ETİK KURULU , PDFK KARARI, TAHKİM ONAMASI


Üçünü bir araya getirince danışıklı dövüşün boyutu ortaya çıkıyor. Basit bir örnek vereceğim aşağıda. Detaya girip uzun uzun yazıp, ana fikirden kopmanızı istemiyorum. Bakın konu Eskişehirspor - Trabzonspor maçıyla ilgili teşvik primi verdiğimiz iddiası, bununla ilgili Etik kurulunun görüşü, PFDK'nin kararı ve Tahkim Kurulu'nun onaması zincirine bakalım lütfen.

Amabakmadan önce şu tüyoları vereyim. Lütfen okuyun, kalın harflerle belirttiğim yerler bana göre önemli. Zira Etik Kurulu sadece kanaat uyandırmaya yeterli görüşme olduğunu ifade ediyor veya kanaatlerinin oluştuğunu söylüyor. Eldeki tek şey, anlam veremedikleri tapeler, alınan inandırıcı bulmadıkları savunmalar. Yani elde en ufak bir kanıt yok. Şikenin esas amacı olan kazanç ile ilgili en ufak bir kanıt yok. Ne bir para alışverişi, ne bir (maddi/manevi) borç ödeme, ne bir toplumsal statü. Hiçbir şey yok. Eksik verilerle oluşan sakat bir kanaat, bu kanaat sonrasında alınan ifadelerin nedense inandırıcı olmaması ile verilen bir ceza ve bu hukuksuzluğu onayan bir Tahkim Kurulu kararı. 
Hukuk vicdandır. Cinayet yok, dolayısıyla ceset de yok. Eldeki telefon görüşmelerinin yazıya dökülmüş haliyle yorumlanan bir suçtan bahsediyorlar. Bu tapelerin ses kayıtlarının dinlenip dinlenmediğini de bilmiyoruz, onu da belirtelim. 
Şimdi lütfen sadece ama sadece Eskişehirspor - Dynamo Trabzon maçıyla ilgili detaylara bakın. Üşenmeyin okuyun. Eğer Fenerbahçeli değilseniz de okuyun. Oynanan oyunun farkına varın. Konu Fenerbahçe değil, Fenerbahçe nefreti gözünüzü boyamasın. Ve sorun bakalım kendinize, madem şikeye teşebbüs var, neden kurtarmaya çalışıyorlar Fenerbahçe'yi? Acaba gücünü kaybetmemiş bir Fenerbahçe'ye sahip olmak küme düşürülüp güçten düşen bir Fenerbahçe'ye sahip olmaktan daha mı cezbedici? Lütfen uyanın.

Önce sonuçtan yola çıkalım, geri gidelim sonra yavaş yavaş. Tahkim Kurulu'nun onama yazısından;
22.o4.2011 tarihinde oynanan Eskişehirspor -Trabzonspor AŞ müsabakası ile ilgili 06.05.2012 tarihli ve E.2011/2012-10, K.2011/2012-1348 sayılı kararı ile İlhan Yüksel Ekşioğlu hakkında müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca verilen 1 yıl hak mahrumiyeti cezasının onanmasına oybirliği ile;
Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun, PFDK'nın 06.05.2012 tarihli ve 111 sayılı toplantısında aldığı karara karşı itirazla ilgili Kurulumuzun E. 2012/131 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. Daha önce işbu dosyadan çekilen Tahkim Kurulu Başkanı Av.Engin Tuzcuoğlu'nun yokluğunda yapılan müzakere neticesinde PFDK'ca 22.o4.2011 tarihinde oynanan Eskişehirspor -Trabzonspor AŞ müsabakası ile ilgili 06.05.2012 tarihli ve E.2011/2012-10, K.2011/2012-1348 sayılı kararı ile Mehmet Şekip Mosturoğlu hakkında müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca verilen 1 yıl hak mahrumiyeti cezasının onanmasına oybirliği ile (2012/155 K.);
Ümit Karan'ın, PFDK'nın 06.05.2012 tarihli ve 111 sayılı toplantısında aldığı karara karşı itirazla ilgili Kurulumuzun E. 2012/137 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. Yapılan müzakere neticesinde PFDK'ca 22.o4.2011 tarihinde oynanan Eskişehirspor -Trabzonspor AŞ müsabakası ile ilgili 06.05.2012 tarihli ve E.2011/2012-10, K.2011/2012-1348 sayılı kararı ile Ümit Karan hakkında müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca verilen 2 yıl hak mahrumiyeti cezasının, 2 yıl müsabakalardan men cezası şeklinde düzeltilerek onanmasına, erteleme talebinin reddine oybirliği ile (2012/160 K.);
Bu karara göre yukarıda adı geçen İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu ve Ümit Karan müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüsleri sabit görülmüş. durumda.
