213. Yazı

Güzel günler geçirdik bu blogda. Ama daha kalıcı olmasını istiyorum açıkçası. Bu nedenle www.hayatimfenerbahce.com adresine taşınıyorum. Burada yazdıklarım muhtemelen kalacak burada. 212 yazı var sonuçta. Kolay yolunu bulursam taşırım. Orada devam edeceğim, belki de devam edeceğiz. Sevgiler...

2001-2008, Vizyon Farkı

2000/01 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde yarı final kapısını zorlayan Galatasaray, çeyrek final ilk maçında, ilk yarısını 2-0 yenik kapadığı maçta Real Madrid'i 3-2 yener. Rövanşa az da olsa avantajlı gider ancak korktuğu başına gelir, 3-0 yenilerek elenir. Teknik direktör Lucescu her zamanki açıklamalarından birisini yapar; 'Real Madrid turu hak etti. Eksik oyuncularımız bizim için büyük problem oldu. Yeni bir defans kurmak zorunda kaldık. Ama onlar yüzünden de yenilmedik. Gollerde hakemin rolü büyüktü. İlk golde Hasan Şaş’a faul yapıldı, ikinci golde ise topu Salgado eliyle aldı, bu pozisyonlara kilitlendik ve son golü de kalemizde gördük. İkinci devrede onur mücadelesi yaptık, rakibimizi kendi sahasında titrettik. Ama Real’i kutluyorum.'

2007/08 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde yarı final kapısını zorlayan Fenerbahçe, çeyrek final ilk maçında, ilk yarısını 1-0 yenik kapadığı maçta Chelsea'yı 2-1 yener. Rövanşa az da olsa avantajlı gider ancak korktuğu başına gelir, 4. dakikada yer golü. Fark etmez, paniksiz oyununu ortaya koyar, son dakikaya kadar umudunu kaybetmez, kaybettirmez. 87'de Essien'in Uğur'u dirseğiyle devirip yaptığı ortaya ayak koyan Lampart'ın golü sonrasında 2-0 yenilerek elenir. Teknik direktör Zico her zamanki açıklamalarından birisini yapar; 'Elbette ki sonuna kadar gitmek isterdik ama gelebildiğimiz nokta burası oldu. Biz, hedeflerimizin sonuna kadar gitmek için çalışacağız. Buraya kadar hırs, azim ve mücadele ile geldik. Basit goller yediğimizden bahsedebiliriz. Chelsea'nin hava toplarında tehlikeli olacağını biliyorduk. Bir futbolcu sizden daha iyi yükselerek kafayı vursa, bir şey diyemezsiniz ama daha önceden etkili olacaklarını bildiğiniz bir durumda Ballack gibi bir oyuncuyu boş bırakırsanız, golü yersiniz. Hakem, kararlarında takdir haklarını Chelsea'den yana kullandığı diyebiliriz. Ballack'a çalmadığı fauller, Alex'e çaldığı fauller... İkinci gol öncesinde Uğur'a yapılan faul.... Fakat bizim bugünkü mağlubiyetimizin sebebi hakem değil tabi ki.'

Ceza

Kaybettikleri maçta, kendilerini de kaybeden Beşiktaşlılar, kalan 3 iç saha maçından birisini (Oftaş) seyircisiz, birisini de (Bursa) tarafsız sahada oynamak zorunda kalacak. Ettikleri küfür seyircisiz, attıkları yabancı maddeler de tarafsız saha anlamına geldi.

Beşiktaş yönetiminin kalkar kalkmaz, Adnan Polat'ı arayarak, web sitelerinde yayınlamak üzere bir metin isteyeceklerini tahmin ediyorum. İtiraz için de onu ararlar mı acaba?

Mateja Kezman

Annesi babası, onu Fenerbahçe taraftarı kadar sevmemiştir dedim, Cüneyt, sevmek değil destek vermek dedi, düzeltiyorum. Annesi babası, ona Fenerbahçe taraftarı kadar destek vermemiştir diyorum. Şu anda televizyonda Kezman, sürekli şikayette, baskı varmış, oynamadım bakalım kimi suçlayacaksınızmış, hak etmediği eleştiriler alıyormuş. Bırak bunları Kezman, çık topunu oyna, mücadeleni ver, formanı ıslat. Bunlar yeter.

Anket, Hayatınız Fenerbahçe Mi?

Ankete katılan arkadaşlara teşekkür ediyorum, sonuçlar aşağıdaki gibi gerçekleşti. Sizin çoğunluğunuzun hayatının da benimki gibi Fenerbahçe olması ne güzel. Ankete katılan diğer takım taraftarlarına da teşekkür ederim.

Her zaman 208 oy (85%)
Maçtan maça 16 oy (6%)
Abartmamak gerek 14 oy (5%)
Fenerbahçeli değilim 17 oy (6%)

The Rising Sun Over Europe

Futbolcusundan malzemecisine, teknik direktöründen masörüne, antrenörüne, fizyoterapistine, aşçısından çaycısına, güvenliğinden yöneticisine, menajerine, başkanına, herkese teşekkürler.
1-0 yenikken bile taraftara bir gol umudu, rakibe korkusu yaşatan, 2-0 olduktan sonra bile kalan 3 dakikada bile aynı hisleri sürdürten, bu rüyayı yaşatan Fenerbahçe.
Bugün bitiş değil başlangıç günü.
Bugün önümüzdeki sezonun başlangıcı.
Bugün, Şampiyonlar Ligi'ndeki çeyrek final sevincimizi, yarı finale kalamama üzüntümüzü yaşama günü.
Bugün Annemizin Kutsal Ligi'ne geri dönüş günü.
Bugün Şampiyonlar Ligi'nde önümüzdeki sezon yapacaklarımızın zeminini kalan 5 haftada alacağımız sonuçlarla hazırlama günü.

Uç Kanarya

Bu bir maç öncesi yazısı değil. Teşekkür yazısının devamı, ilk bölümünü ilk maçtan önce yazmıştım. Burada, çeyrek finalde olmanın mutluluk ve gururuyla atacak yine yüreklerimiz.
Sahadakiler kendilerine düşen görevi yaparken biz kah tribünde kah televizyon başında, kah totem yapıp maçla ilgilenmezken kah radyoyu kulağına yapıştırırken, tek yürek olacağız yine.
Başka renkli yürekler de eşlik edecek hatta, ülke adına, göğüsümüzde gururla taşıdığımız bayrak uğruna.
Fenerbahçe ismini invincible (yenilelemecek kadar güçlü) sıfatıyla birlikte öğretmeye devam edeceğiz, adıyla, takımıyla, taraftarıyla.
Maç sonunda yine başımız dik, gururlu ayrılacağız sahadan, ister turla, ister tursuz. Yeneriz, yeniliriz, eleriz, eleniriz, futbolun içinde var. Bunlardan daha önemlisi biz Fenerbahçe'yiz. Herkese başarılar.

