BİTTİ 2012

Müdür uykuda. Biten bir yıl, başlayan bir diğeri, bitmiş umutlar, başlayan diğerleri.
Müdür uykuda. İş, aş, aşk dertleri. Sınavları başlıyor gençlerin, daha ufakların karnesine az kaldı, Müdür uykuda.
Hava soğuk üşüdüm, hava yağmurlu ıslandım dertleri, Müdür uykuda.
Hoca gitti geldi, sezon gitti geldi, yeni transferler gelecekmiş, Müdür uykuda, hala uykuda.
Bazı dertlerden sakınabilmenin mümkün olduğu bir hayat bu ama bazılarından da kaçış yok.
Kaçış olmayanları da iyiye çevirmek elde olmalı, Müdür uykuda.
Yolda yürürken, sahilde otururken, düşünürken, üşürken, üşenirken, düşerken, bir an, sadece bir an.
O anı bilip de kaçamayabilir, bilemeyip de yaşamayabilirsin. Şans mı kader mi bilmem ama tercih bizim, Müdür uykuda.
Bir elin parmaklarını geçen ameliyatlar, aynı elin kıpırdaması için edilen dualar, Müdür uykuda.
Hayatının son 29 gününü, ondan önceki 42 yılından farklı geçiren Müdür hala uykuda.
Yaptığımız totemlere, ettiğimiz dualara, ve adaklara rağmen Müdür şimdilik uykuda.
Yeni yıl müdürü uyandırsın yeter.
Bunca yıldır hiç bir dileğimin gerçekleşmemesinin hakkını kullanıyorum, kalksın lan Müdür,  kalksın 'N'aapıyon la?' desin.  Uyansın artık.
Müdür uyan, uyan lan.
#yuruyerek.

MÜDÜR

Uykuda. Sevenleri uyumuyor. Ona çarpan çocuk şu anda serbest. Vurdu, kaçtı, saklandı, ortaya çıktı. Tek açıklama alkollü olduğu için kaçıp saklandığı. Teslim olduğunda alkolün etkisi geçmişti elbette. Müdür uyuyor. Figen'in bacağı alçıda. Müdür'ün annesi kardeşi çok üzgün. Bazen göstererek bazen saklayarak ama sürekli ağlıyorlar. Müdür uyuyor. Doktorların beklemediği bir gelişme gösterdi ikinci gün, iyiye gidecek. O hastaneden sağlıklı bir şekilde yürüyerek, çıkacak. Berkay Uras 19 yaşında, mahkemesi sürecek. Büyük olasılıkla tutuklanıp bir süre yatacak. Elbette adalet tecelli ederse. Babası sürekli hastanede, bırakın Müdür'ü en azından oğlunun geleceği kararmasın diye dua ediyor Müdür'e muhtemelen. Elinden geleni yapıyor. Ben düşünüyorum evladıma 19 yaşında otomobil alır mıyım? Sanırım evet. Maddi durumum el verirse en iyisini alır mıyım? Sanırım evet. Peki evladım o arabayla ne yapar? Benim araba kullanırken yaptığımı yapar, çünkü çocuklar büyüklerini taklit ederek öğrenirler. Sokağa tüküren baba evladına tükürmemeyi öğretemez. Yani ben alkollü araba kullanmaz, trafikte dikkatli ve saygılı olursam evladım da öyle olur. Ona elbette maddi olanağım olursa araba alırım. O da efendi gibi kullanır. Bunları söylerken müdür uyuyor. Sevenleri uykusuz. Hata yapan cezasını çekecek, müdür uyanıp affetmediği sürece. Müdür uyuyor. Sevenleri uykusuz.

FORMALİTE MAÇI YOKTUR


Herkesin ağzında aynı laf, Borussia maçı formalite maçıdır. Aykut hoca da Marsilya maçı sonrasında, sürekli on birde olmayan oyunculara bir hedef göstererek bu maçın esas öneminin, sürekli oynamayan oyuncular için bir Avrupa kupası maçı oynamak olduğunu belirtti. Katılıyorum. Ve evet grubun sıralaması açısından en ufak bir önemi yok bu maçın. Ama formalite maçı diye bakmamak için nedenimiz var, açıklayayım;

FENERBAHÇE 4-1 GENÇLERBİRLİĞİ, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Sahayı çok iyi parsellemiş bir rakip karşısında iyi işlemeyen bir sol kanat ve hızlı ve ileri oynayamayan bir Fenerbahçe. İlk yarının genel açıklaması bu. Kötü oyuna rağmen kaleyi bulan ilk ve tek şutta golü yapmak, şans mı? Değil tabi, beceri bunun adı. O açıdan sağ ayakla yapılabilecek en iyi tek vuruş.

