canları sağ olsun.

Biz bozulmadan oynuyoruz. Sabırla top yapıyoruz, kanatları kullanamayınca göbekten gelmeye çalışıyoruz. Caner'in ve Salih'in yaratıcılıklarıyla pozisyonlar da geliyor ama demin de dedim ya, kaleye giden tüm şutlar Ramazan'ın üstünde kucağında. Bir şekilde atarız derken devrenin sonuna doğru ev sahibi ikinci golü buluyor. Evet defansın hatası var ama orta da kafa vuruşu da kusursuz. Golün hakkını vermek gerek. Raul ortayı yaptırmayabilir miydi? Evet. Yobo bu kadar serbest bırakmasaydı, olur muydu? Evet. Volkan şutu beklese müdahale edebilir miydi? Evet. Tamam da ortanın ve kafanın güzelliğini anlatmakta fayda var.

Ne oldu? Soyunma odasına 0-2 yenik gittik. Ben hala aynı inançlayım. Kazanacağız. Zaten 4-3'lük Antep maçı da bir 21 Nisan maçıymış. İnanç sonsuz. Totemler hazır. İlk yarıda gol bulamayan çubuklu ikinci yarıda aynı sezonun royal formasıyla yer değiştiriyor. İkinci yarıya aynı kadroyla çıkıyoruz. Kuyt'un hemen ilk dakikadaki şutu da Ramazan'ı şişliyor. Sonra dakikalar geçmeye başlıyor. İnanç da azalır gibi oluyor.

57'de sahaya müdahale geliyor Aykut hocadan. Ziegler ile Baroni çıkarken, Topuz'la Sow sahada. Salih geriye çekiliyor, Caner ise beke. Kuyt ortanın merkezinde Sow ise sol içte. Daha canlı takım yeni girenlerle. Kanatları kullanamıyoruz ama hala, çifter çifter bekler geçit vermiyor. Topuz da Sow da sürekli içeri giriyorlar. Topuz'un auta vurduğu top sonrasında royal forma da kalkıyor rafa. Yerine 2004/05 çubuklusu geliyor. Totem üzeri totem deniyorum ben de. Oturmadık koltuk kalmıyor. Dakikalar geçtikte içimdeki rahatlık gidiyor elbette, işin kötüsü futbolcuları da etkiliyor galiba "maç gitti" hissi. Oyundan düştükçe düşüyorlar. Bir gol çok şey değiştirir oysa. Ama olmuyor.

Bir Gençler deplasmanı daha kaçan şampiyonlukla birlikte anılacak gibi duruyor. Kalan 4 haftaya 7 puan farkla önde giriyor düşman kardeş. Bu da 2 yenilgi bir beraberlik demek. Yani 4 maçın 3 tanesinde puan kaybı. Mümkün mü, evet ama ufak olasılık. Hele hele Galatasaray'ın .... neyse ben de şimdilik konuşmayı erteleyeyi. Yine de bir hatırlatma yapayım; skora etki etsin etmesin, Caner'in kırmızı kartı ve cezasını bir kefeye, Gökhan Zan'ın kırmızı kartı ve cezasını bir diğer kefeye koyarsanız, saha dışındaki dengeyi de anlarsınız. Nedenleri çok, bahane de buluruz istersek.

Yapacağımız tek şey eleştirirken empati kurmaya çalışmak ve hakaret etmemek olmalı. Daha sezon bitmedi. Sezon sadece lig maçlarından oluşan bir süreç değil, mücadele edilen her turnuvanın toplam sürecidir. Avrupa ve Türkiye devam eden bir kupa mücadelemiz var hala. Ve hala evet hala az da olsa bir şampiyonluk olasılığı.

Yapılacak şey çok basit; skordan bağımsız destek. Perşembe'ye hazır olun.