FENERBAHÇE 3-3 KAYSERİ


Sezonun bir kırılma maçı daha kazanılamadı. Başlıyorum.
Geçen hafta kazanamamayı bir yere kadar açıklamak mümkün. Ama Kayseri'ye karşı Kadıköy'de kazanamamak? Hem de 3-1 önde olduğun maçı? Açıklaması mümkün de inandırıcı olmayabilir.

On bir şöyle, var mı itirazı olan?

Kameni
Isla . Roman . Neto . Hasan Ali
Josef . Ozan
Dirar . Giuliano . Valbuena
Janssen


Sanmıyorum. Aynen geçen hafta olduğu gibi neden Roman deriz. Ve belki de geçen hafta olduğu gibi Roman iyiydi deme olasılığımız olabilir. Bunun dışında? Yok. Oyuncu değişikliklerine sonra geleceğim.

Kısır bir ilk devre. Bir türlü oturmayan pas trafiği. Kaleciyi rahatsız edemediğimiz, diğer yandan da bir iki orta dışında rahatsız olmadığımız bir süre. Valbuena'nın füzesi, kaleci Lung'un buna estetik katması, müdahalesi ve direğe çarparak kornere giden şut. Bu kadar galiba.

Ve sonra neden Roman diyenleri haklı çıkaracak bir hata ve sonrasında Umut'un golü. Kadıköy'de yine geri düşüş. Her maç gol yeme sorununa, sadece bir maç sonra geri dönüş.

Kameni'ye baktınız mı golde? Kaleci, vuruş anına kadar ayakta kalır. Yenmeyecek bir gol mü? Hayır, karşı karşıya kalmış sonuçta, kurtarıştan daha fazla yeme olasılığı var. Var ama böyle değil.

Eyvah diyenler Ozan'ın Valbuena asistli golüyle, en azından ikinci devreye de berabere başlayacağız diye umutlanıyorlar muhtemelen. Şu, rakip sakatken topu dışarı atma konusuna da geleyim golle birlikte.

Valbuena 10. dakikada rakip sahadaki bir pozisyonda (faul olup olmadığı ayrı konudur) yerde kalıyor. Yüzüne gelen bir darbe ile dudağında kanama oluyor. Bu sırada ne hakem (kafaya gelen darbelerde oyunu durdurması gerek) ne yardımcıları bir tepki veriyor ne de Kayserisporlu oyuncular topu dışarı bırakıyorlar. Hatta, Valbuena Kayserispor teknik direktörüyle bu konu nedeniyle bir tartışma yaşıyor. Peki bunlar olurken ağzını açmayanlar neden Ozan'ın golünde delleniyorlar? Beşiktaş'la Kadıköy'de oynadığımız maçta ceza alanında yerde yatan Cenk'le ilgilenen Kameni'nin kalesinde olmadığı gören Caner 50 metreden gol atmayı denedi yahu. Ağzınızı açmadınız.

Ve evet, Fenerbahçeli oyuncular o pozisyonda, her şeye rağmen, topu dışarı atmalıydı. Golün nedeni kesinlikle Deniz'in yerde kalması olmamasına rağmen. 

Başladığı gibi 0-0 olmasa da beraberlikle tamamlanan ilk yarı. Aynı kadroyla ancak hızlı başladığımız bir ikinci yarı. Gayet istekli, Kadıköy'e yakışan bir oyun. İlk golde büyük hatanın sahibi Roman, bizim ilk golümüzün sahibi Ozan'ın asistiyle galibiyet golünü de atıyor. Skor bizde, oyun bizde. Her şey güzel.

Arada şunu yazmadan edemem. 50'de Janssen'in nehis şutu ve Lung'un şık kurtarışı var. Bu pozisyon sonrasında maçın spikeri Melih Şendil "Janssen'in Tottenham'dan bildiğimiz golleri gibi" bir laf ediyor. Aşağıdaki videoda Janssen'in Tottenham formasıyla attığı 6 golü bulabilirsiniz. 4 tanesi penaltıdan ;)
Bunu neden belirtmek istedim? Futbolu bilmeyen sadece taraftar değil. Anlatanlar da kara cahil.