Bir geri gidiyoruz, PFDK'nin verdiği ceza metnine bakıyoruz.
İLHAN YÜKSEL EKŞİOĞLU'nun, 22.04.2011 günü oynanan Eskişehirspor- Trabzonspor, 07.03.2011 günü oynanan Gençlerbirliği-Fenerbahçe, 15.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe-Ankaragücü müsabakalarında, müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüsü nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca takdiren 3 YIL HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına,
MEHMET ŞEKİP MOSTUROĞLU'nun 22.04.2011 günü oynanan Eskişehirspor-Trabzonspor müsabakasında müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüsü nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca 1 YIL HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, (oyçokluğu),
ÜMİT KARAN'ın, 22.04.2011 günü oynanan Eskişehirspor-Trabzonspor müsabakasında, müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüsü nedeniyle FDT'nin 58/2-a maddesi uyarınca 2 YIL HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına,
PFDK'nin gerekçeli kararını tam metin olarak bulamıyorum. Gazetelere servis edilen gerekçeli karardan şu cümleler var;
Bülent Uygun, İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu, Sami Dinç ve Şükrü Ongan’ın teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu, Ümit Karan’ın, Ali Kıratlı’nın, Zafer Tüzün’ün teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu,
Yani diyor ki PDFK, yapılan savunmalara rağmen makul şüphe var. Tekrarlıyorum makul şüphe var. 
Aşağıdaki metin de yine gazetelerden aldığım şekilde, sürmekte olan duruşmada Ümit Karan'ın hakim karşısında verdiği ifade;
Futboldaki şike davasında aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu 9’u tutuklu 93 sanık hakkında açılan davanın 17. duruşması Çağlayan Adliyesi'nde görülüyor. Eskişehirspor eski futbolcusu Ümit Karan mahkemede bir itirafta bulundu. Karan, "Sezer'e pas vermek istemedim, Belki de Trabzon'a gol atmak istemedim. Fenerbahçe’ninşampiyon olmasını istemiyordum" dedi.
Biraz daha geri gidelim, bakın bu maçla ilgili olarak Etik Kurulu raporunda ne söyleniyor? 
....Diğer yandan 2792, 93 ve 94 numaralı tapede yer alan Ali Kıratlı'nın Ümit Karan'a gönderdiği 21.04.2011 günü 21:25'te gönderdiği telefon mesajında "aman kardeşim eksik bir şey yapma bunlar sağlamasını da yapıyorlar Allah korusun yanlış anlaşılmayalım sen konuşup çözersin o çocukla da" bu iki kişinin teşvik primi girişiminde kilit rol oynadıklarını göstermektedir.
Avukat gelip dosya ile ilgili bilgileri vermiş. SADECE BENİM MÜVEKKİLE DEĞİL TUM DAVACILARA-Benim müvekkil diğer davacıların tümü ile konuşmuş. Davaları" yazdığı
tespit edilmiştir. Yine 22.04.2011 günü saat 08:39'da Şekip Mosturoğlu'nun İlhan Yüksel
Ekşioğlu'na gönderdiği 3073 ve 3074 numaralı tapelerde yer alan mesajda "Avukat gelip dosya ile ilgili bilgileri vermiş, SADECE BENİM MÜVEKKİL DEĞİL TUM DAVACILARA. Benim müvekkil diğer davacıların tümü ile konuşmuş. Davaların tamamı bizim avukata vermeye söz vermişler hatta yemin eden olmuş" ifadesi de Eskişehir sporlu futbolcularla ilgili teşvik primi girişimi yönünde şifreli bir haberleşme olarak yorumlanmıştır.
Mosturoğlu'nun bu konuşmanın, Marmaris’teki bir taşınmazla ilgili davaya ilişkin olduğuyolundaki açıklamaları, Sami'nin müvekkilinden söz edilmesi, oysa Sami Dinç'in o davada vekaleti olduğuna dair bir belgenin bulunmaması; davadaki duruşmanın bir gün sonra olduğunun zannedildiği, bu sebeple avukat bulma telaşına düşüldüğü ve konuşmaların bu telaşla yapılmış olduğu şeklindeki açıklamaları, inandırıcı bulunmamıştır.
