Evet elinde önemli bir kadro var ve evet bazı oyuncuları da oynatamıyor her maçta. Bu bazen mazeret bazen bahane olabilir. Empati kurmakta fayda var. Ve dizginlerin kimin elinde olduğunu bilmekte. Ve eleştirmeden önce derin nefes almakta. Hakaret, aşağılama çirkin. Bel atına vuranlarla, Hıncalgillerle aynı safta olmak kabul mü? Başlıyorum.
Önce fiziki şartlar önemli. Çok ama çok soğuk bir iklim. Alışılagelmişin dışında. Senede en çok 1-2 kez karşılaştığın bir iklim. Saha şartları da kötü, patates tarlasından hallice. Ama rakibin vermiş olduğu ara da var futbola, avantaj olabilir mi? Evet. Peki ara verilmiş bir şeye oluşan açlıkla, sürekli yapılanın kanıksanması. Bu da dezavantaj, bence.
Kim var rakipte? Hleb? Tek marka o. Ama kuvvetli ve birlikte oynayan bir takım. Ve kendi sahalarında Şampiyonlar Ligi'nde alınmış önemli sonuçlar var. Şöyle yapsaydı böyle yapsaydı demek afaki maçtan önce. Ama yorum yapmak da afaki aslında. Başlangıç kadrosuna itiraz var mı? Bence Hasan Ali - Ziegler tercihi dışında yok. O da keyfe keder.
Volkan
Gökhan . Bekir . Egemen . Reto
Topal . Raul
Baroni
Kuyt . Sow . Webo
Gökhan . Bekir . Egemen . Reto
Topal . Raul
Baroni
Kuyt . Sow . Webo
Buna benzer bir diziliş. Rakamlara dökmenin çok anlamı olmuyor zira farklı bölgelerde oynayamayan oyuncular zaten saha içinde kendi bölgelerine dönüyor. Burada sıkıntı yok. Sıkıntı maçı 90 dakika boyunca 10 kişi oynamamızda. Evet Raul'a kızan çok kişi var. Evet kırmızı kart haklı diyenler var. Bence değil, aynı pozisyon içinde ard arda engelleme var. İkincisi çelme ama. Kırmızı kart çok ağır bir karar. Hele hele maç içindeki çifte standartlı kararları düşününce daha iyi anlarsınız.
Bu dakikadan sonra çıktı aslında iki takım arasındaki fark. Zira "Bayern'i yenmiş" etiketli bir kapalı kutu gibiydi Bate. Yani bir beraberlik, giderken bir çoğumuz için iyi sonuçtu. Ne yaptı takım kırmızı karttan sonra? Hiç bir değişiklik yapmadı neredeyse. Baroni geriye çekildi biraz. Bir kişi eksik 90 dakikalık oyunda sadece bir gol pozisyonu verdik ki o da ofsayttı gördüğüm kadarıyla.
Ekran başından büyük taktik yorumları yapmak bir yere kadar. Zira yönetmen ne veriyorsa onu yorumlayabiliriz. Topsuz oyunda neler oluyor bilemiyoruz zira topun peşinden gitmek zorunda kameralar.
Ne vardı dün sahada? Ne gördünüz? Ben mücadele eden bir takım gördün. Zor iklim şartları altında, kötü bir sahada, 1 kişi fazla oynayan ve hakemin sempatisini kazanmış bir şekilde sahaya çıkan bir rakibe karşı elinden geleni yapan bir takım, paniğe girmeyen bir teknik direktör gördüm.
Rövanş maçındaki cezanın yarar mı yoksa zarar mı getireceğine karar veremedi. Son günlerde, Fenerbahçe'ye zarar vermekten başka bir işe yaramayan bir gerilim var. Bunun başını çekenlerin de seçilmiş Aziz Yıldırım'ı diktatörlükle eleştiren ama kim olduğu belli olmayan birileri tarafından yönetiliyor olması trajikomik. Ayrı yazı konusudur. Değinirim.