Mehmet Yozgatlı

[Yozgatli.jpg]

1979'da Almanya'da doğdu. Kayserispor'da oynamak üzere yurda döndü, kısmet İstanbulspor'a çıktı. Başarılı olunca Galatasaray'a geçti. Sık forma bulamasa da, sarı kırmızılı forma altında Türkiye Kupası, Lig Şampiyonluğu ve UEFA Kupası'nı kazandı. Oynayamadığı/oynatılmadığı için 6 ay süren bir Adanaspor kiralık macerası sonrasında tekrar İstanbulspor'a döndü.
Aykut Kocaman'la sağlam bir futbol anlayışına bürünen ve güzel bir takım olan İstanbulspor'un önemli oyuncularından birisi haline geldi.
2003/04 sezonunda Fenerbahçe'ye transfer oldu. İlk onbirde sık yer bulamamasına rağmen, oynadığı her maçta takıma faydalı oldu. Galatasaray'a attığı galibiyet golü sonrasında formasını çıkarıp (o zaman sarı kart cezası gerektirmiyordu) ismini değil, Fenerbahçe armasını gösterdi.
Oynadığı 4 sezonda 3 şampiyonluk yaşadı. Sağlam bir Fenerbahçeli olmasına rağmen sürekli oynama isteği, yaşının ilerlemesi ve Beşiktaş'ın geleneksel Fenerbahçe'den (ne kadar tutarsa tutsun) oyuncu alma durumu, 2007/08 sezonu başında, siyah beyazlı formayı giymesine neden oldu. Eski rakibine kaşı oynadığı ilk maçta, Bobo'ya asist yaptı. Sonra mı?
Bugün Millyet Son Dakika'da çıkan haberde başına top gelince sakatlandığı bilgisi vardı. Bu sezon ne mi yaptı? 7 kez forma giydi, bunlardan sadece 1 tanesinde ilk 11 başladı, 1 sarı kart gördü, asist veya golü yok.

Invincible (Yenilemeyecek Kadar Güçlü)

Fenerbahçe 1-0 Anderlecht (Alex)
Fenerbahçe 1-0 Inter (Deivid)
Fenerbahçe 2-0 PSV (Marcellis (kk), Semih)
Fenerbahçe 3-1 CSKA Moskva (Alex, Uğur 2)
Fenerbahçe 3-2 Sevilla (Kezman, Lugano, Semih)
Fenerbahçe 2-1 Chelsea (Kazım, Deivid)

Arkadaşına Gönder, Beyaz Sayfa


Yahu biraz kurcaladım da aklıma takılanlar oldu tabi :)

Birincisi bu kanka kulüplerin bir pankartı vardı, ne oldu? Bulamadılar da yenisini yaptıramadılar mı?

İkincisi Beşiktaş madem hakem hataları nedeniyle mağdur, şampiyonluktaki diğer rakibine, hem de Beyaz Sayfa açıklamasının hemen ertesi gününde, açıklamada yazdığı gibi '70 milyonun gözleri önünde emek ve puan hırsızlığı' yapılmışken, neden bir yazı daha patlamadı web sitesinde?

Resimde her iki kulübün Beyaz Sayfa açıklamaları var. Anlaşılan Beşiktaş yazarken daha fazla gaza gelmiş, Galatasaray ise biraz daha temkinli, ertesi günkü maçta yine birşeyler olursa durumu var yani :)

İşin güzel tarafı da Galatasaray'ın sitesinde, haberin altındaki ibare cuk oturmuş, arkadaşına gönder. Buradan Adnan Polat'ın haberi web sitesinde okuyup, altındaki arkadaşına gönder linkine tıklayıp, ydemiroren@besiktasjk.com.tr adresine gönderdiğini düşünmeli mi bilemiyorum :)

Not : Resimdeki yeşil olan yerler birbirinden farklı, gerisi ileri düzey copy/paste tekniği ile yayınlanmış.

Kuruluş Forması

[KurulusFormasi.jpg]

Bu formayı ilk kez bu sezon sundu Fenerium. Taraftarların zaten bu yönde bir isteği vardı, iş düzenlemeye ve onaya kalmıştı. Yönetim de sıcak bakınca, sarı-beyaz yani kuruluş renklerimiz formamızda yer aldı, iyi de oldu. Tüm takımlarımız bu formayı giyiyor, çok da yakışıyor. Bu formanın klasik haline gelmesini isterim, kaldı ki inşallah da gelecek ;) Anket yapmalı bu konuda.

[2008-04-06_bayanbask(1)[1].jpg]


[2008-03-26_fbgs3[1].jpg]

Gelsin Kupalar

[2008-04-06_bayanbask(1)[1].jpg]

Geçtiğimiz hafta içinde önce erkek voleybol takımımız ve dün bayan basketbol takımımız kazandı Türkiye Kupası'nı. Kupaları müzenin çekim alanında. Biz onlarsız da seviyoruz Fenerbahçe'yi, o da işin esas durumu.

Sıralama, Kalan Maçlar

[29hafta.jpg]

Fikstürdeki avantajlı haftalarımızdan birinde farkı açamadık zira Galatasaray da Beşiktaş da kazandı. Şimdi Ankaraspor deplasmanından puan kayıpsız dönmemiz gerekiyor. Sonra avantajlı bir hafta daha gelecek. Kayserispor galibiyetimiz sonrasında, sözleri web sitelerinden yayınlanan kardeşlik türküleri söylenmeye başlanmıştı ki Kuddusi Müftüoğlu çıktı ortaya. Gençlerbirliği'nin bir penaltısını vermedi, bir gole giden akınını kesti, bir de kendi yarı alanından çıkan oyuncuya ofsayt çaldı. Maç öncesi atıp tutan yöneticileri maç sonrasında bulamadılar. Sivasspor evinde kazanamadı ama son anda attığı golle ikili averajda eşitliği sağlamış oldu. Bu arada, (ben hatırlamıyorum) Galatasaray sezon bitmeden ilk defa teknik direktörsüz kalcı (istifa ve göreve son verme, fark etmez). Beşiktaş bu sezon gördüğü kırmızı kartı başka ne zaman gördü bilmiyorum, maçı yine 11 kişi tamamlayamadı.