Bunlara ilave olarak 3070 numaralı tapede İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun Mehmet Şekip Mosturoğlu ile telefon görüşmesinde Mosturoğlu'nun "Bizim dosyaya hiç bakan olmamış" demesi üzerine kullandığı "He o yapsın o zaman ona bir söyleseydin o ilgilensin bütün şeylerle MAĞDURLARLA o ilgilensin" cümlesi de her iki kişinin teşvik primi girişiminin içinde olduğu ve Ekşioğlu'nun yönlendirici konumda olduğunu düşündürmektedir
Diğer yandan 22.04.2011 günü saat 15:10'da gerçekleşen ve 2799 numaralı tapede Ali Kıratlı- İlhan Yüksel Ekşioğlu görüşmesinde geçen Ali Kıratlı'nın "Gece 11’de Sami’ye söylemiş o zaten ANCA SIRA GELMİŞ ONA TEK TEK KONUŞUYOR DİYE şimdi yanımdalar gece 11’de Sami ...var ya" şeklindeki ifadesi Ali Kıratlı'nın Ekşioğlu'nun bilgisi ve yönlendirmesi dahilinde teşvik primi girişimi içinde yer aldığına ilişkin kanaati daha da güçlendirmektedir.
Diğer yandan Ali Kıratlı'nın maç öncesi Eskişehir'e gittiğini saklamaya çalıştığı 22.04.2011 günü saat 22:03'te 2808 numaralı tapede yer alan Deniz Derinsu ile yaptığı telefon görüşmesinden anlaşılmaktadır. Bu durum da Ali Kıratlı'nın gizli bir girişim içinde olduğu yönündeki kanaati güçlendirdiği değerlendirilmektedir.
Bunlara ilave olarak 30.04.2011 günü 2855 numaralı tapede yer alan İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun Ali Kıratlı'ya dediği "He öbür çocuğa şey demiş ya sana kim geçen hafta haber gönderdiyse sen o abiye söyle BİZE HİÇ ERZAK GELMEDİ haberin olsun senin yani" şeklinde geçen konuşma da şüpheleri güçlendirici bir ifade olarak değerlendirilmiştir.
İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun, görevlendirmesiyle Ali Kıratlı aracılığıyla Eskişehirsporlu futbolcu Ümit Karan'a ulaşıldığı, ancak Teknik Direktör Bülent Uygun'a ulaşılıp anlaşıldığını gösterecek yeterli delil bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Fenerbahçe asbaşkanlarından Av. Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun da Av. Sami Dinç aracılığıyla maç öncesinde Eskişehirsporlu Sezer Öztürk ile temasa geçtiği; Sami Dinç'in aynı zamanda Sezer Öztürk'ün avukatı olduğu anlaşılmıştır. Sezer Öztürk'ün kurulumuza verdiği beyanında "Müsabakadan 1 hafta önce görüşme talebi oldu. Görüşme talebi Sami Dinç'ten geldi. Bana Şekip Mosturoğlu'nun benimle tanışmak istediği iletildi. Ben müsabakadan önce görüşmemin yanlış anlaşılabileceğini düşündüm. Bülent hoca ve Metin Korkmaz ile konuşup bu konuyu danıştım. Bülent hoca "Görüşmeye gitme. Burası Türkiye. Yanlış anlaşılabilir" dedi. Sonuçta müsabakadan sonra görüştük. Şekip Mosturoğlu'nun küçük oğlunun da olduğu bir ortamda ofisinde tanışma amaçlı bir görüşmem oldu. Biz orada para konuşmadık. Bu konuyu menajerlerle görüştük. Şekip Abi hatta bundan sonra seninle transfer görüşmesi yapmayacağız; bu konuları menajerin ve babanla konuşacağız dedi" Söz konusu beyandan da anlaşılacağı üzere karşılaşma öncesi Sezer Öztürk ile Fenerbahçe Spor Kulübü arasında bir transfer görüşmesi olmadığı, takımın teknik sorumlusu Bülent Uygun'un böyle bir görüşmeyi uygun bulmayarak engellediği görülmektedir. Böyle olunca Bülent Uygun ve Sezer Öztürk açısından spor hukukuna aykırı bir davranıştan söz edilemez. Ayrıca aynı durum Sami Dinç ve Şekip Mosturoğlu açısından da söz konusudur. Onlar açısından da spor hukukuna aykırı bir davranıştan söz edilmeyeceği değerlendirilmiştir.
