FENERBAHÇE 2-1 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA



Maç sonu sevinciyle mi başlasam bilemedim ama Cüneyt Çakır'a olan nefretim her geçen gün büyüyor. Riera ve Melo maçı kart görmeden tamamladılar. Kartsız yahu, kart görmediler. İlk yarıda 3 gol atılmış, sakatlıklar, kavgalar var saha içinde, eklediği süre 1 dakika. Evet sadece 1 dakika. İkinci golümüzden sonra 9 kişiyle kendisine yapılan şiddetli itirazda bir kişiye bile kart göstermedi.


Maça geçelim. İki takım, birisi şampiyon diğeri ikinciliği garantilemeye çalışıyor. Şampiyona verilen taktik kısaca şöyle; "14 sezondur yenemiyorsunuz, bir kez daha yenilseniz ne fark eder? Çıkın, tribünleri tahrik edin, saha kapatma cezası alacak olaylara yol açın". Başka bir taktik olduğunu düşünmüyorum. İlk yarıda sahada yaptıkları, oynadıkları futbol demiyorum dikkat, sahada yaptıkları bunları düşünmeme neden oluyor. Kaleye ilk şutu 25. dakikadaki penaltı vuruşu. Sürekli zaman geçirmeye çalışan oyuncular, taç atışı için kenara gitmemeler, Muslera'nın aut atışlarında en az 20'şer saniye tüketmesi. Bunun dışında Eboue başta olmak üzere, Melo, Riera sonrasında Sabri'nin provokasyonları ortada. Hele hele bir de maçın galibiyetimizle tamamlanması sonrasında orta yuvarlakta yapılan sevinç gösterileri. Acizlik? Yakıştı mı? Evet, geçen 12 Mayıs'ta yaptıkları sonrasında normal.

Sürekli kontrolümüzde olan oyunda üstünlüğü ele geçirememek kötü. Volkan'a top ilk kez 8'de değiyor. Eboue'nin topla auta çıkıp sonra itiraz ettiği ve ilk kıvılcımı yaktığı an. Kısa paslarla gidiyoruz sürekli. Raul ve Emre yönlendiriyor takımı. Sow'un üst üste 2 gol denemesi sonuç vermiyor, 10'da. İlkinde bir ortaya vurduğu kafa, ikincisinden Emre'nin Melo'dan söktüğü ve kendisine verdiği pasta auta vurduğu şut. 24'te ilk akınlarında hakeme fırsat veren bir pozisyonda penaltı kararı geliyor, 0-1. Elle oynama var mı? Evet. Çok ucuz bir değil mi? Evet.

Yine geriye düştüğümüz bir maç. Sıkıntı yok. Aynı oyuna devam ediyoruz, Galatasaray da yaptığı şeyi tekrar ediyor. Uyutma taktikleri bazen tutuyor. Oyunu soğutmayı başarıyorlar. 28'de Riera'nın kendisini yere bıraktığı pozisyonda Raul deliye dönüyor, biz de. Hakemi aldatmaya yönelik hareket, sarı kart olmalı. Hakem eyyamcı olunca görülmüyor bunlar. Baskımız devam ediyor.

Saakatlıktan yeni çıkmış iki orta saha ile oynuyoruz. Raul da Emre de tm performans gösteremiyorlar. Ancak kaliteleri müthiş. Topal da iyi oynuyor. 33'te topu sağ kanata çevirip Gökhan'ın ortası Webo'nun kafasıyla beraberliği sağlıyoruz. Topu Gökhan'a verip ceza alanına giren ve golü atan Webo. Bir çeşit verkaç aslında golün son kısmı.