1. Fenerbahçe 66 puan (3 deplasman)
30. Ankaraspor D
31. Denizlispor
32. Galatasaray D
33. Gençlerbirliği
34. Trabzonspor D

2. Galatasaray 64 puan (2 deplasman)
30. Trabzonspor
31. İstanbul Belediye D
32. Fenerbahçe
33. Sivasspor D
34. Gençlerbirliği Oftaş

3. Sivasspor 61 puan (3 deplasman)
30. Kayserispor D
31. Ankaraspor
32. Denizlispor D
33. Galatasaray
34. Gençlerbirliği D

4. Beşiktaş 61 puan (2 deplasman)
30. Gençlerbirliği Oftaş
31. Rizespor D
32. Bursaspor
33. Ankaragücü D
34. Vestel Manisaspor

Temizligçiler Göreve

[Servet90.jpg]

Dün akşam aldığımız galibiyeti sindiremeyen Galatasaray hemen açıklama yaptı web sitesinden. 14 Şubat'tan sonra gelen yeni federasyona yüklendiler. Panik insana neler yaptırıyor değil mi?

Tarih 22 Şubat 2008, Ali SamiYen Stadyumu'nda, Türkiye Kupası maçı rövanşı oynuyoruz Galatasaray'la. Önce Lugano haksız bir sarı kart görüp, ikinci sarıdan atılıyor. Sonra yenik duruma düşmemize rağmen beraberliği buluyoruz. 15 dakika kala sahada iki top varken taç atmadığı gerekçesiyle komik bir sarı kartla, ikinci sarısını görüyor Gökhan, 9 kişi bırakılıyoruz. Rakip, dün gece panik açıklaması yapan Galatasaray. 9 kişi kalan Fenerbahçe'yi son dakikada yenip turu geçiyor. Hakem çok düşük bir puan alıyor ve dinlendiriliyor. Dün saldırdıkları federasyon ve merkez hakem kurulunun ataması oysa hakem Cüneyt Çakır.

Dün yani 4 Nisan, Deivid ceza alanında rakibin elleri sırtındayken yere düşüyor/düşürülüyor, hakem penaltı kararını veriyor. Şaşkınlık normal zira Fenerbahçe'ye bu sezon hak ettiği 7 penaltısı verilmemiş. Bu penaltı ucuz geliyor. Hayır bana da ucuz geliyor da sen ceza alanında topa koşan rakibinin sırtına elini koymayacaksın, iş bu kadar basit. Nasıl ki ne kadar hatalı olursa olsun, bir sarı kart görüp, saha sonra hakeme gözlük işareti yapan Lugano hatalıdır, Koray da aynı derecede hatalıdır.

Bu arada maç içinde Kayserispor'un sürekli uf olup yerlerde sürünmesi, hakemin her sakatlanma numarasında sahaya sedye, masör, doktor, kim varsa çağırıp sözde tedaviyi saha içinde yapması ve buna rağmen ilk yarıyı sadece 1 dakika uzatması, Fenerbahçeli futbolcular sakatlandığında tedavinin kenarda yapılması ve oyuna ısrarla geç alınması, kaleci Ivankov'un her avut atışında en az 30 saniye yemesi ve bir kez dahi uyarılmaması gecenin diğer noktaları.

Biraz daha geçmişe dönelim, çok eski değil bu sezondan bahsedelim; Denizli deplasmanında Ümit Karan'ın rakibin arkadan dokunmasıyla yere düşüp penaltı kazanan ve son dakika penaltı golüyle maçı 2-1 alan Galatasaray, Manisaspor maçında son dakikada Hakan Şükür'ün geriye doğru atlayıp hakemi kandırması ve son dakika penaltısıyla maçı 2-2 berabere bitiren Galatasaray, Antep deplasmanında, Servet'in son dakikada 2 metre ofsayttayken attığı golle beraberlikle dönen Galatasaray.

Bu arada önce bir açıklama da kendisi yapmaya çalışan, sonra geç saatte kafayı toparlayamayıp Galatasaray'ın açıklmasındaki Galatasaray Spor Kulübü ismini Beşiktaş Jimnastik Kulübü diye değiştirip yayınlayan Beşiktaş'ı da tebrik etmek gerekiyor. Şampiyonluun yarınlara kaldığını anlamamışlar hala.

Önce Fenerbahçe

Tam zamanı şimdi.

Kayhan Kaynak

[KayhanKaynak.jpg]

Pesiç otaladı, Kayhan vurdu kafayı ve Fenerbahçe'yi 1-0 öne geçirdi. Ali Sami Yen'deki maçta, favori olarak gösterilen Galatasaray'ı ve özellikle Prekazi'nin şutlarını kaleci Lukovcan kurtardı ve maçı kazanıp döndük evimize. Yıl 1987 idi, gol ise, hafızam yanıltmıyorsa 43'te gelmişti. Lukovcan'ın Fenerbahçe formasıyla iyi oynadığı 2 maçtan birisiydi ama Kayhan'ın attığı tek gol değildi bu. Rahmetli, o sezon ne kadar güzel gol varsa, altına imzasını atmıştı. Özellikle uzak mesafeden attığı goller, haftanın golü seçilip duruyordu. Bursaspor'a deplasmanda, Rizespor'a Kadıköy'de 40 metreden attığı golleri unutmuş değildir Fenerbahçe taraftarı.

14 Ekim 1960 doğumluydu Kayhan. Kalbine yenik düştüğünde, sadece 34 yaşındaydı. Yani futbolu bırakma yaşı gelmeden, yaşamı bırakıp gitti.

Fenerbahçe - Kayserispor Maç Öncesi

[SevginiAdi.jpg]

Ligin son 6 haftası dün oynanan maçla başladı. Bugün ise bizim Kayserispor'la oynayacağımız maçla sürecek. 2 puan + ikili averaj avantajımızla liderliğimiz sürüyor. Ve kalan 6 haftadaki fikstür dezavantajımızın en çok avantajlı haftasındayız. Birincisi 3. Sivas ile 4. Beşiktaş bu hafta oynuyor, ikincisi 2. Galatasaray, Türkiye Kupası'nda 1-0 yenildiği Gençlerbirliği ile deplasmanda karşılaşıyor. Sözün kısası şu, alacağımız galibiyet sonrasında rakiplerin muhtemel puan kayıpları, farkın açılmasına neden olabilir.

Bu nedenle, Chelsea rüyasından uyanmamız, Kayserspor'u yenmemiz şart. İlk yarıdaki maç 1-1 tamamlanmış, Edu faul yapmadan bir sarı kart, elle oynamadan bir sarı kart daha görüp oyun dışı kalmıştır. 10 kişi tamamladığımız maçı beraberlikle bitirmiştik.

Not : Büyük sallamışım burada. Tamamen unutmuşum ilk yarıdaki skoru. Oysa 2-1 yenilmişiz :(. Özür.

