FENERBAHÇE 1-0 BENFICA, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Galibiyete sevinirken, hem de rakip sezonun hem kendi liginde hem de Avrupa kupalarında flaş ekibi Benfica iken direkten dönen toplara hayıflanan biziz. Önce buna dikkat ve lütfen Aykut hocanın sözlerini tekrarlayalım "Direkten dönenlere hayıflanmak tamam ama attığımız gole sevinelim, çok kuvvetli bir takımı hem de pozisyon vermeden yendik".


Volkan
Gökhan . Yobo . Egemen . Ziegler
Raul . Topal
Kuyt . Baroni . Sow
Webo

Klasik diziliş yani. Rakip kuvvetli hem de çok. Son maçlarında attıkları jeneriklik gol yüzünden bazı Fenerbahçeliler dahil Şampiyonlar Ligi kupasını verecekler neredeyse. Unutmadan, Lazio deplasmanında attığımız gol de en az o kadar jeneriklik, hazırlanış açısından. Zira rakip Lazio ;)

Benfica'nın istatistikleri de çok kuvvetli, kendi liginde yenilgisiz, Avrupa kupalarında ise sadece 2 yenilgisi var, Şampiyonlar Ligi grubunda. 38 maçtır yenilmiyorlar. Kısacası tarihinin en kötü Benfica'sı ;)

Gol yemeden bitirmek önemli, başardık. İkinci maçı formaliteye çevirecek pozisyonlarda da direkleri dövdük, penaltı dahil. Sağlık olsun. Ve şükürler olsun, çubukluları bir kez daha çıplak gözle, ilk kez bir Avrupa Kupası yarı finalinde izlemek nasip oldu. Rövanşa gidemiyorum :( yapacak bir şey yok.

Taraftar muhteşemdi. Gürültü yaptı ;) tezahürat yaptı, sarı kart çıkarttırdı, son dakikalarda, maç bitmeden "Koyduk mu?" tezahüratının hemen kesilmesini sağladı. Önemliydi. Ve daha önemlisi, sabaha kadar çalışıp o müthiş koreografiyi hazırlayanlara bir teşekkür, canımsınız.



Maçtan eksiklerle ayrıldık, bunları da hatırlayalım. Topal, Webo kart cezalısı, Raul ne yazık ki sakat. Biz bir takımız, sahaya çıkacak 11 çubukluyla mücadeleye devam edeceğiz.

Ve maçtan aklımda kalanlar. Dakikaları özet görtünülerden ekledim. 

5'te Volkan rakiple karşı karşıya kalıyor ancak başarılı. 16'da Webo'nun sağdan  ortasına Sow ön direkte ayak koyuyor ama şutu auta gidiyor. Kuyt 18'de yine sağdan müthiş bir orta kesiyor, Sow'un kafası da müthiş. Ama top iki direğin birleştiği yere çarpıp oyun alanına geri dönüyor, şanssızlık. 26'da Sow'a ceza alanında yükleniyor arkadan stoper, karar devam. Volkan'la "bir gol gelse soyunma odasına önde gitsek" derken 45'te Gökhan'ın düşürülmesiyle penaltı kazanıyoruz, Baroni şanssız, direği dövüyor. Onun kadar, o topu aldığında homur homur edenlerin gönderdiği kötü enerji de etken bence. Ağlıyor Baroni, takım da taraftar da bağrına basıyor. 

İkinci yarı başında da kadro aynı. 47'de Baroni'nin atağı ve şutu kaleciden kornere gidiyor. Korner vuruşunda Raul'un şutunu kornere atıyor kaleci yeniden. 50'de bu defa Kuyt'un şutu direkten dönüyor. Bir kez de bize gelsin şutu direkten dönen top, yerde yatan kalecinin kucağında. 71'deki korner öncesinde Ender'e Egemen atar diyorum, orta geliyor, defansın ters vuruşuna Egemen yükseliyor ve vuruyor. Uzak kalede pozisyon, girdi mi girmedi mi? Yardımcıyı ceza alanı hizasına kadar giderken gördükten sonra hakemin golü verdiğini görüyorum, deliriyoruz. Kalan dakikalarda Raul sakatlanıyor ne yazık ki. Galiba sezonu kapatma durumu varmış, geçmiş olsun. Sonra Sow Krasic'e, Raul da Selçuk'a bırakıyor yerini. Kuyt'u izlerken ben yoruluyorum, o koşmaktan yorulmuyor. Her yerde o var. Maliyeti, kişiliği ve performansı ile Fenerbahçe'ye gelen en yararlı oyuncu Kuyt. 

Webo 90'da oyun durduktan sonra topla oynadığı için sarı kartı görüp cezalı duruma düşüyor. Oysa ilk yarıda Aimar da ofsayt kararı sonrasında Volkan'la karşı karşıya kaldığı pozisyonda oyuna devam etmiş ve kart görmemişti. Çifte standart kurbanı oluyor bence. Ve maç bitiyor, mutlu başlıyor ve mutlu bitiyor. Tarihinin en kötü Benfica'sını yeniyoruz aslında, abartmamak gerek. Zaten Aykut'a rağmen şans eseri gelinmiş bir noktadayız. 

Not : Son iki cümleyi ciddiye alan olursa diye yazıyorum bu cümleyi. Latife, latife.