BİR LİNÇ DİZİSİNİN BÖLÜMLERİ


Sezon sezon devam ediyor dizi. Her gün bir heyecan her gün bir gelişme. Bitmek bitmeyen bir nefret üzerine kurulmuş bir senaryo. Bitmiyor, bitmek bilmiyor.

GÜZEL KAFA

OM 0-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Öncelikle bir süredir yazamadığım için özür dilerim. Orduspor galibiyeti ve daha önemlisi o maçta oynanan oyunu, Eskişehirspor maçındaki Fırat Aydınus rezaletini yazamadım, özür dilerim. Aydınus rezaletine birazdan başka bir yazıda değineceğim. Orduspor maçının Eskişehirspor maçının ve bu maçın ortak yazısı da burada, buyurun.

FENERBAHÇE 2-0 AEL, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 
İyi ki varsınız dedirttik mi? Ben rahat uyuyacağım. Aynı Marsilya maçında olduğu gibi 60'dan itibaren maçtan kopmasına rağmen stadyumu Fenerbahçe sevgisiyle dolduranlara teşekkür etmek boyun borcu. Yine de maçtan kopan taraftarın takımı da maçtan kopardığını unutmamakta fayda var. Sahaya dönelim.

İYİ Kİ VARSIN


Sana "İyi ki varsın" diyen dostunu düşün, bu sözü duyunca ne hissedersin onu düşün, bugün AEL maçına bunu düşünerek git. Dostunun sana "İyi ki varsın" diyeceği gibi davran.

6 KASIM 2002


Hayırlı kulak çınlatmalar.

FENERBAHÇE


Hepimizin ihtiyaçları var. Hem fiziksel hem duygusal. Var işte. Ve sevdiklerimiz var. Sevdiğimiz her şeyin bir beklentisi var aslında, sevilmek. Bir de Fenerbahçe sevgisi var. Hani sallıyoruz ya karşılıksız ölesiye diye, öyle bir sevgi. Bizimkilerin bun ihtiyacı var şimdi. Aslında hep var ama şimdi farklı. Şimdi daha çok ihtiyacı var.

AKHİSAR 1-2 FENERBAHÇE, MAÇTAN ÇOK SONRA ÇOK KISA


Kötü oyun, evet ama yeterli.... bugün için. Neden yeterli? Zor dönem. Sakatlar geri gelecek. Gelene kadar önemli maçlar var. Önemsiz diye küçümsenen rakiplere de puan kaybetmemek gerek. Ligde iyi yerde değiliz, en azından farkın artmaması için önemliydi dünkü galibiyet. Ve evet hakem hatasıyla geri düştüğümüz maçı kazandık. Hakemlerin iki gün arayla yaptıkları hatalar yüzünden fark artabilirdi ve aynı hatalar yüzünden azalması engellendi. Perşembe Avrupa'da Şubat ayını görmek için bir fırsatımız var, tek yürek tek yumruk olmak zamanıdır. 

FENERBAHÇE 1-3 ANTALYASPOR, MAÇTAN SONRA KISA KISA



Evet ligin iyi takımlarından birisine yenildik. Evet liderle aynı puandaki bir takıma yenildik. Evet takım omurgasını bozan önemli eksiklerimiz vardı. Ve evet tam 47 maçlık seri sona erdi. 

YAŞASIN CUMHURİYET


Geçtiğimiz yıl, öncesinde yaşanan ölümler nedeniyle resmi tören yapılmamıştı. Yas ilan edilmemesine rağmen hem de. Bu yıl Ankara'da sivil kutlama yasağı kondu. Var oldukları düzeni beğenmeyip değiştirmek isteyenleri başa getirenler bunu isteyerek mi istemeyerek mi yapıyor bilemiyorum. Ama etrafımda bunlara oy veren olmamasının anlamı büyük. Ben bayrağımı astım. Ama bayrağı asmakla olmuyor sanırım. Beladan kurtulmak gerek. 