Şimdi durum değişik. Öncelikle beşinci sırada yer alan Kayerispor'un ne dördüncüyü yakalama ne de altıncıya yakalanma olasılığı yüksek. Muhtemelen ligi 5. tamamlayacaklar ve Avrupa Kupalarına katılmak için tek şansları olan Türkiye Kupası'nda sarılacaklar. Kaldı ki yarı final ilk maçında Rizespor'u hem de deplasmanda 3-0 yenerek, finali neredeyse garantilediler. Şimdi rakibi bekliyorlar.

Diğer yandan bu demek değildir ki Süper Lig'i bıraktılar. Zira, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalisti, hatta yarı final adayı Fenerbahçe'ye karşı oynamak büyük bir prestij imkanı, özellikle fubolcular, bireysel olarak çn planda olma şansını değerlendimek isteyeceklerdir.

İşin Kadıköy tarafına bakınca ortada net bir resim var aslında, bugüne kadar oynanmış 26 maçın 15'ini kazanmışız. Kadıköy'deki 11 maçta ise 9 galibiyet, 1 beraberliğimiz var. İstatistilerle ilgili detaya çok takılmamakta da fayda var tabi.

Kayserispor İstanbul'a, web sitelerindeki habere göre 3 as oyuncusu olmadan geliyor, Mehmet Topuz, Gökhan Ünal ve sarı kart cezalısı Toledo yoklar. Bu doğal olarak avantaj. Bizde ise Zico'nun nasıl bir kadro kuracağını bilmiyoruz. Sakatlığı geçen Carlos'un, salı provası için ilk onbirde sahaya çıkacağını düşünüyorum. Diğer yandan beyin travması geçiren Edu'nun da dinlendirileceğini sanıyorum, yerine Yasin çıkar sahaya. Beklediği kadro aşağıdaki gibi;

Volkan
Gökhan . Lugano . Yasin . Carlos
Selçuk . Aurelio
Deivid . Alex . Uğur
Kezman
Alex'in kasık sorunu nedeniyle oynatılmaması durumunda da ben olsam aşağıdaki kadroyla çıkardım;

Volkan
Gökhan . Lugano . Yasin . Carlos
Aurelio
Kazım . Deivid . Uğur
Kezman . Semih
Bugün biraz da Chelsea kutlamasına dönecek gibi maç. Oyundan kefiy alan, o zaman da kefiy veren bir oyun oynayan bir Fenerbahçe var yaratılmış olan. Bunu yaratan Zico'ya teşekkür maçı olmalı bu. Tribünlerin, zamanında istifasını isteyip üzdükleri zico'ya bir borcu var bence. Ve yine bence özür günüdür bugün. Artık maça gitme vaktidir, görüşmek üzere.

UEFA 2008

Çok kolay kupa ya, birileri 'Fener grupta 3. olsun, UEFA'ya kalıp kupayı kazansın' diyordu. Hani her iki yılda bir kez yarı finale bir kez de finale kaldığımız UEFA Kupası'nı :) bu sefer kesin alırdık.

Şu küçümseme olayı yok mu, bayılıyorum. Kuralar öncesinde de Schalke 04 isteniyordu. Hadi, Barça (barsa okunur), Manu yerine tercih edilir tabi de millet kolay kura olarak görüyordu 04'ü. Oysa adamlarla 2 maç yapmışız, galibiyetimiz yok :) Neyse biz Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyoruz. Hatta ilk kez nisan ayında devam ediyoruz. İnşallah devamı da gelecek. UEFA Kupası'nda nedir durum bir bakalım.

Getafe yapmış sürprizi, ilk kez katıldığı kupada çeyrek finale kadar gelmiş, kurada çekmiş Bayern'i. Kupanın büyük favorisi Bayern. İlk maç Almanya'da, İspanyol takımı 1-1'lik beraberlikle döndü deplasmandan. Bakalım sürpriz devam edecek mi?

Rangers, evinde Sporting'le berabere kaldı, avantaj sağlayamadı. PSV ise, Fiorentina deplasmanından 1-1 beraberlikle döndü. Deplasmanda attığı golle avantajı sağladı.

Gecenin enteresan skorlarından birisi de yine Almanya'da çıktı ortaya. Galatasaray'ı 5-1 yenerek sürklase eden Leverkusen, bu sefer baltayı taşa vurdu. Fatih Tekke'nin takımı Zenit, gitti 4-1 yendi, döndü evine. Leverkusen şaşırdı ne olduğunu tabi.

Yarı finale bence, Bayern, Sporting, PSV ve Zenit kalırlar. Favorim Bayern tabi ki, ne olacağıdı?

Teşekkürler

Erkek basketbol takımımız bu akşam, çeyrek finaldeki ikinci maçı da kaybederek elendi. Sezon başında hiç de beklenmeyen çeyrek finale kadar gelen, Final Four kapısından geri dönen, futbol kadar destek alamayan basketbol takımımıza teşekkür ediyorum.

Fenerbahçe Spor Kulübü, tüm şampiyonlukları kazandığı yüzüncü yılı sonrasında, bu başarıların raslantı olmadığını kanılayan Avrupa Kupası başarılarıyle bir adım daha attı büyük yürüyüşünde. Bayan ve erkek basketbol takımları çeyrek finali gördüler, erkek futbol takımı Şampiyonlar Ligi'nde yarı final kovalıyor, masa tenisi finalde. Teşekkürden başka var mı başka söze?

The Rising Sun Over Europe

[RisingSun.jpg]

CK'ye sonsuz teşekkürler yine mükemmel bir gösteri.

[RisingSun2.jpg]

Fenerbahçe 2-1 Chelsea

[KazimGol.jpg]

B Grubunda, Schalke 04, Rosenborg ve Valencia ile çekişmiş Chelsea. Kendi evinde 1-1'lik Rosenborg beraberliği ile başlamışlar işe. Sonra deplasmanda Valencia'yı 2-1 yenerek devam etmiş. O maçta yediği tek golden sonra, bugünkü maça kadar kalesini kapamış gole. Toplam 6 grup, 2 de ilk 16 maçı olmak üzere 8 maçta, sadece 2 gol yemiş. Hiç de yenilgi yüzü görmemiş arada.

Grup maçlarında kendi evinde oynadığı 3 maçtan ikisi beraberlikle bitmiş. Yukarıda belirttiğim gibi ilk maç Rosenborg'la 1-1, daha sonra da Valencia ile 0-0. İlk 16'da ise Olympiacos'la deplasmanda 0-0'lık beraberlik sonrasında 3-0 kazanıp rakibimiz olmuş.

Bugün, ilk yarısında iki takım arasındaki gömlek farkını net bir şekilde gördüğümüz, kaleyi bulan bir şutumuz olmadığı, buna rağmen yine bir talihsizlikle kendi kalemize attığımız bir gol var, 1-0 yenik kapatıyoruz devreyi.

