FENERBAHÇE 2-3 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Kupa gitti, sağlık olsun. Konuşacak çok şey var elbette. Maç öncesinde sezonla ilgili bir iki kelam ettiğimde, hepimizin gördüğü sıkıntılardan bahsetmiştim. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok.
Rakip de görmüş nitekim. Sıkıntı kaybedilen maç değil. Bence sıkıntı, rakibin oyununu kabul etmek zorunda kalmamız. Sıkıntının mevcut halde çözülmesi için hemen çareler aranmalı. Hep söylüyorum, bu futbolcularla birlikte çalışan, yeyip içen ve hatta bazen yaşayan kişi biz değiliz. Dolayısıyla yapacağımız her türlü yorum ve eleştirinin dozu çok önemli. Saygısızlık yapmamalı.
Bugünün en önemli sonucu Volkan'ın sakatlanmış olmasıdır. Sahadaki sıkıntımızı biliyorduk. Cüneyt Çakır'ın da ne kadar eyyamcı ve Fenerbahçe düşmanı denebilecek yönetimler gösterdiğini. Sadece 9 gün sonra çok önemli bir deplasmana çıkacağız ve Volkan'la Gökhan'ın sakatlıkları, saha içindeki sıkıntılar ne duruma gelir?
Bu maça döneyim. Cüneyt Çakır'ın yönetimi. Takımlardan bir tanesinin seyircisi, bu takımın attığı ilk gol sonrasında oyunun oynanmasını engelleyecek şekilde sahaya müdahale etmiş, bu müdahaleye de 7 dakikalık bir uzatma veriyorsun ilk yarı sonuna ek olarak. Aynı takımın seyircisi ikinci yarıda atılan bir gol sonrası aynı boku bir daha yiyor. Aynı sıkıntılar yaşanıyor, aynı şekilde müdahale var sahaya. Bunun dışında ikinci yarıda ilk yarıya oranla yapılan 5 fazla oyuncu değişikliği, atılan 1 fazla gol daha var. Ve sen ilk yarıdan daha az bir süre koyuyorsun ek olarak. İkinci müdahalede soyunma odasına gitmesi gerektiğini geçtim farkındaysanız.
Engin Baytar denilen sevgili rakip oyuncu, ilk yarıda hakemi kandırmak amacıyla yaptığı hareketlerde kart görmüyor, rakibe yaptığı faullerde kart görmüyor, sonra topu rakibin üstüne fırlattığı için sarı kart görüyor. Benzer bir pozisyonda kaleci Yaşar'ın bir deplasmanda (sanırım Kocaelispor) penaltı verildikten sonra topu rakibinin suratına fırlatması ve kırmızı kart görmesini hatırlarım. Hatta kaleye Müjdat geçmiş, penaltıyı kurtarmış ancak erken hareket ettiği için penaltı tekrarlatılmıştı. Daha sonra sevgili Engin Baytar muhtemelen hakaret ettiği için doğrudan kırmızı kartla cezalandırılıyor. 
Hakan Balta Krasic'i biçene kadar Alex'i 3 defa anlamsız yerde faulle durduruyor. Bunlardan bir tanesi tehlikeli olabilecek bir atak. Bir tane uyarı almıyor. Krasic'i çok sert ve sakatlayıcı bir hamleyle indiriyor, kart görmüyor. Bunun karşılığnda Orhan Şam rakibine çarpmak üzereyken sırtını dönüyor, kartı da görüveriyor.
İkinci golümüzde hakeme şiddetli itiraz eden Galatasaraylı oyuncu topluluğundan kart gören sadece Engin Baytar, muhtemelen hakaret nedeniyle, ancak Mehmet Topuz'un hakeme ilk itirazında ki temas hiç yok doğrudan sarı kart.
Galatasaray'ın ikinci golü öncesinde, Kuyt'un dengesini bozan hamleyle faul yapan Dany var, Çakır gözünün önündeki pozisyonu görmüyor. Kaybedilen top, atak yaparken dengesiz yakalanan Fenerbahçe'ye gol pozisyonu oluyor ve hatta golü yiyoruz. 
Penaltı evlere şenlik. Kuyt'a yapılan o harekete faul kararı vermeyen Çakır, Caner Umut pozisyonundaki çarpışmaya anında kesebiliyor cezayı. 
Uzatma dakikalarında Galatasaraylı oyuncular korner vuruşlarını ve taç atışlarını geciktiriyorlar. Kurala göre atışı yapan oyuncunun kart görmesi gerek. Çakır sadece kaybedilen zamanı ekleyeceğini işaretle anlatıyor (ve ekliyor). Oyuncular kart görmüyorlar.
Bir sürü hatalı kararı var. Maçın sonlarında yenik durumdayken baskı kurmaya çalışırken Ambramat'ın Baroni'den kaptığı bir top var mesela, gol pozisyonu bile olabilir hızlı bir çıkışla, Çakır eyyam yapıp tehlikeli hareket kararıyla bu atağını engelliyor. 
Sonuç olarak, 12 Mayıs'taki rezalet yönetimi sonrasında, yine aynı takımların oynadığı bir final maçına verilmesi de hata Cüneyt Çakır'ın. Kapattım Çakır konusunu.
Dönelim Fenerbahçe'ye. Bence Topal bu oyunuyla yarar getirmez. Daha iyi olacaksa ki bence çok da farkı yok, düzelene, takıma alışana kadar Selçuk'un oynaması daha mantıklı. Ancak Selçuk'un oynaması da, top çıkartma sorunumuzu çözmez. Kaleciden top alıp önündeki oyun kurucuya topu aktaracak stoper yok. Sürekli bir stres içinde defans. Gökhan olmayınca, Hasan Ali de sorumluluk almayınca, topu kalecinin uzun vuruşlarıyla çıkartmak zorunda kalıyoruz. Büyük sıkıntımız var. Emre çok önemli evet ama geçen yıl Emre oyundayken de Galatasaray ve Galatasaray gibi, defansa baskı yapan takımlar karşısında bu sıkıntıyı çektik. Bu yıl da çekmeye devam edeceğiz gibi duruyor.
Mert çok kötü bir gol yemesine ve sonrasında çok ciddi bir hata (Bekir'in kornere attığı top) daha yapmasına rağmen ki gayet normal zira ne fiziksel ne de zihinsel olarak hazırlanamadan çıktı sahaya, kalan bölümde iyi toparlayarak Volkan'ın eksikliğini hissettirmedi. Özellikle Aydın'ın şutundaki başarısı müthiş. Burada da ufak bir detaya değinmek istiyorum. Televizyondan seyredenler fark etmiştir muhtemelen. Aydın'ın golü kaçırdığında Fatih Terim'in jestlerine ve ağzına bakın, bir de Mert'in hatalı yediği golde Aykut Kocaman'ınkilere. 
Evet kupayı kaybettik. Ayrıca görülen o ki Galatasaray'a karşı elde etmiş olduğumuz zihinsel avantaj da gitmiş durumda. Bu sezon özellikle deplasman performansımız daha da önemli olacak. Zira sadece doğrudan şampiyonluktaki rakibe değil, diğer rakiplere de puan kaptırmamamız gerekiyor.