HAMSİNİN PEŞİNE TAKILMIŞ KARTAL



Küçüktüm, Beşiktaş neden Üç Büyükler arasında yer alıyor anlamıyordum. Sonra Seba geldi. Üst üste başarılı yıllar, şampiyonluklar. Aha dedim, demek bundan Üç Büyükler arasında Beşiktaş. Sonra Seba gitti, kuyruğuna teneke bağlayıp yolladılar rahmetliyi. Ben yine düşünmeye başladım neden Beşiktaş Üç Büyükler arasında? Zira gerçekten bir rakip olduğu, güzel rakip olduğu dönem sadece Seba zamanıymış. Gerisi yalan. Tarihi Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin arasına sızmaya çalışmakla geçmiş bir camiadır Beşiktaş. O kadar. Sevsem sevmesem fark etmez. Orada durur işte. O köy bizim köyümüzdür gibi de değil. Orada, uzakta.

Bir süredir yukarıda bahsettiğim Seba döneminin tam tersini yaşıyor Beşiktaş. Yani artı on olacakken eksi on durumda. Fikret Orman antipatikliği nedeniyle. Sadece o değil tabi konu. Sonuçta Aziz Yıldırım'ı sevmemek de gayet mümkün. Asıl konu Şenol Güneş. Fenerbahçelilere "Yahu Fatih Terim en azından ......" cümlesi kurdurabildi Şenol Güneş. Bu kadar perişan birisi.

Beşiktaş için kötü olan koskoca kartalın bu hamsi kafanın peşine takılması. Fenerbahçe nefretiyle nefes alıp veren bu hamsi kafa yüzünden Fenerbahçe ile ilişkilerini koparma noktasında şu anda Beşiktaş. Yarın hamsi kafa gittiğinde çok geç kaldıklarını fark edecekler. Çok da umurumda olmayacak. Nedenini anlattım yukarıda. Beşiktaş orada, uzakta.

Lakin kendisine şikeci diyeni baş tacı yaptıktan sonra başarı budalalığına yakalandılar. Görmüyorlar. Yalandan kafa yarılma hikayesine alet oldukları gibi, şimdi de sahaya çıkmama kararı almışlar. Hakkı yenen bizken, kollanan onlarken, utanmadan. Bahane masa başında kaybetmemek. Çıksana sahaya. Kaçmana rağmen bir şans daha verdi sana TFF. Çık, kazan, kaybet. Tribünde olanlar senin tribününde yokmuş gibi ikiyüzlülük yapma.

Veya yap yahu. İyi böyle. Orada, uzakta. Hala Fenerbahçe-Galatasaray rekabetine sızmaya çalış.