Drogba, Lugano ve Edu'nun yanından rüzgar gibi geçiyor. 4-2-3-1 dizilişi ile sürekli ileride basıp top yapmamızı engelliyorlar. Hakemin sert futbola izin vermesi nedeniyle fiziki mücadelelerde yenik düşüyoruz. Alex'in daha ilk dakikalarda sekmeye başlaması da işin cabası. Uğur'un etkisiz futbolu da sırıtıyor. Volkan ve Maldonado eşlik ediyor sahanın çubuklu giyen en iyisi Deivid'e.

Sonra ikinci yarı başlıyor. Zico'nun söylediği gibi temiz futbol, göze hoş gelen futbol ve gol peşindeyiz. İyi oynamayan Uğur yerini Kazım'a bırakıyor. O da Zico'yu mahçup etmiyor, Aurelio'nun nefis pasını filelerle buluşturup skora denge getiriyor. Hemen bir dakika sonrasında Volkan inanılmaz bir kurtarış daha yapıyor. Ve nihayet sıra güzel gollerin adamına geliyor, Deivid rakip yarı alanın ortasında buluştuğu topu, yaklaşık 30 metreden, sert bir şutla rakip doksana bırakıyor.

Sonra mı? Sonradan öncesinde, Şampiyonlar Ligi'nde evindeki 6 tüm maçını da kazanan Fenerbahçe sahada. Asist kralı Alex, gol krallığında Deivid 3. sırada. Rakip hala favori, final hala rüya. Ama o rüyayı bize gösteren var.

[DeividGol.jpg]

Allah Cezanızı Versin

[Fotomac.jpg]

Pas Fotomaç isimli paçavranın bugünkü manşeti, fotomontajla Chelsea tabutu taşıyan Fenerbahçe kadrosu yapmışlar. Bu insan kılıklıların bazıları, Galatasaray'ın Leeds United'i 2-0 yendiği maç sonrasında o zaman Star Gazetesi'nde, maç öncesinde iki ingilizin yaşamını kaybettiği kavgaları da galibiyete eklemiş, 'Sahada 2 Dışarda 2' manşetini atmışlardı. Sözleyecek söz bu kadar, Allah Cezanızı Versin

Hayatım Fenerbahçe

[AlexSev]

Alex'in Fenerbahçe Dergisi'nin nisan ayı sayısına verdiği röportajı haber yapmış Fanatik Gazetesi. Alex'in Fenerbahçe'deki kariyeri, yaşadıklarıi beklentileri, ailesi, kısacası herşey konuşulmuş röportajda. Fanatik de sağolsun nefis :) atmış başlığı 'Hayatım Fenerbahçe'. Bizim de öyle Alex, bizim de öyle.

Fenerbahçe - Chelsea

Büyük gün geldi çattı. Burada olmanın mutluluk ve gururuyla yerimizi alacağız tribünde. Sahadakiler kendilerine düşen görevi yaparken biz, tribündekiler de elimizden geleni yapacağız destek için. Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalisti sıfatıyla, bugüne kadar hak ederek aldığımız tüm isimlerin hakkını vereceğiz. Maç analizi değil bu. Chelsea'nın durumu belli, bizimki de belli. Çıkacağız, Zico'nun deyimiyle futbolumuzu oynayacağız, sahadan başımız dik ayrılacağız. Yeneriz, yeniliriz, eleriz, eleniriz, futbolun içinde var. Bunlardan daha önemlisi biz Fenerbahçe'yiz. Herkese başarılar.

Not : Allah mı yazdırdı acaba, çeyrek finalist yerine yarı finalist demişim. Düzeltiyorum.

Bu Akşam Fenerliyim

Galatasaray SK eski başkanlarından Selahattin Beyazıt böyle demiş, ezeli rakibine Avrupa Kupası maçında destek vermiş, sağolsun. Başka takımları tutup, Fenerbahçe'ye destek veren herkese teşekkürler. Ancak bu iş bir ülke meselesi değil kanımca. Yani ben Galatasaray'a, Beşiktaş'a Avrupa Kupası maçlarında destek vermem. Ha, bir kısım dingil gibi gidip rakip takım forması giymem, rakip takımları hava alanında karşılamam, o da ayrı mesele. Ama bana ne? Fenerbahçe'ye ne? Dolayısıyla bugün Fenerbahçe'nin yenilmesini, elenmesini isteyen kişilere de kızmam. Diğer taraftan da Annemizin Kutsal Ligi'ne laf edenlere kızarım, rengine bakmadan kızarım hem de. Zira bu ligdir rekabeti yaşatan, büyüten, Avrupa'ya açılmayı sağlayan.

Zico ve Adamları

[ZicoAdamlari.jpg]

Benin futbol felsefemde, futbolculuk yaptığım zaman da, teknik direktörlük yaptığım zaman da tek değişmeyen gerçek goldür. Temiz futbol, göze hoş gelen futbol ve gol. Teknik direktörlüğümde de futbolculuğum gibi bunu yapmaya çalışıyorum.

Futbolculuğu Kadar Adamlığına Bakmak

Eskiye gittim yine, Oğuz Çetin'le yaptığımız bir söyleşi vardı, Mustafa Denizli'nin yardımcılığını yaparken Fenerbahçe'de. Transferlerle ilgili olarak 'futbolculukları kadar karakterlerini de inceliyoruz' demişti ben yazının başlığındakini anlamıştım. Bugün Yusuf Kobal'ın Milliyet'teki Kazım haberini okuyunca aklıma geldi. Kobal muhtemelen sallıyordur :) yine, zira Kazım'ın Türkçe, Yusuf'un da İngilizce bilmediğini biliyorum. Sonradan öğrendilerse pardon. Nitekim haber de resmi site tarafından yalanlanır muhtemelen.

Fenerbahçe'nin transfer politikasında bunun olması gerekiyor. Yani Lugano yer almamalı Fenerbahçe'de veya böyle açıklama yapacak başka bir futbolcu. Ben rakibe saygıyı elden bırakmayan, futbol oynayan, mücadele eden futbolcu istiyorum. Acaba çok mu istiyorum?

Not: Haberi linkten okuyabilirsiniz.

İÇD İstanbul Çelsililer Derneği


Seveni çokmuş bunların İstanbul'da. Herhalde tadı damakta kaldı aldıkları skorlar karşısında. Ve bu tada göre de davranışta bulnuyorlar. Önce cumartesi derbide mavili formalarla, Beşiktaş kapalısının ön saflarda yer aldılar. Sonra, dün gece Chelsea kafilesini karşıladılar çiçeklerle, şarkılarla. Dernek başkanı kim bilmiyorum ama organizasyonlarını takdir ediyorum, helal olsun. Bugün adidas'taki dostlarımı arayıp soracağım, forma satışları ne kadar artmış.