KULAK VERİN KOCAMAN'A


 
Mevzu iyi hoca kötü hoca mevzusu değil. Mevzu başka. Bu adam, geçen sezonki direnişin en önemli noktalarından birisi, belki de merkezi. Bu adam başkaları gibi davranmadığı için haksız yere belden aşağı saldırıyı hak etmiyor. Bu adam önemli ve hala direnişin merkezi. Etrafa bakın, benzer durumdakilere nasıl Kocaman'a nasıl eleştiri yapılıyor görün. Evladımıza sahip çıkın. Söylediklerine kulak verin;

BURSASPOR 1-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Soru, sezon başlarken genel bir puan hesabı yaparken hangi deplasmanlarda puan kaybını öngörürsünüz? Bir soru daha, takımın oturmuş/oturmaya başlamış kadrosundan 5 oyuncusunun oynayamadığı bir Bursaspor deplasmanı öncesinde, yenilmemek de iyi dediğiniz olur mu? Maça geçiyorum.

GÜLE GÜLE GÜZEL KAFA


Bir devir sona erdi, sevabıyla günahıyla, mutluluğuyla üzüntüsüyle geçti gitti. Ben sahaya baktım, ben seçim yapmadım, yapacaksam da Fenerbahçe'yi seçerim dedim. Ve ekledim; birisini severken bir diğerini kötülemembir kişiye kızarsam da onu sevmediğim anlamına gelmez.

FENERBAHÇE 3-0 BEŞİKTAŞ, MAÇTAN ÇOK SONRA KISA KISA


Her bakımdan zor bir dönemin saha içini başarıyla tamamladı çubuklular. Milli maç arası biraz nefes almaya yarayacak. Tabi kulüp çıkıp Alex'e yanıt vermezse. Dert yok, alışığız nasılsa, sahaya dönelim.

BORUSSIA 2-4 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 
Geriye doğru gidiyorum.

SAHANIN DIŞINA ÇIKMAYIN


Bacak bacak üstüne atmasını değil fikriniz buysa sahada koşmamasını eleştirin, sahanın dışına çıkmayın. Beni kıskanıyor çünkü gol rekorunu kırmak üzereyim diye değil, fikriniz buysa takımı iyi çalıştırmıyor diye eleştirin, sahanın dışına çıkmayın. Biz sizi o formayla sevdik evde pijamayla dolaşmak yerine eşinize yardım eden modern bir insansınız diye değil. 

BİR SÜRE ARA


Sanki bilmiyordum olacakları, sanki tahmin etmiyorum. Bu işin varacağı yer belliydi de dillendirmeye cesaret edemedim işte. Kendime itiraf edemedim bir türlü. Herkes birbirine küstü, düşman oldu. Birisi Aykut Kocaman dedi Alex'e hakaret edip yüceltmeye çalıştı Kocaman'ı, diğeri Alex de Souza dedi, Kocaman'a hakaret edip yüceltmeye çalışırken Alex'i. Hepsini izleyen birileri vardı, vardır nedenleri gerekeni yapmadılar. Ve aslında yapılacak bir şey mi yoktu acaba? Aykut Kocaman göreve geldiğinde yaptığı "Alex'le 5 yılda 1 şampiyonluk" açıklamasıyla hata etti. Hatası nedeniyle nefret edecek değildim elbette. Sonra Alex "Kıskançlık" mesajı attı Twitter hesabından, rövanş mı yoksa safça bir boş bulunma irdelemezken ben. Hatası nedeniyle nefret edecek değildim elbette. Olan oldu işte. 

KAZANAN KİM?


Yürek yakan bir kararla devam ediyoruz yola. Hem de ne yakma, tarifi yok. Alex yok artık. Hem de cezalı olarak yok. Muhtemelen devre arasını beklemeden gidecektir vatanına. Son demlerini futbolunun, orada tamamlayacaktır. Bizimle ilgili olarak da bir buruklukla yaşayacaktır. Kariyerinin en önemli devresinin böyle bitmesi gözlerinden yaşları dökecektir. Ben Alex'le 2. veya 5. tamamlanmış bir sezonu tercih ederdim açıkçası.

