FENERBAHÇE 1-3 ANTALYASPOR, MAÇTAN SONRA KISA KISA



Evet ligin iyi takımlarından birisine yenildik. Evet liderle aynı puandaki bir takıma yenildik. Evet takım omurgasını bozan önemli eksiklerimiz vardı. Ve evet tam 47 maçlık seri sona erdi. 

Öncelikle bu seriyi bize yaşatan herkese teşekkür etmeyi bilmek gerek. Ve sonra da ne yaptık ne yapabilirdik ona bakmak gerek. Yenilgiden dersi biz çıkaralım önce.
Volkan
Gökhan . Bekir . Serdar . Hasan Ali
Baroni . Selçuk
Krasic . Kuyt . Caner
Sow

Dizilişi 4-2-3-1 olarak kurdum ama daha önce de bir çok kez söylediğim üzere, dizilişler kağıt üzerindedir, sahadaki durum oyuncunun karakterine göre değişir. Maça ileride basarak başladık. İleride yaptığımız baskı hem rakibin gelememesine hem de dengesiz yakalayacak pozisyonlar üretmemizi sağlayacaktı. Bir süre yarım yamalak da olsa hayata geçti. Ancak hiç pozisyon üretemedik neredeyse. 12'de duran top organizasyonunda Sow'un kafa vuruşu direği yaladı. Kötü bir vuruştu, yanında 3 tane tane arkadaşı vardı ve daha uygun durumda olan da vardı. Olmadı. Sow'un Hakan'a faul yaptığı gerekçesiyle verilmeyen bir gol var. Faul anında Deniz tarafından itildiği için Hakan'a çarptığını kimse konuşmaz ayrı konu. Yaklaşık 35-40'a kadar, defansın göbeğindeki uyumsuzluk ve sahadaki yaratıcı oyuncuların aksaması nedeniyle vasat ama kontrolü rakibe vermeyen bir oyun vardı sahada. Yeter mi? Yetmedi.
Nitekim sadece 5 dakika içinde, stoper ağırlıklı hatalarla 2 farklı geriye düşerek, soyunma odasına moral bozukluğuyla gittik. Bence devrenin hakkı bu değildi ama futbol bu, haktan adaletten çok bahsedemiyorsunuz.
İkinci devreye, fiziki mücadeleyi arttırarak çıktık. Bunun yararları ve riskleri mevcut. Eğer ki sadece kadın ve çocuklardan oluşan bir seyirci topluluğu olmasaydı, takımın koyduğu bu büyük baskıya tribünler de ortak olur ve muhtemelen bu baskı beraberliği getirirdi. Olmadı. Sow'un şutu direğe takılmasa, taraftarın varlığı olmadan da beraberlik gelecekti. Fakat bu temponun bir de sonrası var. Risk de burada doğuyor zaten. Bu riski azaltmak için Aykut hoca, iyi bir gününde olmayan Krasic'i Stoch'la değiştirdi. Stoch sola, Hasan Ali'nin önüne geçerken, Baroni sağa, Caner göbeğe geldi, Kuyt forveti ikiledi, yani daha çok 4-4-2'ye benzer bir hal aldı takım . En azından taze kuvvet olacaktı Stoch hücumda. Ancak o da bekleneni veremeyenlerden birisi oldu dün akşam. Baskımızın azaldığı dakikalarda gücümüzün düşmesiyle birlikte Aykut hoca bu defa göbeği takviye etmek için Salih'i oyun alıp, Caner'i sol beke çekti. Bunlar mantıklı hamlelerdi aslında. Fakat ben, topu rakip alana yığmak ve karambole açık oyunda Semih'i daha erken bekliyordum. Ancak bir tane antrenman izlememiş, oyuncuların ne durumda olduklarını bilmeyen bir kişi olarak yazdığımı da unutmuyorum. Bunları en iyi bilen teknik direktördür elbette.
Bu düşüş anlarından bir tanesinde, artık topyekun gol için bastırırken, saha için lideri eksikliği nedeniyle akılsızca bir gol yedik. Evet Salih'in hatası var, o pozisyonda top ikilenmez, bir şekilde gerekirse taca atılsa bile rakibin ayağına teslim edilmez. Ancak böyle bir baskı anında da bu kadar önlemsiz kalınmaz. Genelde hızlı oyunculardan birisi (genelde hızlı olmaları nedeniyle bekler tercih edilir) hızlı çıkışları engellemek için göbeğe yaklaşarak, bekçi görevi yaparlar. Bizim beklerimizden birisi ön direk organizasyonu için rakip ceza alanında bulunurken diğeri de korneri atıyordu. Bu nedenle Salih'in yanında ancak çok uzakta duran Stoch vardı. Bu gol bir takım yerleşimi hatasıdır. Tek başına Salih'e mal etmek yanlıştır. Ancak Salih'in hatasız olduğunu söylemek de abartıdır. Her şeyi abarttığımız gibi bunu da abartıyoruz. Bu çocuğu hiç izlemeyip, oynatmadığı için Aykut hocaya kızanlar gibi, bu hatanın tamamını Salih'e yazanlar var. Yazık.
Genel sıkıntı, Raul gelmeden önce anlattığım sıkıntı. Blokların bağlantısı yok. Beşiktaş ve Borussia maçlarına tatmin edici umut veren oyunun sahibi takımdan omurgayı oluşturan 3 önemli oyuncu sakat, Yobo, Raul, Topal. Bunları unutmamak gerek. Hepsinin tüm sezon oynama gibi bir garantisi yok elbette ama aynı anda sakatlanmış olmaları da talihsizlik, unutmamak gerek.
Ne olacak? Yine diken üzerinde bir iki hafta geçireceğiz. Akhisar deplasmanı önemli, Ege taraftarı bağrına basmalı takımı. Kazanılacak 3 puan, zirve grubuna tutunmamızı sağlayacak. Ve yine hafta içinde oynanacak olan AEL Avrupa Ligi maçı da çok önemli. O maçı kazanıp gruptan çıkmayı neredeyse garantilemiş olacağız.
Bir iki notum da dünkü tribünlere, iyisiniz güzelsiniz ama zarar veriyorsunuz. Söylediklerinizin sonucunu hiç düşünmüyorsunuz. Bilinçsizsiniz. Aykut Kocaman'ı istifaya davet edenlerin (dün tribünde veya evinde olanlardan bahsediyorum, kadın taraftalar değil sadece eleştirdiklerim) mantığını anlamıyorum. Nedir alternatifiniz?