Not : Üstteki fotoğrafı King Santillana'dan aldım

Bak Şu Konuşana

Örümcek Ağı
Koskoca Galatasaray Kulübü kafasını örümcek ağı kaplamış 75 yaşındaki bir ihtiyarın esiri olmuş. (Kendi evinde Antep'e puan bırakan, daha doğrusu Antep'ten 1 puanı kapan Galatasaray'ı eleştirirken)
Levent Tüzemen - Sabah Gazetesi Yazarı
31 Mart 2008
Kafasına Yememiş Taşı
Alex'in yarısı boşalmış bir şişe su ile yere yatıp provokasyon yapması şık olmadı. Alex bir değil 100 tane su şişesi yediği Sami Yen'de bir kere yere yatmadı. Bunun adı maçı germektir, fair-play'e ihanettir. (Alex'in korner vuruşu yapmadan ömnce karnına yediği su şişesinin doluluk oranını hesaplarken)
Kazım Kanat - Sabah Gazetesi Yazarı
30 Mart 2008
Takmış Kafayı
İnanın içimden yazmak gelmiyor. Servet’i ön libero oynatan bir antrenörün maçını gerçekten yazmak istemiyorum. Ama diğer oyunculara saygım olduğu için yazmaya çalışacağım. (Feldkamp'ın oyun kadrosunu anlatmaya değer bulmazken)
Rıdvan Dilmen - Milliyet Gazetesi Yazarı
31 Mart 2008
Liderden Haberi Yok
...Şampiyonlukta Galatasaray’ın en yakın rakibi Fenerbahçe... (Galatasaray'ın zararlı çıktığını anlatmaya çalşırken, oysa Galatasaray Fenerbahçe'nin gerisinde ve en yakın rakibi Sivasspor'la aynı puanda)
Bahri Havadır - Akşam Gazetesi Yazarı
31 Mart 2008

Raul


Çok önemlidir yeri Real Madrid'in gönlümde. İki kere gittim Madrid'e, bir maçına denk gelemedim, bekliyorum bakalım ikinci mabedde bir maç seyremeyi. Fenerbahçe'den başka, attığı her golüne (Fenerbahçe'ye olmasın da) sevinen, her yenilgisinde üzülen ben, demin biraz daha sevindim. Sevilla'dan, oynadığımız iki maç sonrasında nefret eder oldum. O Alves, o Capel, hocaları Jimenez (yimenez okunur) tam dalınacak adamlar. Real Madrid'le oynuyorlar şu anda. Heinze çaktı 1-0 oldu, sonra deli gibi goller kaçırdık. Kanoute 1-1 yapınca ekşimişti yüzüm. Raul çıktı, çaktı. Bu da Sevilla'ya girsin, kımetse 5 olsun. İlk yarıyı 2-1 galip kapadık bu arada.

La Liga'da durum şudur. Maç eksiğiyle 62 puanla lideriz. Barça patlayınca Villareal 59 puanla ikinci sıraya çıktı, Barça 58'le 3. sırada kaldı. Sevilla'yı yenip 65 yapacaız puanı kısmetse.

Not: İkinci yarıda Higuain ile bulduğumuz gol sonrasında 3-1 kazandık. zirvedeki puan farkını açtık.

Sıralama, Kalan Maçlar


Son 6 haftaya girdik. Liderliğimizi averajdan sonra puan farkına çevirdik. Kasımpaşa'ya gol yağdıran Sivasspor, kendi evinde Antep'e puan kaptıran Galatasaray'ı yakaladı. Beşiktaş bize yenilince iyice geride kaldı.

Önümüzdeki hafta Sivasspor-Beşiktaş maçı var. Sivasspor zirveden kopmamak için kazanmak isteyecek. Kazanırsa da Beşiktaş'ın şampiyonluk şansı yarınlara deği ertesi günlere kalır. Sivasspor puan kaybetse de Galatasaray'la iç saha maçı oynayacağı için en azından ilk iki şansını devam ettirecek. Biz evimizde Kayserispor'la oynuyoruz, Galatasaray ise deplasmanda Gençlerbirliği'yle. Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Ankara'dan 1-0 yenilgi ile dönmüştü Galatasaray, bu skoru hem lig maçı hem de yarı final maçı rövanşı için temenni ediyorum.

Önümüzdeki hafta kopmalar olabilir. Kalan maçlar aşağıdaki gibi. İlk dört takımın aralarında yaptıkları maçları kalın yazılarla belirttim.

1. Fenerbahçe 63 puan (3 deplasman)
29
. Kayserispor
30. Ankaraspor D
31. Denizlispor
32. Galatasaray D
33. Gençlerbirliği
34. Trabzonspor D

2. Galatasaray 61 puan (3 deplasman)
29
. Gençlerbirliği D
30. Trabzonspor
31. İstanbul Belediye D
32. Fenerbahçe
33. Sivasspor D
34. Gençlerbirliği Oftaş

3. Sivasspor 61 puan (3 deplasman)
29
. Beşiktaş
30. Kayserispor D
31. Ankaraspor
32. Denizlispor D
33. Galatasaray
34. Gençlerbirliği D

4. Beşiktaş 58 puan (3 deplasman)
29
. Sivasspor D
30. Gençlerbirliği Oftaş
31. Rizespor D
32. Bursaspor
33. Ankaragücü D
34. Vestel Manisaspor

Ne Koşuydu O


Baki'nin kaptırdığı topla Alex buluşuyor orta sahada. Nobre biliyor başına glecekleri, her duran topta defansına yardıma gelen Marcio, bu sefer Alex'in deparının nasıl sonuçlanacağını anlamış olacak, indiriveriyor vatandaşını. Alex dümdüz, top Semih'te. Semih Gökhan Zan'ı oyalarken ayağa kalkıyor yine Alex, koşusuna devam ediyor. Ceza alanına giriyor, Semih'in pasıyla galibiyet golünü atıyor, kesmiyor bu Alex'i. Koşuya devam ediyor, kale arkasındaki bizle buluşuyor. Nerden baksanız 120-130 metre. Koşmuyor ya Alex :)

Türkiye Cumhuriyeti

Andavallar her İnönü maçından önce bir garip kompleks içine giriyorlar, Yunan takımıyız ya. Türkiye Cumhuriyeti'ne hoşgeldinizmiş. Bre zındıklar bre kendini bilmezler, bahsettiğiniz cumhuriyetin kuruluşunda ezeli rakip dediğiniz kulubün sporcularıyla birlikte savaştı sizin kulübün sporcuları, birlite can verdi, birlikte kurdu cumhuriyeti. Bir 'Fenerbahçe Cumhuriyeti' sözü bu kadar gerer mi adamı? Mikrofonu almış andavalın birisi, avaz avaz bağırıyor burası Türkiye Cumhuriyeti diye, biliyoruz neresi olduğunu andaval. Tribünlerinizdeki Chelsea formalılara bağırsana 'Burası Türkiye Cumhuriyeti' diye. Milliyetçiliğinizi seveyim sizin.