KASIMPAŞA 2-0 FENERBAHÇE, MAÇTAN ÇOK SONRA ÇOK KISA


Kötü oyun, kötü mücadele. İlk yenilgi, inşallah sonuncusu da. Abartılan durum. Üzülen camia, sevinen rakipler ve düşmanlar. Tribüne çıkan oyuncuyu maçtan daha çok izlettiren yayıncı kuruluş, magazinci kafa. Volkan'ın rakibin topla en çok oynayan 4. oyuncusundan daha fazla topla oynaması. Bizim topla en çok oynayan oyuncularımızın geri dörtlü olması. Kötü gidişat ve üzüntü. Artık kararlar alınması gerek hem de radikal kararlar.

GÜZEL KAFA

FENERBAHÇE 0-0 DYNAMO TRABZON, MAÇTAN ÇOK SONRA ÇOK KISA


Ne istifası? Evet iyi oynamıyoruz ama neden olamaz şu anda. Bir de Caner'in rüzgarına düşen Umut'a penaltı verilir, aynı Umut'un Manchester'de düşmesine penaltı verilmeyince ülkenin bir kısmı yasa girer. Peki adam Sow'a daha sertini yapınca? Kötü oynamanın cezası hak edilmiş penaltının verilmemesi değil. Kötü oyunculardan oluşmuyor takımımız ama daha takım değil. Zaten işimiz de kolay değil. Ama soruyorum tekrar neyin istifası? Maçtan sonra sordunuz mu kendinize, kazanılmış 1 puan mı kaybedilmiş 2 puan mı? 

FENERBAHÇE 2-2 OM, MAÇTAN SONRA KISA KISA


 
En çok anlamadığım konu şu, neden fiziksel olarak bu kadar yetersiz kalıyoruz? Bence kilit noktalardan birisi bu. O kadar çok kilit nokta var ki, başlayalım.

HAFTA SONU VE FENERBAHÇE


Bir dostun doğum günü için Dostlar'a gidiş, mutluluk. Bol miktarda alkol sonrasında eve varış, yorgunluk. Hafta sonuna mutlu uyanma, mutluluk. Minik kuşu İngilizce kursuna götürüp, sahile yürümeye, koşmaya yollanma, yorgunluk. Yavaş yavaş tempoyu bulmanın verdiği motivasyon, yürüyerek ve koşarak tamamlanan 8 kilometre, mutluluk. Antrenman sonrası kuşları teslim alıp eve dönüş, yorgunluk. Minik kuşun hazırlanıp anneannesiyle birlikte bir doğum günü partisine götürülmesi, mutluluk. Onlar partideyken benim kuşumla biraz baş başa kalabilme şansını bulmam. Kavala'da biraz hamsi biraz meze birkaç bira, mutluluk. Sonrasında eve varış, dinlenme. İzleyen saatlerde Ceroşko'nun bize katılması ve film keyfi.
Maç sabahı erkenden kalkıp dostlarla buluşma. Diz sakatlığı nedeniyle top oynayamayınca hakemlik görevi. Maç sonrası kahvaltı keyfi ve geyikler. Eve varıp evdeki kahvaltının tamamlanması sonrasında, yeni ev dekorasyonu için Ikea'nın yolunu tutuş, Ikea evimizin her şeyi. Tüm planları noktasına kadar düzgün uygulayıp maç öncesi eve varış. Yine Dostlar'da dostlarla buluşma, bir iki lahmacun birkaç duble rakı, mutluluk. Kadın ve çocuklarla vedalaşıp, maçı izlemek için başka bir dosta yolculuk. Her şey mükemmel maçı beklerken kuşumdan gelen "biletleri evde unuttuk, kurtar bizi" telefonu. Son sürat eve varıp, biletleri kaptığım gibi soluğu Fenerium tribün önünde almam. Kuşların ve misafir kuşun teşekkürleri. Hemen akabinde Meireless'in kafasına çarpıp ağlarımızla buluşan topu NTVspor radyodan canlı dinlemem. İlk maç ilk gol geyiğini yapan spikere okkalı bir küfür sonrasında 15. dakikada televizyonun karşısına geçiş. Bir şekilde kazanılan maç, 3 puan, güven, destek. Galibiyette her zaman olduğu gibi totemle pay sahibi olmak. Kafalar güzel ayrılış, gözlüğü unutup geri dönüş, eve varıp sırıta sırıta neredeyse 1 yılı aşkın bir süredir yazmadığım Hafta Sonu ve Fenerbahçe yazılarını tekrar yazma kararı verip yatağa uzanış.