Gol tribüne de moral getiriyor. Takım da kendisine daha çok güvenerek oynuyor. Hemen sonrasında da galibiyet golü geliyor. Emre göbekten bindiriyor, Webo'nun önüne bırakıyor topu. Webo önünde kendisini yere bırakan Eboue'nin yanından galibiyet golünü yazıyor. Maçtan önce Nuri'ye diyorum ki "99 Deivid de Souza'ydı değil mi?" "Evet" diyor. "O zaman onun anısına atsın Webo". Mahçup etmiyor ihtiyar. Gol sonrasında Cüneyt Çakır kendisine itiraz eden Galatasaraylılara izahat yapıyor nedense. İlginç. 40'ta Riera Webo'yu formasından tutup çekiyor. Karar faul ama sarı kart yine yok. Eyyamcı Çakır sayesinde sahada Riera. İkinci sarı kartı da görmüyor. Kullandığımız serbest vuruşta Gökhan ters bir vuruşla topu kendi kalesine gönderiyor ancak Muslera'nın üzerine. Gökhan gerçek Fenerbahçeli olma niyetinde ama kalitesi o topu köşeye atacak kadar yüksek değil ;)

İlk yarının sonlarına doğru 56/44 topla oynama oranları. Kontrol bizde sürekli. 44'te Topal'ın orta sahada kaptığı topla yaptığı 50 metrelik koşu sonrasında çaprazdan yaptığı sert vuruşu kaleyi bulmuyor. Çakır ilk yarıya sadece 1 dakika ekliyor. O sırada Yobo'nun hatasından bir tehlike yaşanıyor ancak ofsayta takılıyor Burak.

İkinci yarı aynı şekilde başlıyor. Sanki yenik değilmiş gibi rölantide oynayan/oynar gibi yapan Galatasaray, farkı arttırmaya çalışan Fenerbahçe. 54'te Webo ile çok net bir pozisyon yakalıyoruz Muslera başarılı, korner. 57'de Riera bu defa Topal'a dirsekle müdahalede bulunuyor. Çakır 3. sarı kartı da yiyor, uyarı geliyor bu defa. 58'de Topal'ın Selçuk'la mücadelesinde Selçuk'un kendisini yere bırakmasına yardımcı daha yakın pozisyonda devam kararı vermesine rağmen faul çalıyor. 60'ta oyundan çıkmadan hemen önce orta sahada Melo tarafından kasıtlı bir faulle durduruluyor. Çakır faulü veriyor ama kart yine yok. İkinci golün asistini yapan Emre kaptanlık pazubandını Volkan'a yerini Salih'e alkışlarla bırakıyor. Salih 64'te Melo'ya yaptığı faulde kart görmüyor. Çakır utanmış mı hatayı hatayla mı telafi ediyor belli değil. 65'te Raul sakatlanıyor. Bu sezon 60. maçını oynayan Fenerbahçe'de fiziki sorunların ortaya çıkması normal. Raul sedyeyle çıkıyor yerinde Caner.

Orta sahanın neredeyse tamamen değişmesi biraz bocalamamıza neden oluyor. Uzun amaçsız toplarla oyunu sürekli rakibe bırakıyoruz. Ani çıkışlar peşindeyiz. Nitekim 68'de Sow'la yakalıyoruz hızlı atağı ama Gökhan yetişip ayak koyuyor. Atağın devamında Kuyt-Topal ikilisinin müthiş paslaşması sonunda yaptığı ortaya Caner vuruyor, Drogba çizgi yakınında topu ileriye vurmayı başarıyor. Oysa arkasında Webo var. Hemen devamında Kuyt'un ceza alanının çizgisinde Riera tarafından düşürülme sahnesini yaşıyoruz. Bu defa faul bile vermiyor Çakır. Aleyhimize çıkan penaltı kararında robot gibi davranan ve pozisyonu süzmeyen Çakır burada yorum yapıp, çelme değil takılma diyor sanırım.

74'te Sabri giriyor oyuna. Beraberlik gelirse üçlü çektirecek adam lazım, doğru değişiklik. 75'te Sabri kısa bir şov yapıyor Hasan Ali'nin üstünden düşüp. Aykut kocayı da güldürüyor sağ olsun. Ancak son dakikada tepkileri yine üzerine çekecek ve biz daha bunu bilmiyoruz.

Sonra Webo sakatlanıyor ve yerini Topuz'a bırakıyor. Oyundan çıkarken hızlı davranmasını isteyen Çakır acı acı güldürüyor. 78'de müthiş bir akın gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 10 pas yaparak ceza alanına giriyoruz, Sow kendisine yapılan ortaya iyi vuramıyor.