Fotoğraflarla

[bjk02.jpg]

Böyle başladı. Alex 11'de çaktı kafayı.

[bjk01.jpg]

Yere çarptırıp doksana bıraktı topu.

[bjk05.jpg]

Kazım Kanat, Alex'in abarttığını söylemiş, gülüp geçmek gerek ama abartan kim yukarıdaki fotoğrafta belli.

[bjk07.jpg]

Böyle bitti. Alex 80'de çaktı bu defa.

Direkten yuvarlandı ağlara top. Rüştü son bir hamleyi yaptı, çaresizlik içinde.

[bjk08.jpg]

Böyle sevindi Alex galibiyet golüne.

Böyle tamamlandı.

Fotoğraflar Milliyet'ten.

Çelsili Beşiktaşlılar

Gidip elin takımından yemişsin 8 taneyi. Aynı turnuvada, rakibin en iyi 8 takım arasında. Rakibine kurada 8 yediğin takımın ülkesinden bir başkası çıkmış. Zaten 2 puan gerisindesin şampiyonluktaki rakibinin, yani bir de her sene olduğu gibi yine yenilirsen 6 hafta kala 5 puan geriye düşmüş olacaksın. Uğraştığın şeye bak, Chelsea formasını giyip gelmiş stadyuma. Renkleri senin renklerin olsa hadi benzese yemin ediyorum renk tutkusu derim ama bu başka, bunun adı eziklik oluyor. Ha bu tür adam her kulüpte var mı, evet var o da ayrı konu.

Klasik Çubuklu

[KurulusFormasi2.jpg]

Uzun zamandır ilk kez bir ezeli rakip maçında klasik çubuklu formamızı giyemedik (TFF kurallarına göre seçim hakkı ev sahibi takıma ait olduğu için). En son, çubuklu dışında, beyaz formayla çıktığımız maç, Rapaic'in nefis golüyle 1-0 kazandığımız 2001-02 sezonundaki Galatasaray maçı. Bugün, aradan geçen 6 yıl sonrasında ilk kez klasik çubuklu dışındaki formamızla çıktık derbiye. Hoş, bugünkü forma da anlamlı ve artık klasik olacak bir forma ama klasik çubuklunun yeri başka gönüllerde.

[KurulusFormasi.jpg]

Rüştü Reçber

Fenerbahçe formasıyla büyüdü Rüştü oldu. Fenerbahçe forması altında yaşadı sevinçleri hüzünleri, şampiyonlukları o formayla tattı. Fenerbahçe formasıyla milli oldu defalarca, hatta en çok milli olan futbolcu ünvanına sahip oldu. Türkiye'nin son yıllardaki en önemli dış transferine imza attı, Barcelona'ya gitti. Kötü günlerinin sonrasında yine Fenerbahçe kucak açtı ona. Dönüşü sonrasında 2 şampiyonluk daha yaşadı. Sonuncusu 100. yıl şampiyonluğuydu. Şampiyonluktan sonra ona göre vefasızlıkla karşılaştı, para hiç önemli değildi ama şu vefasızlık nedeniyle bir anda koptu ipler. Devreye Beşiktaş girdi ve Fenerbahçe'nin verdiğinin iki katından fazlasını, hem de garanti ederek hem de 3 yıllık bir sözleşmeyle sundu Rüştü'ye. Para elbette öneliydi onun yaşındaki bir oyuncu için ama daha önemlisi vefaydı. Rüştü, şok bir kararla Beşiktaş'a transfer oldu. Beşiktaş formasını giyerken Fenerbahçeli olduğunu tekrarladı. Eski takımına karşı oynadıkları Süper Kupa Finali ve Süper Lig'in ilk yarı maçında sakatlığı nedeniyle yer alamadı. Ve nihayet dün, ilk kez rakip oldu sarı lacivert formaya. Kalesinde iki gol gördü, 4-5 tane önemli pozisyonu engelleyerek farkın artmasını önledi, takımının golünde oyunu hızlı başlatarak pay sahibi oldu.

Sekiz

En iyi 8 takım arasındayız Şampiyonlar Ligi'nde. Aynı ligde 8 gol ve fark yiyerek tarihe geçen Beşiktaş'la oynadık bugün, yendik döndük evimize. İşin enteresanı hakemin maça 8 dakika uzatma eklemesiydi :)

İnleyen Nağmeler


Dün yazdım, fena da tutturmamışım. Kezman'ın bu kadar etkisiz olacağını hiç tahmin etmiyordum, Uğur'un da bu kadar düşük performansla oynayacağını. Ancak Alex beklediğimden de fazla katkı sağladı. Hakem Edu ve Kazım'ın sarı kartlarında çok acımasızdı. Alex'in ikinci golü öncesinde Nobre'nin yapmış olduğu faulü avantaja bırakarak golün atılmasını sağladıysa da, Nobre'ye kart göstermemesi hatası oldu. Beşiktaş'ın istediği penaltıların herhangi birisini kendi aleyhine çalsa, o hakemi kovacak yer bulamazlar, abartmamak gerek.

Fenerbahçe'de Gökhan, Kazım, ikinci yarıdaki Aurelio, Semih, Vedereson, Edu gayet başarılıydı. Lugano, Maldonado, ve Volkan vasat oynadılar, Volkan'ın golde gereksiz çıkışıyla katkı sağlamasını unuymamak gerek. Kezman çok çok kötü, Uğur da çok kötüydü. Ali Bilgin Fenerbahçe'nin topçusu değil, devam etmeye gerek yok.

Tribünlere gelince, Beşiktaş maçın ilk beş dakikası ve attıkları golden sonra, bizim ikinci gol gelene kadar bağırdı. O kadar da bağırmazsan adam taraftar demezler zaten. Biz iyiydik ama daha iyi olmalıyız. Gereksiz tezahüratlarla hem sesi bölüyor hem de tempoyu sağlayamıyoruz. Maç sonrası dalgalar gayet güzeldi. Buna hala japon bayrağı açarak yanıt vermeye çalışan yaratıcı Beşiktaşlılar'ı tebrik ediyorum. Unutmada söyleyelim, şampiyonluk yine yarınlara kaldı.

