MİLLİ TAKIM MESELESİ HAKKINDA BİR İKİ KELAM



Birincisi takımın patronu Abdullah Avcı. İkincisi de kadroyu kendisi kurar. Yani o aday kadroyu açıkladığında Emre'nin veya başka bir oyuncunun milli takıma neden alındığını sorgulamadan, Selçuk'un ya da başka bir oyuncunun neden oynatılmadığını sorgulamak samimi değil. Emre'nin durumu ortada. Fenerbahçe'ye gelmeden de, geldiğinde de, oynadığında da fikrim hiç değişmedi. Sahada futbol adına yaptıklarını tartışacak kadar kör değilim. Eğer, evet eğer, oyuna verdiği ciddiyeti, kendi kontrolünü sağlamakta da gösterseydi, hangi çapta bir oyuncu olabileceğini tartışmazdık, değil mi? Yani sadece Bayern ve Real Madrid kariyeri nedeniyle Hamit'i başımızın üstüne koymanın anlamı yok. Kalkı ki yedek kulübesinde hemen yanında oturan Nuri Şahin'in, yarı futbol yaşamındaki takımları sayalım mı?

Dön o ana. Emre golü attıktan sonra klasik sevincini yaşamamış, suratındaki öfke ifadesiyle, saha içindeki tüm oyuncuları yedek kulübesine doğru çağırarak, büyük bir hırsla koşuyor. Belli işte durum. Hocalarına yapılan haksız eleştiriye tepki verecekler. Katılırsın katılmazsın, bir ayağa kalkar gidersin üyesi bulunduğun takımdaki arkadaşlarının yanına. Gitmiyorsan zaten artık sadece fikren değil cismen de o takıma ait hissetmiyorsundur kendini. 
Emre ayıp etti diyen, Emre'yle aynı fikirde olanlara da ayıp etti der, normal. Ama Emre'nin bu hareketi karşısında Hamit'in bence doğru olmayan tepkisine tepki verene ayıp etti demek? Bu da ayıp. Bence tabi.
Emre'nin Hamit'i hedef gösterdiği falan yok. Hamit kendisi hedef tahtasının ortasında kalıyor. Bıraktım Emre'yi, golü Arda'ya attırdım. Emre yok. Arda koşuyor hocaya, yadek kulübesine, arkadaşlarını çağırıyor. Suratında da öfke ifadesi olmasın hatta, gülerek gitsin. Hamit ayağa kalkıp katılacak mıydı o sevince? Bunun yanıtını verin kafanızda sonra asın kesin sıkıntı yok. Ben Hamit'in Emre'nin uzatıp yanına gitmemesi halinde de veya oradaki kahramanın Emre değil de Arda olması halinde de Hamit'in ayağa kalkıp o sevince ortak olmayacağını düşünüyorum. Yani hedef gösterilen değil hedefin ortasında bulunmayı bilerek ya da bilmeyerek seçen Hamit'tir diyorum. Üzgün olduğu için gelmemiş olabilir, Avcı'ya tepkiden gelmemiş olabilir. Ama eğer Emre'yi sevmediği için gelmemişse, o yedek kulübesinin son damlanın damladığı yer olmaması gerek bence. Soruyorum size yukarıdaki olasılık halinde, basın takım tüm kadro gole sevinirken Hamit'in fotoğraflarını çekmeyecek falan mı sanıyorsunuz?
Rakip takım futbolcusuna saldır emri veren bir Fatih Terim, peşlerinden koşan bir Emre, yolda kaçanlara tekme atan bir Şifo Mehmet gördük. O gün ayağa kalkıp atacaktık içerideki cerahati. Bugün başarılı olduğu için ki tartışılır o da, nedense herkese racon kesme hakkı kazanmış birisi var diyorsanız eğer, başarının kölesisiniz demektir. Başarsın sonra da becersin. 
Selçuk'la ilgili birkaç şey söyleyeyim. Evet 2 sezondur en değerli yerli orta saha oyuncusu, oynadığı takımlarda başarılı ve bu takımlara katkı sağlıyor. Kimse 2 yıl önce neredeydi diye sormasın, şu anda elimizde. Bence de kullanılmalı. Ama öncelikle hocasına kapris yapmamayı öğrenmeli. Bunun bir hata olduğunu fark etmeli. Fatih Terim'e yapamayacaklarını, ondan korktuğu için değil ona saygı duyduğu için yapamayacağını görmeli. Böylelikle milli takıma gittiği zaman da hocasına saygıyı elden bırakmamalı. Milli forma altında attığı gole sevinmeyen futbolcu, Emre'nin sevinç gösterisindeki davranışının abartılmasından çok daha fazla kaygı verici bence. Bir de teknik fikrim. Selçuk Dynamo'da arkasını toplayan Colman, Galatasaray'da da arkasını toplayan Melo'yla birlikte rahat oynuyor. Selçuk oyunu iki yönlü oynayabilen bir oyuncu olmasından çok 70/30 gibi hücum yönü daha ağır basan bir oyuncu. Bu nedenle nacizane fikrim, tartışılacak ikilinin Selçuk-Emre değil Topal-Emre olduğudur. Burada da her iki yönü eşit olan Emre'nin tercih edilmesi daha doğru olacaktır. En azından yarın futbol oynayamayacak yaşa gelene kadar.
Emre ile ilgili düşüncelerimi bilmeyen varsa aşağıdaki yazılarıma göz atabilirler.
 EMRE