FENERBAHÇE 2-0 AKHİSAR, MAÇTAN SONRA KISA KISA


















Öncelikle şunu yazayım, evet iyi futbol istek ama galibiyet lazım ilk olarak. Ve mücadele. Maçın ilk yarısında ailece yapılan pres ve kazanılan topta taraftarın verdiği desteği hatırlayarak, delicesine bir mücadele. Tuncay Şanlı'nın söylediği üzere "kötü oynayabilirsiniz ama kötü koşamazsınız". Mücadele ilk şart. Ve bunu yapan oyuncuya tepki verenlere de ıslak odun.


Çok ciddi bir orta saha sıkıntısı var. Emre, Topal, Salih sakat. Orada oynayabilecek oyunculardan Mehmet, cezalı olan Gökhan'ın yerine sağ bekte, Selçuk kenarda, Raul ve Baroni sahada. Bunu neden yapar bir teknik direktör, düşündünüz mü? Önce dizilişe bakalım.

Volkan
Topuz . Bekir . Egemen . Ziegler
Raul . Baroni
Kuyt . Sow . Caner
Webo

Saha içine 3 adet oyuncu değişikliği ile müdahale şansı olan bir teknik direktörün, farklı yerlerde oynayabilen oyuncuları seçmesi, müdahale şansını arttırmaz mı? Gerekirse Mehmet'i merkeze ve ortanın sağına alabilirsin, merkeze alırsan Baroni'yi ileri gönderebilirsin. Bunun gibi varyasyonlarlar elinin altında olur.

Peki sırıtan neydi? Öncelikle Sow. İlk yarıdaki iki pozisyonunda da oynadığı bölgenin ofansif aksiyonlarını doğru yaparak yer alabildi. Ancak bölgenin defansif aksiyonlarında hem duruş hem de pozisyon alma sıkıntısı çekti. Tolere edilebilir mi? Elbette. Ancak Baroni'nin belki de planlanmış olan çıkışlarına engel oldu masanın bir ayağının oynak olması. Çok geriye yaslanır bir görüntü sergiledik. Bunda çok koşan ancak üretemeyen Caner'in de etkisi oldu elbette. Ve Akhisar'ın kalabalık tuttuğu orta sahasının. Uzun toplarla çıkma zorunluluğunu getirdi bir süre bu takıma. Akhisar'a karşı maçın ilk yarısında Volkan'ın degajlarıyla çıkmaya çalışmak? Pozisyonlar azdı, atılan gol de verilmeyince sıkıntılı bitti devre.

Yardımcının golü görmesi mümkün değil, görmediği bir şeye de karar veremez, hak veriyorum. Zira son defans oyuncusunun hizasında olmak zorunda. Eyvallah. Ancak aynı yardımcının ikinci yarıda avuta çıkmış bir Akhisar akınında hem de çizgide durmasına rağmen devam kararı vermesi ve Stoch'un rakibinden kapıp vücudunu kullanarak avantaj sağladığı pozisyonda tartışılacak bir faul kararı vermesi ve bir de sarı kart istemesi (verdirmesi) asıl facia. Kötü niyetli. Yani verilmeyen golde çizgide olsa bile golü verip vermeyeceği tartışılır. Sıkıntı da burada zaten, güven vermiyor.

Bir de soru oyuncu sakatlanıyor, neden sahanın dışına alınıp yapılmıyor tedavisi? Al kenara, oyunu  da hızını da kesme. Tedavi olsun. Eğer zaman geçirmekse amacı, amacına ulaşmasın. Belki bir daha numara da yapmaz. Neden illa saha içinde 1-2 hatta bazen 3 dakikalık tedavilere izin veriliyor?

Devam maça. Devrenin hakemin vermediği gol nedeniyle 0-0 tamamlanması aslında iyi oldu zira tepkiler hakeme yöneldi. Yoksa takımı ıslıklayacak bir sürü seyirci mevcuttu. Nitekim ikinci yarıda oyundan çıkan Caner'e verdiler tepkilerini. Taraftarsın güya, madem kötü oynadığını düşünüyorsun, adam çıkıyor işte, sevin kurtulduğuna ;)

İkinci yarıda çok şey değişmedi. Sabırla, gol anını bekledik. Nitekim sahanın iyilerinden Topuz'un ortasında Webo'nun golü rahatlattı takımı. Bu dakikadan sonra pas trafiği rahatladı, pozisyonlarımız gelmeye başladı. Ancak golü bulamadık. Neden bulamadık? Bazen yanlış pas tercihleri, bazen hızlı oynayamama gibi etkenler oluştu. Akhisar'ın direkten sekip autu bulan kafa vuruşu dışında da pek heyecan olmadı. Sow'un golü kaleci hatasından kaynaklandı elbette. Ancak Sow'un çabukluğu, dar açıdan net vuruşunu ve mutlaka Orhan'ın akıllı uzun pasını takdir etmek gerek. Oğuz geç çıktı ama akıllıca bir hareket yapıp son dakikalarda kırmızı kart görmedi. Akhisar'ın rakibi Fenerbahçe değil, ligde kalmak için mücadelesini tam kadro sürdürmek gerek. 0-1 yenikken anlamsız bir kart görmek istemedi Oğuz haklı olarak.

Çok farklı kazanacağımızı düşünenler biraz hayal kırıklığına uğramış olabilir, futbol da çok tatmin etmemiş olabilir. Hedef galibiyetti, hedefe ulaşıldı. Hem de 4 gün sonrasında oynanacak bir Lazio maçı varken, bu galibiyet -nasıl gelirse gelsin- önemliydi.