Beşiktaş - Fenerbahçe

[KezmanBjk.jpg]


Aldık biletlerimizi, gidiyoruz kısmetse. İşin taraftar boyutunda elden geleni yapacağız, inşallah kazandıktan sonra bekleyeceğiz polisin bizi bırakmasını, geleneksel vapur dönüşünü inşallah aynı mutlulukla yapacağız. Bunların hepsi bir yana, maç ile ilgili konuşmakta fayda var biraz.
Önce kadrodaki eksikleri sayalım, bizde Deivid, Beşiktaş'ta ise Bobo kart cezalısı.
Bizde Deniz'in ve Carlos'un sakatlıkları sürüyor, Semih'in de dün antrenmanda sakatlandğını biliyoruz, Beşiktaş'ta Rüştü ve Cissé'nin sakatlığı geçmiş durumda, böylelikle Rüştü yaşamında ilk kez kendisini Rüştü yapan takıma karşı oynayacak.
Beklediğim kadrolar aşağıdaki şekilde;

Beşiktaş
Rüştü
Ali . Toraman. Gökhan . Üzülmez
Serdar . Cisse . Tello
Delgado
Holosko . Nobre

Fenerbahçe
Volkan
Gökhan . Edu . Lugano . Vederson
Kazım . Aurelio . Selçuk . Uğur
Kezman . Alex

Dolayısıyla Beşiktaş ilk önce kazanmak, Fenerbahçe ise ilk önce kaybetmemek için çıkacak sahaya, aradaki puan farkının sonucu bu. Beşiktaş kazanamazsa Fenerbahçe'yi yakalayamamış olacak ancak kaybederse puan farkı 5 olacak ki kalan 6 hafta için az bir fark değil bu.

Beşiktaş'ın ilk amacı Fenerbahçe'nin en sağlam yerini delmek olacak. Bunu da Holosko'nun hızı, Nobre'nin mücadeleci oyunu ve Delgado'nun yaratıcılığıyla yapmak zorunda. Tello da istim üzerinde olacak sol kanatta. Muhtemel bir Lugano-Nobre eşleşmesi izleyeceğiz ki her iki oyuncu da fiziksel özelliklerini kullanırken kart görmeye çok meyilli oluyor, özellikle de Lugano. Holosko'nun hızını Vederson, Uğur'un yardımıyla kesebilecek güçte. Buradaki dengeyi Serdar oynarsa Beşiktaş lehine bozabilir zira bu durumda sağ kanattan üç kişiyle gelebilir Beşiktaş. Delgado'nun yaratıcı gücü ve Tello'nun yardımını, göbekte Selçuk ve Aurelio, sağ kanatta ise Gökhan durduracak. Duran toplarda ise Delgado ve Tello'nun isabetli ortaları, yan toplarda hataya zorlandığı zaman patlak veren defansımız için en önemli tehlike olur. İşin Beşiktaş aksiyonlu yönü bu şekilde. Gelelim Fenerbahçe aksiyonuna.

Öncelikle Alex'in Kezman'ın forvet oynadığı maçlardaki genel görüntüsü, orta sahanın gerisine pek gelmeden top oynamaya çalışan, sertlik karşısında pasif kalan bir görüntü. Ancak ani akınlarda birdenbire nasıl geldiği anlaşılmayan bir yerde topla buluşabiliyor. Bir de tabi ki duran topları çok iyi kullanıyor. Bunun dışında Semih'in olmadığı bir oyunda ileride topu ayakta tutmamız zor. Vurulan her top yeterli destek verilmediği zaman sanki duvardan geri geliyor. Deivid'in ikinci bir playmaker olarak oynamasıyla da çözülebilen bu sorun, onun eksikliğiyle büyüyecek. Zico'nun Kezman, Semih ikilisiyle başlamayacağını da herkes çok iyi biliyor. Bu durumda Fenerbahçe'nin ilk aksiyonu duran toplar, ikincisi ise Uğur ve oynarsa Kazım'ın kanat bindirmelerinin kalitesiyle ortaya çıkacak. Galatasaray maçında, tur için 10 kişi kalmasına rağmen forveti ikileyen, beraberliği bulan, kalan dakikalarda 9 kişi kalıp turu da pozisyon vermeden 90+2'de yediği golle kaybeden bir Fenerbahçe'den bahsediyoruz bu arada.

Eğer olacaksa ilk golü kimin atacağı çok önemli. Eğer Beşiktaş atarsa, Fenerbahçe'nin B planı belli, Semih'i sahaya sürmek. Bu durumda da genelde Selçuk'un oyundan çıkararak, orta sahayı çift yönlü oynayabilen Aurelio'ya teslim ediyor. Risk yüksek olabilir zira Beşiktaş'ın Holosko, Serdar gibi hızlı adamları, skor avantajını almaları halinde, daha fazla tehlikeli olabilir. Galatasaray maçlarında görüldü ki 1-0'dan sonra farkı 3'e taşıyacak pozisyonu buldu Beşiktaş.

Eğer ilk golü Fenerbahçe atarsa, geri yaslanacak Beşiktaş'ı ister istemez üzerine çekecek. Bu durumda da Uğur ve Kazım'ın hızı etkili olacak. Bu tip durumlarda da Alex, duvar görevini iyi yapıp son vuruşlarını kaliteli hale getiren Kezman'a pozisyon sağlayabilecek.

Ben Fenerbahçe'nin, önem derecesi yüksek olan maçlara her zaman olduğu gibi daha konsantre çıkacağını düşünüyorum. Bununla birlikte kaybetmek sadece Beşiktaş için belki de yolun sonu, Fenerbahçe için değil. Yani kafası daha rahat olan, zaten futbolu severek oynayan, oynamaktan keyif alan bir kadromuz olması nedeniyle de Zico'nun dediği gibi sahadan başı dik ayrılan bir takım olan Fenerbahçe'yi daha şanslı görüyorum.

Hakeme de değinelim biraz. Yunus Yıldırım, kırmızı kartını pek kullanmayan bir hakem. Ancak bazen enteresan yönetim şekilleri doğuyor derbilerde, en son örnek Cüneyt Çakır'dı ve bize pahalı bir fatura ödetti. Bu maçta aynı talihsizliği yaşamak hoş olmaz.

Avantajlar
Beşiktaş
İç saha maçı
Rüştü'nün yüksek formu
Cissé'nin geri dönüşü
Kazanmak zorunda olması
Fenerbahçe
Kazanmak zorunda olmaması
Büyük maç konsantrayonu
Forvet hattının yüksek form grafiği
Her iki kalecisinin de formu

Dezavatajlar
Beşiktaş
Kazanmak zorunda olması
Seyirci baskısı
Defanstaki ciddi form düşüklüğü
Fenerbahçe
Carlos ve Deivid'in yokluğu
Chelsea maçı