Fenerbahçe, rakiplerinden farklı olarak tribünlerinde küçüklü büyüklü farklı gruplar bulunduran bir yapıya sahipti. Sahipti çünkü artık bu çeşitlilik tribünlerde değil. Tribünler oraya taraftardan çok müşteri ve bunların ne yapacağını yönetecek bindirilmiş kıtadan oluşuyor artık.
Bu gruplar, tribünleri bilenlerin de onaylayacağı şekilde, Aziz Yıldırım'ın uzun yıllar tek başına daha sonraları maşalar vasıtasıyla kullandığı daha sonra bitirmeye çalıştığı GFB'nin önderliğinde hareket ederdi. Bu işin başlangıcı 2000 yılı sayılabilir. GFB isminden bahsediyorum. Dernekleşmesi, bir logo ile kendisini ifade etmesi ve hepsinden öteye ailenin kayrılan (en hafif tabirle) yaramaz çocuğu olması o tarihlere uzanır. Maraton tribünün tuvaletlerinin işletmesinden tutun da bugün başkaları için devam eden bilet dağıtımları gibi. Misal Nani'nin imza töreninde saha içinde AGFB'den birilerinin bulunmasına laf edenler Ortega'nın imza töreninde saha içinde GFB'den birilerinin bulmasını gözardı ederler belki de bilmezler, konuşmak için konuşmaktadırlar.
GFB'yi "yaratan" bu kadar büyümesine neden olacak ayrıcalıkları veren elbette Aziz Yıldırım ve yönetimleridir. Sporcularla içli dışlı olmalarını engellemeyen, onlardan fayda sağlamalarına susan o ve yöneticileridir, daha sonra (haklı veya haksız) kızıp bitirmeye çalışan da. İşin komik tarafı GFB tarafından şiddete maruz kalmış, haraç kesilecek raddeye gelmiş olan bazı ufak tribün grupları bile Aziz Yıldırım'a olan (haklı veya haksız) nefretleri yüzünden GFB'nin yanında olmuştur.
Daha sonra "teşbihte hata olmaz" iti ite kırdırma taktiğiyle, hatta aynı grubun içinden çıkanlarla, başına bir A koyuverip tribünleri bir de şiddet olarak bölmüştür başkan. Buna alet olanların bir kısmı maddi manevi yarar peşinden olanlar bir kısmı ise yukarıda belirttiğim şekilde (haklı veya haksız) Aziz Yıldırım'dan nefret edenlerin mantık dışı hareketleridir.
Yaratıcısının götünü ısırmamış Frankenştayn yok, olmayacak da. Sonuçta canavardan bahsediyoruz. Bugün GFB yarın AGFB olur, sonraki B C D diye devam eder. Sorun tribünlerin bağımsızlığını kaybetmiş olması, bağımsız olanların ya mantıksız davranmaları ya da Aziz Yıldırım'ın tribünü dizayn ediyor olmasıdır.
Tribünde müşteri vardır ve onu yönlendirecek bindirilmiş kıtalar. Takım da eskisi gibi olmayınca tribün içten gelen bir tepkiyle patlama yapamaz haldedir. Ancak başlatılacak bir tezahürata yarım yamalak eşlik ve bolca küfür hem de kendi evladına küfür halinde bir devinim sürer.
Sözün özü şudur. Münferit olunuz. Tribünde başlayan süren sürecek nice dostluklar var ortak sevdamız sayesinde. Lakin unutmayınız bu dostlukların dahi mevcudiyet nedeni Fenerbahçe.
O olmazsa belki tanışmaz dost dost olamaz/kalamazdınız. Hepsinden önemlisi kesinlikle ve kesinlikle bu işten para kazanılmazdı.
Fenerbahçe tek. Onu sevin, ondan yararlanmayın.