BEŞİKTAŞ 3-2 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA HALİS MUHLİS

 

Oyundan başlamak istiyorum ama oyunu engelleyenler varken sahada bunu yapmam mümkün değil. İşin trajikomik yanı, oyunu engelleyenlerin saha Beşiktaş formasıyla çıkan rakip değil, oyunu adil şekilde yönetmekle yükümlü olan hakemler olması. Şaşıracak bir şey yok aslında. Bunu defalarca gördük yıllardır. Daha bir hafta öncesinde de. Sıcak sıcak duruyor kenarda Bursaspor maçındaki hatalar. Başlıyorum.

FENERBAHÇE 2-1 BURSA, MAÇTAN SONRA KISA KISA


"Yarın hemen unutulacak. Kendimizi bu konuda hırpalayıp, moralimizi ve motivasyonumuzu bozmanın anlamı yok. Bütün ülke görüyor

YAZMAMAK OLMAZ


"Gazete haberlerini yolladık" diyor. "Bence şike yoktur" diye ekliyor. "Basın toplantısında yoktum" diyor fotoğraf gösterilince "Ben konuşmadım". Anında satıyor Mehmet Ali Aydınlar'ı.

FENERBAHÇE 1-3 MOLDE, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Olsaydı diye başlayayım, olandan devam edeyim. Başlangıçtaki, tribünle birlikte konulan baskı sonuç verseydi elbette şu an belki de galibiyeti hatta farklı skoru konuşuyor olacaktık. Söylemek istediğim şu, tepkiler gereksiz şekilde abartılı. Hem iyi hem kötü tepkilerden bahsediyorum. Şu andaki tepkiler, Nani ile van Persie geldiğinde Avrupa Şampiyonu olduk sananların tepkisinden farksız. Maça gelelim.

KASIMPAŞA 0-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA GERÇEKTEN KISA KISA


Hani şirket kötü yönetiliyor diye yönetim bir firmayla anlaşır. O firma da gelir 2-3 ay kalır, süreçleri öğrenir, yazar. İşleyişin düzelmesi için yenisini yazar. Hani o 2-3 boyunca şirkette ayak altında dolaşan, bir boktan anlamadığı halde o süreci yazacak olan çuçumay vardır. İşte maçın hakemi oydu dün. Başarısız, beceriksiz, rezalet. Nasıl oldu da Veysel'in küfrünün cezasını verdi, büyük soru işareti.