FENERBAHÇE 2-1 KAYSERİSPOR, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Öncesinden başlamam gerek. Maçla ilgili değil, gidip gidemememle ilgili. Yeğenim evlendi bugün. Dayısı olduğum kişi, bizzat ablamın kızı :) Nikah saat 15:00'da. Sıkıntı yok. Asıl sıkıntı yemekte, aile arasında bir yemek. Kaçsan kaçılmaz ama zamanlama iyi olsa yeri de iyi olduğu için müthiş olabilir. Maç öncesindeki heyecan büyük, nasıl kaçarım, kaçabilir miyim, kaçmaya gerek kalmadan gider miyim? Sorular bunlar. Dakika dakika yaşıyorum heyecanı.
18:20 gibi ara sıcaklar geliyor. Heyecan dorukta. Nitekim saat 19:30 civarı pastanın geleceği bilgisi geliyor. Harika, yer sonra da kaçarım. Ancak gelişi uzuyor, bir kesmesi, ikramı, yemesi. Saat 20:15 gibi çıkabiliyorum yemekten. O sırada zaten 0-1 durum, yemiş çocuklar canları sağ olsun. Geliyorum, dayanın mesajını atıyorum stada yürürken. Güvenlikten geçiş efsane, buyurun diyor polis, üstümü arayamıyor, tam ye kürküm ye durumu. Neyse içeri giriyorum, yerime ulaşamadan Stoch vuruyor, evladımız kurtarıyor. Devreyi bitireyim diyorum kaldığım yerde ama arkamdaki hayvan engel oluyor. Bu kadar hakarete ya kavga çıkar ya ben yerime çıkarım, kendi yerime gitmeyi tercih ediyorum, işim var maçı aldırmam gerek.
Milletin şaşkın bakışları arasında elbette biraz dalga geçilerek yerime ulaşıyorum. Benim bu ciddiyetim sayesinde gelecek galibiyet, maça verdiğim önem ortada :)
Sonuca atlayalım hemen. Son dakikada da olsa gelen galibiyet önemli. Biz Galatasaray'la olan 7 puan farkı kapatamayız ama Beşiktaş arkamızdan 6 puan farkı kapatır ya ;) Temkinli olmakta fayda var.
Maça değil topçulara bakmak gerek. Sezon sonunda hizmetleri için teşekkür edip yolları ayırmak gereken oyuncular var. Bu maçta bunlardan bazılarını gördük. Kuyt'un bahsettiği takım olgusu içinde sürekli olarak diğerlerinin katkısıyla ayakta kalan ama hiç katkı yapmayanların ne yazık ki elenmesi gerek. Sezon bitiminde tüm oyuncuları tek tek yorumlamak istiyorum şimdi değil.
Maça döneyim. Kayseri'nin öne geçmesi sonrasında önce beraberlik sonra da galibiyet için gösterilen çaba takdir edilesi. Caner'in eve büyük tahrik var ama kontrolü kaybetmesi kötü. Bu kabiliyet boşa gitmesin, bir mentor desteği lazım gibi, eğer almıyorsa hala. Kuddusi'nin yaptıkları ortada. Baran'a da söyledim, kaypak esnaf gibi "abime ne lazım" tarzı maç yönetiyor. Tam bir tetikçi. Hakem demiyorum, kötü hakem iyi hakem yorumu yok. Adam tetikçi işte. Baskıda dağılıyor. Üst üste hatalar sonrasında iki yuhalamaya bizim lehimize de hata yaptı. "Maç 1-1 iken Kuddusi'nin lehimize hem de 88. dakikada penaltı kararı vermesi insanın aklına gelir mi?" dedim gelen yanıt soru şeklinde "Fark 7 puan olmasaydı verir miydi?" Bu durumda işte hakemler ve onlara olan güven. Aynı hakem maçtan sonra bıdı bıdı konuşan Salih'in uzatma dakikalarında ceza alanında Sow'un üstüne atlamasına çalamadı penaltıyı. Düşünsenize Kadıköy'de Fenerbahçe lehine hem de 5 dakika içinde verilen 2 penaltı kararı. Kariyer biter yahu.
Kalan maç 3. Fark 7 puan. Maçlardan birisi rakiple, kazandın varsay kalan 2 maçta 1 yenilgi 1 de beraberlik alması gerek, en azından. Ki bu durumda da rakibe karşı alacağımız galibiyetin en az 2 farklı olması gerek. Üstüne rakibin sonra hafta Dynamo Trabzon'la hem de kendi evinde oynayacağını ekle. Şampiyonluk olasılığımız bu kadar işte.
Sezon sürüyor. Rekor maç sayısıyla sürüyor. Kulvarlardan birisinde umut azaldı, evet ama sezon sürüyor. Gücümüzle, anlamsız açıklamalar yapan yöneticilerimizle, bazen saçmalayan biz taraftarlar, bazen umursamaz oynayan oyunlarla sürüyor. Ve zaten çoktan tarihe geçen sezonun yazıldığı yere bastıra bastıra yazılması için çok önemli bir maça çıkacağız Perşembe günü. Konsantrasyonu verin, totemleri hazırlayın.