KELİMELER KİFAYETSİZ :(

FENERBAHÇE 2-1 MERSİN İDMAN YURDU, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Meireless ve Volkan sahada yer almaları, Volkan'ın yediği talihsiz gol, her iki devrenin bitmesine attığımız gollerle önce beraberlik sonra da galibiyeti yakalamamız, her iki golün de aynı pozisyonda birbirlerinin yerine oynayan Topal ile Baroni'den gelmesi, kadınlar, çocuklar... 

MİLLİ TAKIM MESELESİ HAKKINDA BİR İKİ KELAM



Birincisi takımın patronu Abdullah Avcı. İkincisi de kadroyu kendisi kurar. Yani o aday kadroyu açıkladığında Emre'nin veya başka bir oyuncunun milli takıma neden alındığını sorgulamadan, Selçuk'un ya da başka bir oyuncunun neden oynatılmadığını sorgulamak samimi değil. Emre'nin durumu ortada. Fenerbahçe'ye gelmeden de, geldiğinde de, oynadığında da fikrim hiç değişmedi. Sahada futbol adına yaptıklarını tartışacak kadar kör değilim. Eğer, evet eğer, oyuna verdiği ciddiyeti, kendi kontrolünü sağlamakta da gösterseydi, hangi çapta bir oyuncu olabileceğini tartışmazdık, değil mi? Yani sadece Bayern ve Real Madrid kariyeri nedeniyle Hamit'i başımızın üstüne koymanın anlamı yok. Kalkı ki yedek kulübesinde hemen yanında oturan Nuri Şahin'in, yarı futbol yaşamındaki takımları sayalım mı?

ÖNCE FENERBAHÇE


Tutunacak dalın olmadığını hissettiğinde,

SİVASSPOR 0-0 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 
Üzgünüz. Kazanamadığımız için de üzgünüm ama asıl üzüntüm futbol dışında yaşananlar. Aykut Kocaman'ı beğenmeyebilirsiniz hatta iyi bir teknik direktör olmadığını da söyleyebilirsiniz. Ama ona ne Futboldan anlamıyor deme hakkına sahipsiniz ne de küfretme hakkına. Aynı şekilde sahada yanlış yapsa da herhangi bir oyuncumuza küfür etme hakkına sahip değilsiniz. Eleştirmekle hakaret etmek aynı şey değil hatta kesiştikleri bir yer bile yok. 

DÜN, BUGÜN, YARIN


Bir gün ikiniz de gideceksiniz. Birbirinizi sevseniz de sevmeseniz de biz sizi seveceğiz. En azından ben, birinizi yüceltmek için diğerine sallamayacağım, söz. Dedim ya bir gün gideceksiniz, ikiniz de. Sonra, kalbimiz özlemle dolacak sizi düşündüğümüzde. Fenerbahçe o gün de var olacak, dün gibi, bugün gibi. Önce Fenerbahçe

FENERBAHÇE 1-1 SPARTAK, MAÇTAN SONRA UZUN UZUN

 
Neden uzun uzun? Çünkü top tutmayan bir takıma dönüşüyoruz ve uzun toplarla oynuyoruz artık. Bu nedenle uzun uzun dedim. Ama kısa kısa yazacağım. 

ŞAMPİYONLAR LİGİ


Amaç bu. Geçen sezon TFF'nin basiretsiz, kötü niyetli, düşman yöneticileri yüzünden elimizden alınıp, bir diğer düşmanın kucağına bırakılan Şampiyonlar Ligi gruplarında oynama hakkı yeniden elimize geçebilir. Her şey elimizde. O günkü TFF yöneticilerinden birisinin bize 45 milyon Avro sözü hala yerine getirilmedi. Bir diğeri düşman kardeşte görev alıyor. Bir görevi tamamlandı yeni görev için ana gemiye çekildi. Düşmanımız bol, içeride, dışarıda. Maça geri döneyim ben en iyisi.