82'de Galatasaray beraberlik golüne çok yaklaşıyor. Neredeyse tek organize ataklarında Droga'nın kafayla alt pasa indirdiği topa Burak vuruyor, kaleyi bulamıyor. 84'te Riera sol kanatta bir akını başlatan Kuyt'u biçiyor, Çakır avantaj işareti yapıyor, atağı kesmiyor. Ancak bu defa orta sahada Gökhan Salih'i biçiyor. Gökhan sarıyı görüyor ancak Çakır Riera'ya kart göstermemek için yemin etmiş. Atağında devamında Sow'un şutu direkten geri geliyor, Kuyt tamamlıyor ancak Muslera müthiş bir refleksle topu kornere çelmeyi başarıyor. 87'de Yobo kenarda tedavi olurken müthiş bir baskınla geliyor rakip, Burak'ı defansın arkasına sarkıtıp Volkan'la karşı karşıya bırakmayı başarıyor. Ancak bu defa müthiş kurtarış yapma sırası Volkan'da, beraberliğe izin vermiyor.

Sonra Çakır 5 dakikayı işaret ediyor uzatma olarak. Tam rezalet. Zor geçecek bir süre. O anda olanlar oluyor. Sabri Volkan gerginliği başlıyor. Volkan'ı durduramıyor kimse. Olaylar bittiğinde Volkan ve Sabri kırmızı kartla kenarda, Hasan Ali başına gelen yabancı cisim yüzünden yerde, Topal da eldivenlerle kalede. Volkan sahadan çıkarken Drogba'nın olayları büyütmeye çalıştığı gözden kaçmıyor. 96'da Melo Sow'a havada diziyle giriyor. Faulü çalan Çakır kartını yine kullanmıyor. Birisi Riera ve Melo'ya kart gösterme demiş sanırım. Son anlarda bir serbest vuruş öncesinde Ambramat Kuyt'ı iterek yere düşürüyor. Bu defa kırmızı beklenirken sarı geliyor. 99'da Riera bu defa Gökhan'a bir hava topunda dirsek vuruyor. Faul var ama kart yine yok.

Ve nihayet maç sona eriyor. Biz seviniyoruz zira 1999'dan bu yana en kötü sonucumuz beraberlik düşman kardeş karşısında Kadıköy'de. Seri daha da uzuyor. Biz takımı tribünlere çağırıyoruz. O sırada Galatasaraylılar Melo'nun önderliğinde orta yuvarlağa doğru koşuyorlar. Benim gözümün önüne geçen yıl geliyor hemen. Polisleri arıyor gözüm. Hani geçen yıl maçın bitimine 10 dakika kala saha kenarına konuşlanan 50-60 polis vardı ya maç biter bitmez sahaya dalıp Galatasaraylıları çembere alan. Kimseler yok. Galatasaraylılar kutlama yapmaya başlıyor.



Eziklik. Ezeli rakibine yenildiğin bir maç sonunda saha ortasında sevinç gösterisinin tek açıklaması var, provokasyon. Ama komik duruma düşüyorlar. Sahada atamadığımız farkı kendilerine atıyorlar. Camialarını utandıracak bir golü kendi kalelerine atıyorlar. Sosyal medya yıkılıyor. Ortayı yapmışlar goller üst üste geliyor. Fenerbahçe kazandı sahanın ortasında dansöz oynattı diyenler, beraberlikle üçlü çektirenler yenilgide oynar diyenler. Eeee orta gelmiş goller üst üste.

Sonra acı haberler geliyor üst üste. Önce stadyumda kalp krizi geçiren bir taraftarın öldüğünü öğreniyoruz, Allah rahmet eylesin. Sonra daha büyük bir acıyı yaşıyoruz. Galatasaraylı taraftarlar tarafından kıstırılıp bıçaklanan Burak Yıldırım isimli bir taraftarımızın öldürüldüğünü haberi geliyor. Kalpler buz kesiyor. Sosyal medyada bununla dalga geçen çokbabalıları görünce kuduruyor insan. Maç bitiyor, kazanan, kaybeden var, ikisi de seviniyor. Ama hayatı bitenler var. Hem de öldürülerek biten var. Neye hizmet ediyorsunuz?