Devam ediyorum. Gol sonrasında da takım devam ediyor. Lung'un nefis kurtarışı sonrasında bu defa Josef'in müsait pozisyondaki şutu kaleyi bulmuyor.  Ama Valbuena'nın direkten dönen topunu tamamlayarak skoru 3-1'e getirmek de Josef'e nasip oluyor. Her şey iyi gidiyor. Hele 66'da bir akınımız var ki dantel gibi işleyerek süzülüyor takım. Önce Valbuena'nın kanat değiştiren pası sonrasında Isla'nın, Janssen'in tüm defansı taşımasıyla bozduğu dengesinden yararlanması, o boşluğa bindiren Ozan'ı görüşü, Ozan'ın şık ama isabetsiz plasesi. İstenen güzel oyun biraz bu galiba. 

Lakin biz Fenerbahçe'yiz. Sonrasında Neto'nun kaçmaya çalışırken göğsüne çarpan top rakibin ikinci golü oluyor. Stressiz maç bize uygun değil zaten.

70'de maçın kırılma anlarından birisi daha yaşanıyor. Kana Biyik'in ceza alanında Janssen'in alt baldırına basması penaltı ve kırmızı kart. Penaltıyı gole çevirdiğimizi, rakibin de kalan 25 dakikada 4-2 yenikken bir kişi eksik oynadığını düşünün.

Stres seviyemiz 72'de Kameni'nin boşa çıkışıyla tavana vuruyor ve yine Kameni'nin kendi hatasını telafi etmesiyle biraz azalıyor. Kayserispor beraberlik için daha fazla yükleniyor. Ozan (galiba sakatlık nedeniyle) çıkıp da Topal girince anlamsız bir geriye yaslanma başlıyor.

Yine de bu süre içinde, beraberlik için yüklenen Kayserispor'un boşalttığı alanlarda cirit atıyoruz. Sorunumuz sezonun başından beri olduğu gibi bunları değerlendirememek. Zira Valbuena, Giuliano, Jansenn topla fazla oynadıkları, Dirar ise bir türlü isabet sağlayamadığı için olgun atak yapamıyoruz. 82'de oyuna giren Alper. Giren oyuncu doğru zira alıp gidecek, defansın arkasına sarkacak bir o var tüm kadroda. Valbuena'nın çıkması tartışılır. Ben yanlış olduğunu düşünmüyorum zira oyundan çıktığı 82'ye kadar çok efor harcamış ve hepsinden öteye hakemin toleranslı yönetimi sayesinde dayak yemişti. 

Kana Biyik , oyundan atılmadığı dakikadan maçın sonuna kadar en az 3 tehlikeli kanat akınımızı engelliyor, en önemlisi 84'te Janssen'in kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda araya girerek net bir gol pozisyonumuzu engelliyor. Sahada olmaması gereken Biyik. Ama sahada.

Her maçta olduğu üzere hakemler de hata (ben bazılarının kasıtlı olduğuna inanıyorum) yapıyor.  Hakem maça 4 dakika ekliyor. Hemen sonrasında Giuliano, fişi çekecek pozisyonda topu çerçeveye atamıyor.

+4 bittikten 1 küsur dakika sonrasında, kazandığı bir faulü etkili kullanan konuk ekip, beraberlik golünü buluyor. Defansın yerleşimi o dakika için skandal. Lakin işin en acı yanı, asisti yapan kişinin yine Kana Biyik olması. Yani 70'i dakikada oyundan atılmış olması gereken oyuncu.

Hakem yönetimini kenara koyalım. Evet aleyhimize çok kritik bir hata yaparak oyunun seyrini değiştirdi. Fakat görmemiz gereken çok önemli bir şey var, o da ne kadar kırılgan olduğumuz. Hakem hatalarını (kasıtlı olanlar da var) yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz. 3-1'i yakalamışken skoru arttıramamak, aynı geçen hafta 10 kişi kalıp kapanan Galatasaray'a karşı pozisyon bulamamak kadar kötü. Valbuena'nın çıkışı sorun değil, takılmayın. Sorun Dirar'a bu kadar tahammül edebildikten sonra 90+'da yerine İsmail'i almakta. Ne alakası var Allah aşkına? Evet stresli bir maç, rakip kaybetmişken kazanmak gerek. Lakin panik neden? Bunu engelleyecek olan kim?

Sezonun kırılma noktasında kırıldık. Böyle şanslar ne zaman geçecek elimize, hatta geçecek mi belli değil. Günü kurtarmaktan sezonu kurtarmaya fırsatımız kalmayacak gibi.