GİTTİ


Yusuf Reha Alp. Azılı Fenerbahçe düşmanı, hem de kendi camiasından gördüğü tepki sonrasında!!! istifa ederek gitti. Giderken de bağlı olduğu kişiye işaret etmiş. Düşmanları iyi tanıyın, unutmayın.

ORGANİZE Mİ DEĞİL Mİ?


Bir işin organize olması için tüm stadı organize etmeye gerek, ihtiyaç var mı? Maçlarda herkes aynı anda 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' çığıralım diye mi düşünüyor? Birileri başlatıyor, diğerleri sürdürüyor, değil mi? Dünkü terbiyesizliğin (evet terbiyesizlik) bir başlatanları bir de gerek özgür irade gerek topluluk içindeki davranışa uyma eğilimiyle katılanları vardı. Ben çok güzel yakalanmış bir noktanın düşmanlarca ince ince, tatlı tatlı kaşındığı düşünüyorum. Son günlerde gazetelerde özel bir kesim tarafından pompalanan anti Alex yazılarının boşa olmadığını düşünüyorum.

FENERBAHÇE 3-0 ANTEP, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 
Skor net. Goller organize, rastlantı değil. Verilen bir sürü pozisyon dikkat çekici. Yobo-Egemen uyumsuzluğu hat safhada. Kadınlarımız, kızlarımız ve çocuklarımız hem destek verdiler biraz zarar verdiler. Başkanın anons yaptığı, yapmak zorunda kaldığı durumdan bahsetmiyorum, onu ayrıca yazmak niyetindeyim. Sahaya atlayan genç kızdan bahsediyorum. Acaba boyu uzadı mı? Uzadıysa bile cezalı maçta ceza almamıza neden olabileceğini düşünmemiştir sanırım.

FENERBAHÇE'Yİ SEÇİN


90'lar. Şampiyon olmuş takımın göz bebekleri, kralımız ve imparatorumuz, çok sevdiğimiz büyük başkan tarafından afaroz ediliyorlar. Şampiyonluk sevinci yaşayamadan, Aykut'umuzu Oğuz'umuzu gönderiyor başkanımız. Kan ağlıyor yürekler. O dönem Uzanlar'ın elindeki İstanbulspor da büyük transfer bombasını patlatıyor, sarının yanına lacivert değil siyah oluyor formalarında. Ertesi sezon, İstanbulspor bizi konuk ediyor İnönü'de. Öyle böyle bir izdiham yok stadyumda. Birkaç dost, İmparator ve Kral için de gidip, kapıda kalıyoruz, bilet yok elde. 

SPARTAK 2-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Önce şu attığımız golün hakkını vereyim sonra maçı konuşalım kısa kısa. Selçuk'un müthiş uzun pası. Bu pasın benzerini yani böyle uzun bir pası Vaslui deplasmanında da attı. Ceza alanında rahat kafa vurabildiği bir pozisyonda topu kaleye vurmak yerine, boş kaleye atabilecek Kuyt'un önüne bırakan Sow. Şampiyonlar Ligi kariyerine bir gol eklemek yerine, müthiş bir asist eklemiş oldu. Ve, bu sefer diğerlerinden çok daha kolay olsa da son 4 resmi maçta 5. golünü ağlara bırakan Kuyt. Bu golün yapılış güzelliği kadar, turun habercisi belki de turu getiren gol olması önemli. Bu nedenle bununla başladım.

ELAZIĞ 1-1 FENERBAHÇE, MAÇTAN SONRA KISA KISA

 
Açılışta kaybedilen 2 puan, atılan golümüzle ilgili oluşturulan polemik, bence topu o anda oyun dışına atmamız olmamız, Kocaman'ın sürekli olarak iyileştirme çabalarının sonuç vermemesi üzdü elbette. Böyle açılması gerekiyormuş sezonun, önümüzdeki maçlara bakalım. Ama şimdi bugünkü maça bir bakalım.