Fenerbahçe'ye transferinin yanı sıra Fenerbahçeli diğer görevliler aracılığıyla ulaşılan Eskişehirspor Kulübü takım kaptanı Ümit Karan'ın Eskişehirsporlu futbolcularla teker teker konuştuğu; bu faaliyetine Sezer Öztürk'ü de dahil etmesi hususunun da kendisiyle konuşulduğu ve bu talebin M. Şekip Mosturoğlu tarafından İlhan Yüksel Ekşioğlu'na iletildiği; bu kişinin de Ali Kıratlı’ya, Sezer'in de teşvik primi çalışmasına dahil edilmesi yolunda İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun talimat verdiği; ancak Sezer Öztürk'ün teşvik primi girişiminde iştirak ettiğini gösterir yeterli kanaat oluşmadığı, Ali Kıratlı’nın maç sonrasında Ümit Karan'ın Ali Kıratlı ile para konusunda görüştüklerini gösterir olağan bir kanaate ulaşılmasının mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
Eskişehirspor - Trabzonspor arasında 22.04.2011 günü oynanan futbol karşılaşmasına ilişkin telefon dinleme kayıtlarının teşvik primi teşebbüsünde bulunma iddiasının doğru olduğu hususunda kanaat tesisine yetecek ölçüde deliller bulunduğu ve söz konusu kişilerin Savcılık ve Mahkeme önündeki inkar ve savunmalarının ve kurulumuza yaptıkları beyanların, eldeki delillerden, iddiadan farklı bir sonuç çıkarılmasına ya da iddialar lehine oluşan kanaati sarsmaya yetmediği; savunmalarının, kişiler arasındaki konuşmalardaki gizliliğin sebebini izahtan uzak olduğu; bazı konuşmalarda geçen “dava” ve “müvekkil” kelimelerinin belli somut davalarla ilgisi olmayan kişilerce özel bir önem atfedilerek kullanılmasının ve özellikle 22.04.2011 günü olduğu zannedilen duruşmanın tarihinin dava dosyasından ya da mahkemesinden telefonla öğrenilmesi mümkün iken bunun yapılmaması ve duruşma günü zannedilen günde dahi, İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun "davaya hazır mıyız?" sorusunu Av. Şekip Mosturoğlu'na sormasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve şifreli konuşmalar yapıldığı kanaatini uyandırmaya elverişli olduğu; söz konusu kişilerin verdikleri sözlü beyanların teşvik primi verilmesine ilişkin kanaati ortadan kaldırmaya yetecek düzeye ulaşmadığı değerlendirilmiştir.
Ali Kıratlı, ilhan Yüksel Ekşioğlu ve Ümit Karan tarafından gerçekleştirilen telefon görüşmelerinde sürekli olarak şifreli konuşulmasının olası telefon dinlemelerine takılmamak amacından kaynaklandığı ve kullanılan kamufle edici kelimelerin olağan karşılanmasına imkan olmadığı, bu durumun da söz konusu karşılaşmada Trabzonspor aleyhine bir sonuç elde edilmesine dönük teşvik primi girişiminin gerçekliğini güçlendirdiği değerlendirilmiştir
Diğer taraftan Ümit Karan'ın faaliyetlerinin Eskişehirspor Kulübü yöneticileri tarafından bilindiği ve desteklendiği ya da bu faaliyetlere iştirak edildiği yönünde kanaat uyandıracak yeterli delile rastlanmadığından, davranışlarının Eskişehirspor Kulübü'ne izafe edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, 22.04.2011 tarihli Eskişehirspor - Trabzonspor ilişkin olarak teşvik primi fiili bakımından incelemeyle;
Bülent Uygun'un teşvik primi fiilini işlediği veya buna teşebbüs ettiği yolunda kanaat uyandırmaya yetecek kanıt bulunmadığı;
Sami Dinç'in teşvik primi fiilini işlediği veya buna teşebbüs ettiği yolunda kanaat uyandırmaya yetecek kanıt bulunmadığı;
Şükrü Ongan'ın somut olayla ilgisini gösteren yeterli delil bulunmadığı;
Tamer Yelkovan'ın somut olayla ilgisini gösteren yeterli delil bulunmadığı;
Aziz Yıldırım'ın teşvik primi fiilini işlemediği veya buna teşebbüs etmediği;
İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu;
Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu;
Ümit Karan'ın teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu;
Ali Kıratlı'nın teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu;
 Zafer Tüzün'ün teşvik primi teşebbüsü içinde olduğuna dair makul şüphe bulunduğu;
İlhan Yüksel Ekşioğlu ile Mehmet Şekip Mosturoğlu'nun Fenerbahçe Spor Kulübü yönetici olmaları nedeniyle fiillerinin Fenerbahçe Kulübü'ne izafe edilebileceği, ancak gözlemci raporlarında ve müsabakanın seyrinde, Eskişehirsporlu futbolcuların sahadaki oyunlarından şüpheye düşülmesini haklı kılacak bir anormallik gözlemlenmediği oybirliğiyle mütalaa olunur.