EMMANUEL SERİSİ VE İKİ FARKLI TRANSFER HİKAYESİ

 
Farklı derken lafın gelişi, onu belirteyim. Evet farklar var, alıcı ve satıcılar farklı, oyuncular da. Ve bu transferleri yapanların durumları, bu kişilerin kulüplerinin durumları. Emmanuel ise ortak isimleri, kısmet işte ;)

TUNCAY


Sürekli çağırdım, hep Dön be çocuk dedim. Hala da derim. Ve sanırım kısa bir süre içinde dönecek.

FENERBAHÇE 2-3 GALATASARAY, MAÇTAN SONRA KISA KISA


Kupa gitti, sağlık olsun. Konuşacak çok şey var elbette. Maç öncesinde sezonla ilgili bir iki kelam ettiğimde, hepimizin gördüğü sıkıntılardan bahsetmiştim. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok.

BİR SEZON ÖNCESİ YAZISI VE MERHABA FUTBOL

 
İlk Vaslui maçı sonrasında Bodrum'a gittiğim ve rövanşı sonrasında da orada olduğum için, gecikmiş bir yazı koymadım, kusura bakmayın. Hem takımın durumu, hem transferler hem de oynanan futbolla ilgili bir iki fikrim var, paylaşayım. Siz de yorum yapın, lütfen :)

FENERBAHÇE - GALATASARAY



Bir Büyük Maç günü daha geldi çattı. Bugün bayram, bayram olmalı. Fenerbahçe-Galatasaray, derbiden öte bir maç. 100 yılı geçmiş bir tutku, bazen hüzün bazen mutluluk dolu bir rekabet. Boğaz’ın düşman kardeşleri, yeni bir Büyük Maç‘a çıkıyor. Diğer ülke derbilerinden farklı, ne din ne siyasi görüş, ne de zümre farkı. Aynı evdeki aile fertlerinin ezeli rakip olabileceği bir rekabet. Sadece yeşil sahada değil, spor salonlarında, denizde, havuzda, pistlerde, bazen sidik yarışının da dahil olduğu yaşamın her noktasında.
Büyük Maçsadece Fenerbahçe ile Galatasaray arasında. Lacivert ve sarı ve de kırmızı

HAZIR MISIN?


Mücadeleye hazır mısın? Hazır mısın dört bir yandan saldıran medyaya rağmen desteğe? Hazır mısın iftiralarla saldıracak rakiplere rağmen mücadeleye? Hazır mısın kendi takımına, oyuncusuna hakaret edenlerle aynı yerde bulunma olasılığına rağmen savaşmaya? Hazır mısın bazen kendi yönetimince baltalanacak mücadeleni vermeye? Hazırsan eğer, bugün başlıyoruz tribün cephesine. Rakibin kim olduğuna bakmadan ama saygıyı elden bırakmadan başlıyoruz. Unutmayın mücadele her cephede sürüyor.

BİR SEZON DAHA BAŞLIYOR


Yapılan takviyeler, takımdan ayrılanlar, başkanın göreve geri dönmesi derken resmi maçlara başlıyor Kanarya. Toplu kombine devrini "satış" olarak tanımlamadan çıkarılan 30 küsur bin kombineyle başlıyoruz biz de. Bir yandan Fenerium'a ulaşan yeni sezon formalarını beğense de beğenmese de tüketirken hem de. Bugün bu sıcakta, aslında klasmanımızda olmayan bir rakipler ama her zamanki ciddiyetimizle mücadele edecek şekilde başlıyoruz sezona. İlk hedef bu turu geçmek olacak elbette ve daha sonra, Ağustos'un 12'sinde, asırlık rekabeti asırlar boyu sürecek düşmanlığa çevirmek için çabalayan bir yönetime sahip olan düşman kardeşle Süper Kupa'yı almak için oynayacağız. Gazamız mübarek olsun.

MUTLULUĞUN RESMİ


Bazen kelimeler anlatamaz bazı şeyleri, bir resim yeter.

HİKAYE


Her fotoğrafın bir hikayesi vardır. Çeken bilir, neden, nasıl, nerede çektiğiyle ilgili bir hikayesi olur. Bir de bunları bilmeden veya bilerek onu yorumlayanlar vardır. Fotoğrafla birlikte duygularını aktarır. Bu fotoğrafın hiç bir önemi yok gibi, sanki sadece gülen bir Aziz Yıldırım fotoğrafı. Ama büyük bir hikayesi var elbette.